1 Ekim 2013 Salı

Hocaların Hocası: Selahattin Sunman*

"Bu ayak oynar"

Ankara Demirspor’un eski futbolcusu ve antrenörü. 50’ler boyunca ve 60’ların başına kadar 11’de olmasa da o efsane takımda yer aldı. Güçlü fiziği ve sert futboluyla “top geçer adam geçmez” beklerden. Askerliğini jandarma olarak yapınca da lakabı kendiliğinden çıkıvermiş: Jandarma Selahattin. O da pek çok takım arkadaşı gibi Devlet Demiryolları’nda memuriyeti almış futbolu karşılığında. Ama asıl futbolculuktan sonra silinmez izler bırakır Selahattin Sunman. 1961’de Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği’nin kuruluşunda yer alır, 26 merkez kurucudan biri olur. Başta Ankara’da olmak üzere, profesyonel amatör pek çok kulüpte görev yapan Selahattin Sunman, 4-5 defa da Ankara Demirspor’un başına gelir. Demiryolları çalışanı olduğu için her sıkışıldığında Selahattin Hocaya gidilir, o da hiç “hayır” demeden her defasında nöbeti devralır. O yıllar için önemli bir fark ve artı olan antrenman teknik bilgisi ve iyi kondisyon yüklemesi ile bilinir. 


Yaklaşık 50 yıllık antrenörlüğünde yüzlerce sporcu ve teknik adam yetiştirdi. Ankara’da 19 Mayıs Dış Sahalara gidip de eski bir öğrencisine rastlamadığı gün olmazdı. Hatta bizim 8 Demirsporlunun yer aldığı fotoğraftakilerden de Haldun Ergin, Erden Yengeç, Temel Çaylı ve Mustafa Erol hocanın talebelerinden. Antrenörlüğünün ve hayatının 10 yılını amatör küme takımlarından Mülkiye Spor’da geçirdi. Onu Mülkiye’deki yıllarında tanıdım ve aynı zamanda yüzlerce sporcusundan biri oldum Selahattin hocanın. Futbolsuz hayatı düşünemeyenlerin kuşağından olduğu için de, 80’ine gelmiş olsa da tek bir antrenman kaçırmazdı. Öyle yalandan da değildi gidip gelmesi… Mesela, stopik vuruşlarıyla (eskilerin pek sevdiği bir deyim; topun yerle birleşmesiyle birlikte ayaküstüyle sert ve ip gibi giden bel seviyesindeki vuruş tipi) en kral topçuya taş çıkartırdı. 11 futbolcuyla maçlara çıkıldığı, oyuncu değişikliğinin olmadığı yılların topçusu olunca sakatlık da vız gelirdi hocaya. “Bu ayak oynar” klasiklerindendir hocanın sakatlık “bahanesiyle” gelen oyuncusuna cevabı. Bir de tabii, eski yeni, genç yaşlı ayırmadan tüm sporcu ve öğrencileri “kestane” yaftasını yemiştir muhakkak. Hırsı hiç eksilmedi bir günden bir güne, “kramponlar bağlanırken maç kazanılır ya da kaybedilir” derdi. Yenilmek aklının ucundan geçmez, hırsından, çoğu öğrencisi olan rakip antrenörlerle maçlarda kavga eder, fırçasını atardı. Yendiği maçtan sonra ise daha sahadayken mavrasını atardı rakip olan eski talebesine.



2009’daki vefatına kadar, yaklaşık 60 yıl boyunca Ankara ve memleket futboluna büyük hizmetleri oldu Selahattin Sunman’ın. Sporculuğu, antrenörlüğü ve belki de en çok farklı ve renkli kişiliğiyle ismi atlanacak biri değildir. Hacettepe’den eski öğrencisi Yılmaz Vural iyi özetliyor Selahattin hocanın Ankara futbolundaki yerini: “Hocaların hocasıdır… Metin Türel İstanbul’da neyse, Selahattin Sunman da Ankara futbolu için odur”  
*FourFourTwo Dergisi 2013 Temmuz sayısında yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder