28 Mayıs 2014 Çarşamba

BU ÇOCUKTA İŞ VAR: MUHAMMED ENES YILMAZ*

Mevki: Forvet / Kulüp: Boluspor / Yaş: 18
Keşfedilişi
Sivas Demirspor’da oynayan komşularının oğlunu saha kenarından izlerken, eline tutuşturulan idman malzemesiyle antrenmanda bulur bir anda kendini. “Eğer o antrenmanı izlemeye gitmemiş olsaydım futbolcu olamazdım” derken, tesadüfen 8 yaşında eline geçen fırsata da sıkı sıkıya sarılmış. Amatör futbolcu olan bir babanın oğlu. 2012’de U16 Türkiye Finallerinde gösterdiği performansla Boluspor’a transfer olur. 16 yaşında ailesinden uzakta futbolun peşinden gitmekten korkmamış da değil. “Çocuk yaşta ailemden ayrılmanın tedirginliğini yaşadım. Bu burukluğu üzerimde hissettim. Ama bu durum beni daha da heyecanlandırdı” Bu sezon A2’de 25 maçta 24 gol attı. Devre arasında profesyonel oldu, A Takımla antrenmanlara çıkmaya başladı ve nisan ayında ilk kez U18 Genç Milli takımına çağırıldı.

En önemli özellikleri
Hareketli tarzı hemen fark ediliyor. Golü arayan, zorlayan ve pozisyonları sezen fırsatçı bir forvet. Son vuruşları etkili ve “yakaladığını atan” golcü tipinde. Hareketli yapısının yanı sıra diri ve güçlü olduğu için defansı çok zorluyor ve yıpratıyor. Bu özelliklerine bakınca, kendi stilini Liverpool’un Uruguaylı yıldızı Luis Suarez’e benzetmesi boşuna değil. Çift forvetten ziyade önde tek oynadığı zaman kendini daha verimli görüyor. Topla temasını geliştirmesi halinde etkinliği çok daha fazla artacaktır.

Ne dedi?
“Öncelikli olarak Boluspor formasıyla profesyonel liglerle tanışmak istiyorum” sözleriyle anlatıyor kısa vadeli beklentilerini. İlk milli maçında Yunanistan’a gol atınca devamını da hedefliyor doğal olarak. “Öğrenmeye çok açığım. İzlediğim, oynadığım her maçtan ve yaptığım her antrenmandan bir şeyler kazanıyorum, öğreniyorum” diyor ve 3-4 sene içerisinde Türkiye’nin en önemli golcülerinden biri olmayı hedefliyor.
*FourFourTwo Dergisi Mayıs 2014 Sayısında Yayınlanmıştır.

Kocaelispor Amatöre düştü*

Alt ligden çıktığı ilk sene, dünya futbolunun ender ilk yarı performanslarından birini sergileyip liderlik koltuğuna oturmuştu 1992-1993 sezonunda. Güvenç Kurtar’ın takımı sezon sonunda şampiyon olamadı belki ama Saffet Sancaklı, Bülent Uygun, Faruk Yiğit, Fehrudin Ömeroviç, Stevica Kuzmanovski, Osman Çakır ve Mirko Mirkoviç’li kadrosuyla gönülleri fethetti. 90’ların sonlarına kadar ligin en iyi başaltı takımlarından oldu. 97’de Türkiye Kupası’nı kazandı.
1999 yılında meydana gelen 17 Ağustos depremi sadece şehri değil, futbol takımını da vurdu ve deprem Kocaelispor’da güzel günlerin sonu, zor günlerin başlangıcı oldu. 2002’de bir kez daha Türkiye Kupası’nı kazansa da ekonomik sorunlar derinleşiyordu. Ertesi sezon takım küme düştü. 2008’de Süper Lig’e döndü ama aynı sezon tekrar küme düştü. Sonraki sezon 1. Lig’de de tutunamadı Körfez ekibi. Borçlarından dolayı kulübe transfer yasağı gelirken, 2010’da FIFA tarafından 6 puanı silindi. Daha sonrası bilindik hikaye... İcralar, transfer yasakları, üst üste yapılan kongreler ve önlenemeyen düşüş... Tıptı Diyarbakırspor, Petrol Ofisi, İstanbulspor, Ankaragücü ve Sakaryaspor gibi... 

Geçen sezon son haftalarda amatöre düşmekten kurtulmayı başardı. Ancak bu kez olmadı ve 3. Lig 3. Grup’ta sezonun 30’uncu haftasında ümitleri tamamen tükendi. Deplasmanda İstanbulspor’a 1-0 yenildiği maçın ardından beklenen son matematiksel olarak gerçekleşmiş oldu. 90’larda Süper Lig’in tozunu attıran, 2 defa Kupa Galipleri Kupası, 1 kez de UEFA Kupası’nda Türkiye’yi temsil eden yeşil siyahlılar amatör kümeye düştü. Yıllardır biriken ve yaklaşık 50 milyon lirayı bulan borçlar da cabası.

Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın bir açıklaması kulübü heyecanlandırdı. PTT 1. Lig’de bitime 2 hafta kala Süper Lig’e çıkmayı garantileyen İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile ilgili konuşan Kadir Topbaş, bundan böyle takımın belediye bünyesinde olmayacağı söyledi. Bu açıklamanın ardından da isim değişikliği ve İBB’nin taşınması için ilk telaffuz edilen takım Kocaelispor oldu. Bakalım kulüp, taraftar grubunun adından da feyiz alarak “Hodri Meydan” deyip ayağa kalkmanın bir yolunu bulacak mı, yoksa kaybolup gidecek mi?
*FourFourTwo Dergisi Mayıs 2014 Sayısında Yayınlanmıştır.

27 Mayıs 2014 Salı

O ŞİMDİ NEREDE? EMRE TORAMAN*

(EYÜPSPOR)
Gençlerbirliği PAF takımında profesyonel oldu ama o imzadan ancak 5 sezon sonra kendini Süper Lig’de gösterebildi. Yimpaş Yozgatspor ile dönemin 2. Ligi’nde dikkatleri çekti ve Gökdeniz Karadeniz, Fatih Tekke, İbrahima Yattara, Maxim Romashenko’lu Trabzonspor kadrosuna transfer oldu. Fenerbahçe’nin arkasından Süper Lig’de ikinci olan takımda 15’in üzerinde maçta oynadı. 
İyi sayılabilecek başlangıca rağmen Trabzonspor’da kalamadı ve çok iyi bir sezon geçireceği, 7 gol atacağı Sakaryaspor’a gitti. Ardından, kupa finali de oynadığı Erciyesspor’da başarılı 2 sezon geçirdi. Hatta 27 yaşına geldiğinde A Milli takıma çağırıldı, Azerbaycan’a karşı hazırlık maçında oynadı. Ancak devamı gelmedi. Daha sonra Rizespor, Eskişehirspor, Kasımpaşa ve Konyaspor formalarını giydi. 24 yaşında tanıştığı Süper Lig’de yaklaşık 8 sezon oynadı. 2011 Ocak ayında lig düştü. PTT 1. Lig’e Erciyesspor, Boluspor, Karşıyaka ve Adanaspor’da oynadı. 
35 yaşına bastığı bu sezona 2. Lig Beyaz Grup takımlarından Turgutluspor’da başladı, devre arasında Kırmızı Grup ekiplerinden Eyüpspor’a transfer oldu. Süper Lig’de başaltı takımların en iyi çift yönlü orta saha oyuncularından bir oldu. Kulüplerde daha istikrarlı kalabilirdi, hatta 3 büyüklerde yer bulabilirdi rahatlıkla. Türk futbolunun geç bulduğu, erken kaybetmese de bir türlü tam anlamıyla kıymetini bilemediği, değerini veremediği oyunculardan oldu.
*FourFourTwo Dergisi Mayıs 2014 Sayısında Yayınlanmıştır.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

RÖPORTAJ: MEHMET CANSIN ÇİÇEK*

Bu sezona kadar hep Atabey ön plandaydı. O milli takımlara gitti, Gençlerbirliği’nde iyi yükseldi. Ama bu sezon stoper bir abisi çıktı ortaya. Aslında sen hep vardın ama genellikle ikinci planda kaldın. Hikayeni anlatır mısın?
Futbola 8 yaşında Göztepe’de başladım, ailem o zamanlar İzmir’de oturuyordu. 1 sene orada kaldım. Sonra Ankara’ya taşındık. Aklım fikrim futbolda olduğu için babama çok ısrar ettim bir kulübe götürsün diye. O da beni Gençlerbirliği Futbol Okulu’na kaydetti. 1 sene sonra da altyapı takımına seçildim. Ben antrenman yaparken de Atabey bizi izliyordu. Yaşı ufak olduğu için onu almıyorlardı ama o hep geliyordu peşimden. (gülüyor) 2-3 sene sonra onu da minik takıma seçtiler.

Kıskandığın oldu mu onu hiç, sonuçta büyük olan sensin?
Çevremizdeki herkes Atabey ile ilgileniyordu, ben hep arka planda kalıyordum. Ama Atabey ile ilgili hiçbir kıskançlığım olmamıştır, hep onunla gurur duymuşumdur. Başarılı oldukça ben yaşamışım gibi oldum hep. 3 yaş küçük benden ve benim yaptığım bazı hataları yapmadı. Ben hep yol gösterdim ona. Mesela benden 3 sene önce başladı extra çalışmalara. Futbolcunun eksiklerine göre yapılan extra çalışmalar çok önemlidir. Ben 15-16 yaşında başladıysam extra çalışmalara o 12-13 yaşında yaptı bunları. Onun gelişimi de bu yüzden benden daha hızlı oldu.

Atabey ile beraber oynamayı konuşuyor musunuz hiç?
Beraber oynamak, aynı takımda forma giymek bizim en büyük hayallerimizden biri. Ailemizin de en büyük hayali. Sezon başında Gençlerbirliği ile kampa gideriz muhtemelen, belli mi olur belki önümüzdeki sezonda bile olabilir bu. 

Altyapıda Gençlerbirliği ile pilot takım Hacettepespor arasında mekik kodun durdun. Bu git-geller seni nasıl etkiledi?
Ekim ayı doğumlu olduğum için yaşıtlarıma göre fizik olarak biraz güçsüz kalıyordum. Hacettepe’ye gönderildiğim zamanlarda da çok hırslanıyordum, kabullenemiyordum. Daha çok çalışıyordum bu yüzden de. Ama PAF takımına çıktığımda bu kez arkadaşlarımın önüne geçmiştim. Orada kendimi iyi gösterdim ve Gençlerbirliği’nde profesyonel oldum. Sonra yine Hacettepe’ye kiralık gittim. Hacettepe’de 3. Lig’de 2 sezon düzenli bir şekilde oynadım. Bu sezonun başında da Gençlerbirliği ile kampa götürüldüm. İyi kamp süreci geçirdim. Ama 1 sezon daha alt ligde oynamam gelişimim açısından daha doğru olacağına karar verdik ve Denizlispor’a kiralık olarak gittim.


Çok zorlandın mı 2 lig birden yukarıya çıkınca?
Açıkçası başlangıçta zorlandım. Her ne kadar Gençlerbirliği’nin futbolcusu olsam da 3. Lig’den gelmiştim. Önyargı vardı başlarda. Önyargıyı kırmak zor oldu. Ama Yusuf Şimşek bana güvendi ve beni oynattı. Ben de o fırsatı iyi değerlendirdim. Özcan Bizati hoca geldikten sonra da oynamaya devam ettim yine. Doğrusunu söylemek gerekirse beklediğimden iyi bir sezon oldu benim için. Bu kadar gelişme kaydedeceğimi ben bile düşünmüyordum. (gülüyor) Hep üstüne koyarak çıkmaya çalıştım her maça. Umarım bu çıkışım devam eder.

PTT 1. Lig sert ve kuvvete dayalı bir lig. Güçlü forvetler var. En çok kim seni zorladı?
3. Lig’deki forvetlerin çoğu fizikli ve kuvvetli olduğu için alışıktım aslında. En çok Orduspor’lu Branimir Subasic karşı zorlandım. Çok akıllı ve hareketli bir oyuncu. Ama onun dışında zorlandığım forvet pek olmadı.

Kulüp seni takip etti mi seni bu sezon?
Gençlerbirliği teknik menajeri Ferda Ramanlı ile iletişim halinde olduk. Sık sık konuştu benimle, maçlarımı izlemeye geldi. Çok destek oldu bana.

22 yaşındasın, kariyer planlamanda neredesin ve geç kaldığını düşündüğün oluyor mu?
Doğru gittiğimi düşünüyorum. Ben basamakları tek tek yükselmekten yanayım. Her şeyin zamanı olduğunu düşünüyorum. Hızlı yükselişlerin düşüşü de hızlı oluyor. O yüzden şu anda iyi noktadayım. Geç kaldığımı düşünmüyorum. Önümüzdeki sezon da Süper Lig şansı da gelirse iyi değerlendireceğime inanıyorum. Ama Süper Lig olmazsa 1 sezon daha PTT 1. Lig’de oynayabilirim. Ben futbolda şansa, kısmete inan biriyim. Önemli olan o şans, fırsat geldiğinde iyi değerlendirmek.

PTT 1. Lig’de kendine biçtiğin süre nedir?
3. Lig’de ilk sezonumda çok iyi bir performans göstermiştim. İkinci sezonda ise heyecanım biraz azalmıştı. Şimdi 1. Lig’de 1 sezon oynadım. Süper Lig fırsatı gelirse onu da değerlendiririm, o aşamayı gösteririm. Ama olmazsa da en fazla 1 sezon daha 1. Lig’de kalabilirim.

Peki, Gençlerbirliği’nde yedek kalmak mı, PTT 1. Lig’de oynamak mı?
Yedek kalmaktansa 1. Lig’de 30 maç oynamak çok daha mantıklı benim için. Çünkü futbolcu kendini oynayarak geliştirir, bekleyerek değil.


Stoper özelliklerini anlatır mısın? Mesela hamleci mi, bekleyen misin?
Hamleyi yapan, forveti yıpratan bir oyun yapım var. Bir de küçüklüğümden beri hep kaptanlık yaptığım için, arkadaşlarımı ve oyunu yönlendiren, konuşan bir stoperim. Boyum 1,92 olduğu için de hava toplarında iyiyim. İkili mücadele gücüm iyi. İkinci hamlelerim biraz eksikti. Ama bu konuda çok çalışıyorum ve kendimi geliştirdim. Çabukluk çalışıyorum extra. Uzun boylu olunca ister istemez yavaş olma tehlikesi oluyor. Ama fiziğime göre ağırlığımı aştığımı, çabuklaştığımı düşünüyorum. Havadan ve yerden hamle zamanlamam iyidir.

Topla aran nasıl?
Aslında ben PAF takıma kadar orta saha oynadım, sonradan stoper oldum. O yüzden top tekniğim iyidir. 1. Lig’de pas yapma imkanı biraz daha az olduğu için tam gösterememiş olabilirim bu özelliğimi ama oyuna pas taktım iyidir her zaman. Eski orta sahayım sonuçta. (gülüyor)

Stoperde olmazsa olmaz kriter, pozisyon ve oyun bilgin nasıl?
Altyapıda Kahraman Karataş ve Tarık Taşgün’ün çok emeği vardır bende. Kahraman hocam Almanya kökenli olduğu için oyun ve pozisyon bilgisi olarak gelişmemde çok büyük katkısı oldu. Defansta duruş ve pozisyon bilgimi çok geliştirdiler. Gençlerbirliği altyapısının verdiği bir şans bu. Ayrıca Denizlispor’daki yardımcı antrenörümüz Burak Özsaraç da uzun yıllar Süper Lig’de stoper oynadı. O da benimle çok yakından ilgilendi bu sezon.

Örnek aldığım ve beğendiğin stoperler kim?
Türk olarak Ömer Toprağı beğeniyorum. Ama onun dışında Türkiye’de stoper sorunu olduğunu düşünüyorum. Dünyaya baktığımızda Manchester City’den Vincent Kompany ve Bayern Münih’ten Mats Hummels’i çok beğeniyorum.

Maç izliyor musun ya da çoğunlukla olduğu gibi pes ile mi geçiyor zaman?
Tabi ki çok fazla pes oynama zamanı oluyor açıkçası. Ama Türkiye’den ve Avrupa’dan önemli maçları izlemeye çalışıyorum. 

GENÇLERBİRLİĞİ’NİN DİKKAT ÇEKEN KİRALIKLARI!

ARTUN AKÇAKIN - FETHİYESPOR
Güçlü fiziği, kısa mesafedeki çabukluğu, patlayıcı kuvveti ve yetenekli sol ayağı ile Gençlerbirliği’nin ve Türk futbolunun çok şey beklediği santrforlardan. Geçen sezon Türkiye Kupası’ndaki hat-trick’leriyle parladı. Bu sezon Fethiyespor’a kiralandı. Düzenli forma giydi ancak en uçta Ahmet Aras’ın arkasında kaldı sezonun büyük bölümünde orijinal pozisyonunda oynamadı. Ön kenarlarda zaman zaman zorlandı ve gole uzak kaldı. Daha iyi bir sezon geçirebilirdi ancak buna rağmen sert ligde oynaması önemli bir tecrübe oldu onun için.


TAYFUN BİNGOL - BANDIRMASPOR
Önceki yıl Hacettepespor’da, bu sezon Bandırmaspor’da kiralık. Lig yükseldikçe yeteneklerini daha etkili kullandı. En dikkat çeken özelliği kuvvetli ve fuleli yapısı. İki kenarda ve forvetin arkasında oynayabiliyor. Gole ve asiste yakın. Bu sezon banko oynadı ve Play-off mücadelesi veren takımında 10’un üzerinde gol attı. İyi bir sezon geçirdi ve önemli gelişim gösterdi. En kötü 1 sezonluk PTT 1. Lig deneyiminden sonra Süper Lig kadrosunu rahatlıkla zorlayabilir.


BERAT TOSUN - HACETTEPESPOR
Pilot takım Hacettepespor’a kiralık verilen İrfan Can Kahveci ve Mahmut Bilir ile birlikte bu sezon başarılı bir staj dönemi geçirdi. Hareketli, pozisyonu zorlayan, golü arayan ve bitiricilik bir özelliği var. 30’dan fazla maç oynadı ve 15’in üzerinde gol attı. 94 doğumlu ve Hacettepespor’da üçüncü sezonunu geçirdi. Gelişimi açısından, artık ayrılma vakti, en azından lig çıkma zamanı geldi. 
*FourFourTwo Dergisi Mayıs 2014 Sayısında Yayımlanmıştır.

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Bal-Kes Süper Lig’de*

“Bu bir futbol destanı. Bu koşullarda, bu imkanlarda Türkiye’de biz destan yazdık” diyordu Teknik direktör İsmail Ertekin, İBB maçının ardından sıcağı sıcağına Süper Lig’e çıkmanın mutluluğunu paylaşırken. Alt liglerde Altınordu ile birlikte sezona damgasını vuran takım olduğuna şüphe yok Balıkesirspor’un. PTT 1. Lig’deki ilk sezonunda, hiç bekleme yapmadan Süper Lig’e yükselmeyi başardı. Hem de lige çıktığı hocasını da, temel kadro iskeletini de fazla değiştirmeden. Zaten kadro maliyeti olarak da ligin en ucuz takımlarından biri. Geçen sezondan beri takımın başında olan İsmail Ertekin, başarıyı takım olmaya bağlıyor. “Futbolun bir takım oyunu olduğunu bir kez daha gösterdik. Ligin en kaliteli kadrolarından birine sahip değildik belki ama ligin en iyi takımlarından biri olduğumuzu kanıtladık.”

Süper Başlangıç: Gol yemeden 5’te 5
Ligin yenilerinden olmasına rağmen sezona harika başladı Bal-Kes. İlk 5 maçta, hem de hiç gol yemeden alınan 5 galibiyet ve gelen liderlikle niyetini belli etti aslında. İBB, Ankaraspor, Samsunspor, Mersin İdman Yurdu, Orduspor, Manisaspor gibi güçlü kadrolar arasında sezon boyunca istikrarını korudu, öyle uzun vadeli düşüşler de yaşamadı. Türkiye Kupası 4. Turu’nda Trabzonspor’u 3-1 ile eleyince de ligi kolay kolay bırakmayacağını gösterdi. Hep ilk 3-4 arasında yer buldu kendine. Sezon sonlarına doğru rakiplerinin iniş çıkışlı grafiğini iyi değerlendirdi ve 40 yıl sonra tekrar en üst lige çıkmayı başardı.

Kadro ve teknik heyeti istikrarı
Sezon başında pek çok takımın aksine sil baştan kadro mühendisliğine girişilmedi. Şampiyon kadronun temel iskeleti ve teknik adamıyla devam edildi. 11’in önemli oyuncuları Muhammet Reis, Rıza Efendioğlu, Ertuğrul Arslan, Hasan Hatipoğlu, Ali Öztürk, Deniz Vural gibi isimler 2. Lig kadrosundan. Aykut Çeviker, İsmail Dinler, Murat Sözgelmez, İlhan Depe, Burak Çalık gibi lig tecrübesi ve istikrarı olan oyuncular kadroya katıldı. Yabancı transferde de isabetli hamleler yaptı kırmızı beyazlılar. İsimlerini ezberlenmekte epey zorlanılsa da, iki genç forvet, Kwame Karikari ve Atakora Lalawele takıma çabuk uyum sağladı. Az ama doğru transfer anlayışı devre arasında da devam etti. Sierre Leone’li genç orta saha Khalifa Jabbie, Kartalspor’un deneyimle sağ kanadı Uğur Akdemir ve Nazilli Belediyespor’un genç forveti Muğdat Çelik ligini ikinci yarısında önemli süre aldı, takıma katkı verdi.

Bal-Kes’in bir Reis’i var!
Alt liglerin müdavimleri dışında fazla tanınmayan ve 30’una gelmiş biri bu sezon PTT 1. Lig’e damgasını vurdu: Muhammet Reis. İsmail Ertekin hocanın bahsettiği destanın en önemli kahramanı o oldu. Boyu - posu, sahadaki duruşu ve liderliğiyle tam anlamıyla reislik etti takımına. Benzetme yapılacak olursa da, rahatlıkla ligin Michael Ballack’ı olarak görülebilir. Kocaelispor, Akçaabat Sebatspor, Arsinspor ve Konya Şekerspor formalarıyla geçirilen alt lig yıllarından sonra kariyerinin en iyi sezonunu geçirdi. Forvet arkası olarak ligde 19 gol attı, 13 asist yaptı. Sarı kart cezalısı olduğu 1 maç dışında, ligdeki 35 maçta da 11 oynadı. Güçlü, kuvvetli yapısının yanı sıra top tekniği, oyun zekası ve hücum etkinliğiyle ligin en iyi oyuncularından biri oldu bu sezon. Şimdi 30’unda ilk defa Süper Lig fırsatını yakaladı. Bakalım Bal-Kes’in hikayesindeki en güzel sayfaları Süper Lig’de de yazmaya devam edecek mi!