25 Şubat 2014 Salı

O ŞİMDİ NEREDE? TAYFUN SEVEN*

(Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor)


Fenerbahçe, Bursaspor’un Boşnak yıldızı Elvir Baliç’i transfer ederken 1998 yazının en büyük transferine imza atıyordu. Sarı lacivertliler Baliç’i 9 buçuk milyon Euro'ya renklerine katarken bu transfer karşılığında genç bir futbolcuyu da Bursaspor’a verdi. 


Transferin şaşasının gölgesinde kalacaktı ki 18 yaşındaki gencin gönderilmesine dönemin alt yapı sorumlusu Turan Sofuoğlu’ndan karşıt ve gür bir ses yükseldi. “Tayfun’u satmak, Fenerbahçe’nin geleceğini satmaktır” Bu sözler alt yapıda yetişen önemli yıldız adayının kulüpten ayrılmasına engel olamadı ve bu Tayfun’un halen sürmekte olan seyyahlığının başlangıcı oldu. Jenerasyonun en yetenekli orta saha oyuncularından biri olarak görülen ve 40’a yakın genç milli olan Tayfun, Bursa’daki ilk yılında epey zorlandı. Sonraki 2 sezon Süper Lig’de en çok forma giydiği dönemler oldu. Ama kalıcı olamadı ve düşüşe geçti. Beklenen çıkışı bir türlü yapamadığı 6 sezonluk Bursaspor serüveninden sonra kısa dönemler Gençlerbirliği ve Konyaspor’da forma giydi. 


2006’da bir daha dönmemek üzere Süper Lig’e veda etti. Antalyaspor, İBB, Malatyaspor, Boluspor, Kartalspor, Altay, Adana Demirspor, Turgutluspor ve Alanyaspor oynadığı alt lig takımları oldu. Buralarda düzenli ve istikrarlı sezonlar geçirdi. 34’üne geldi ve bu sezon 2. Lig’e yükselen Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor’a transfer oldu. Play - off iddiasındaki takımda banko olmasa da zaman zaman forma giyiyor. 

*FourFourTwo Dergisi Şubat 2014 Sayısında Yayımlanmıştır.

24 Şubat 2014 Pazartesi

BU ÇOCUKTA İŞ VAR: FETHİ ÖZER*


Mevki: Stoper / Kulüp: Göztepe / Yaş: 18


Keşfedilişi
Pek çok çocuk gibi sokak aralarında başlıyor top peşinde koşmaya. Arkadaşlarının tavsiyesiyle Göztepe’ye yolu düşüyor daha 10 yaşını doldurmadan. Yol uzak gelince ve havalar soğuyunca bir süre ara vermiş. Ama alt yapı hocaları ısrarlı bir şekilde aramış ve geri dönmesini sağlamış. Geçen yıl U17 takımıyla Türkiye şampiyonu olunca bir yandan genç milli takımlara çağırılmaya, diğer yandan da A Takımla idmanlara çıkmaya başladı. Kulüp de çok gecikmeden geçtiğimiz ağustosta 17 yaşındaki stoperiyle profesyonel sözleşme imzaladı.




En önemli özellikleri
Defans tandeminin lideri ve savunmayı yöneten stoper özelliğinde. Yaş grubunda kaptanlık da yapması önemli artısı. Pozisyon bilgisi ve sezgisi güçlü. Çabuk olduğundan sarkan toplarda ve birebir pozisyonlarda başarılı. Tekniği iyi olduğu için topu kullanmakta ve oyuna sokmakta sorun yaşamıyor. 1.83 boyunda ve fiziği oturdukça kuvvet ile hava toplarındaki eksiğini de tamamlayabilir.




Ne dedi?
İdolü Gerard Pique ama tarzını Borussia Dortmund’lu Mats Hummels’e benzetiyor. Şimdilik A2’de oynuyor ama sezon sonuna kadar mümkün olduğunca 2. Lig’de süre almak amacında, 3-4 sene içerisinde de Süper Lig’de oynamak. Hayalleri ve hedefleri için de çok aceleci değil. “Hedeflerimi adım adım belirliyorum. İlk hedefim profesyonel olup A takıma çıkmaktı, şimdiki de A takımda forma şansı bulup o formayı kaptırmamak” Bunun için kendine yol gösterici olarak Kobe Bryant’ın bir sözünü seçmiş: “Çalışırsan, kazanırsın”
*FourFourTwo Dergisi Şubat 2014 Sayısında Yayımlanmıştır.

8 Şubat 2014 Cumartesi

Ankaragücü’nde Dirilişin Lideri: Mehmet Çakır*

Süper Lig'in deneyimli ismi Mehmet Çakır, bir anda 2 lig birden düşmüş olsa da bunu dert etmiyor. Onun hedefi, Ankaragücü'yle iki yılda tekrar en üst noktaya çıkmak...

Süper Lig’den 2 lig aşağı indin. Pek beklenen bir durum değildi senin için. Transfer nasıl gelişti?
Transfer dönemi boyunca Süper Lig’de kalmak istiyordum. PTT 1. Lig’den epey çok teklif vardı ama hiç düşünmedim oraya. Transfer döneminin bitimine 3 gün kala transfer yasağı kalktı Ankaragücü’nde. Süper Lig’de de istediğim şartlar oluşmamıştı henüz. Hızlıca karar verdim. Tabii buradaki temel mesele Ankaragücü’nün olması. Ankaragücü olunca bazı şeylerin önüne geçemiyorsunuz. 104 yıllık bir camia, diriliş yılında bana ihtiyaçları olduğunu söylediler. Ben de şu zor dönemlerde burada olmak istedim. Daha önce Ankaragücü’nde oynadım, doğma büyüme Ankaralıyım... Açıkçası duygusal bir karardı, yoksa hiç düşünmüyordum 2. Ligi. Parayla pulla da hiçbir kulüp beni getiremezdi.

Artık 30 yaşına geldin. Riskli bir zamanda lig düştün. Tedirgin olmuyor musun Süper Lig’e dönememekten?
Tedirgin değilim, korkmuyorum da açıkçası. Bunu çok düşünmedim buraya gelirken. Ankaragücü için de bir anlamda kariyerimi bir kenara attım. Ama evet, çok büyük bir risk. Hayatta bazen bu tür riskler almak gerekiyor. Yarını bilemiyoruz, kararlar alıyoruz ve yaşıyoruz, biz de göreceğiz bakalım neler olacak. (gülüyor) Kendime de, kulübü de, takıma da güveniyorum, bunun üstesinden geleceğiz. Ankaragücü’ne gelirken de etrafımdaki insanlara söylediğim gibi, “Ben Süper Lig’e sadece ara veriyorum, 2 sene üst üste şampiyon olup yine Ankaragücü ile Süper Lig’e döneceğim. Kendime belirlediğim hedef bu”


Altınordu, Alanyaspor, Bandırmaspor, Tepecikspor, Altay, Bugsaşspor, Diyarbakır BŞB ve Nazilli Belediyespor gibi şampiyonluk hedefindeki takımlar var Kırmızı Grupta. Nasıl geçiyor sezon?
Ben en son 8 sezon önce bu ligde oynadım Gençlerbirliği ASAŞ ile. O zaman bu kadar çıkmaya oynayan çok takım yoktu. Sezon başında ben de bunu beklemiyordum. Üstelik Ankaragücü olunca da rakipler daha ciddi ve farklı bir motivasyonla oynuyor bize karşı. Maçlarda yenik duruma düştüğümüzde hele de, rakipler çok kapanıyor ve daha zor olabiliyor bizim için. Ama şampiyon olmak istiyorsak bu sorunları aşmak zorundayız.

3-4 kişi dışında genç bir kadronuz var. Şampiyonluk için yeterli mi kadronuz sana göre?
Gençlerle çok iyi bir uyum yakaladık. Zaten 3 sezon öncesinden çoğunu tanıyordum. Kadro kalitesinin iyi ve yeterli olduğunu düşünüyorum. Ligin en golcü takımıyız, gol yollarında sorunumuz yok. Basit goller yiyoruz, halletmemiz gereken bir eksiğimiz bu. Ligde de gol yediğiniz zaman çıkartmak çok zor oluyor, takımlar hemen kapanıyor. Tabii bizim en büyük gücümüz taraftarımız. Ankaragücü demek ilk önce Ankaragücü taraftarı demek. Olağanüstü bir taraftarımız var. Tüm sıkıntılara rağmen hep takımın yanında. Şampiyonluğun en çok da onlar için istiyorum. Tek istediğimiz de skor ne olursa olsun 90 dakika boyunca bizi desteklemesi.


Süper Lig ile 2. Lig’i kıyasladığında lig senin için daha mı kolay, daha mı zor?
Çok zor, inanılmaz mücadelenin olduğu bir lig. Zaten şöyle bir şey vardır: Lig düştükçe, mücadele ve zorluk derecesi artar. Ben de bunu yaşayarak görüyorum. Ama Süper Lig’de daha kolay oynamak. Futbol oynamak daha fazla ön planda olduğu için daha kolaydı benim için. Her ligde geçerli bir şey belki ama burada daha da önemli bir durum, mücadele etmezseniz maç kazanmanız mümkün değil.

Kendi performansını nasıl buluyorsun?
Geçen sezon bitiminden Ankaragücü’ne imza atana kadar benim 3 buçuk ayım boş geçti. Bireysel çalışmalar yaptım ama takımla birlikte idman yapamadım ve sezon başını kaçırdım. 10 günde maç oynayacak duruma gelmem gerekiyordu ve 2. haftayla birlikte oynamaya başladım. İyi bir grafik yakalamıştım ama hafta içi maçının olduğu dönemde çok yüklendim kendime ve sakatlık yaşadım. İki ufak sakatlık ritmimi bozdu, beni geri attı diyebilirim. Ama toparladım. Hem bireysel hem de takımla birlikte iyi çalışıyorum ve genel olarak performansımdan da memnunum.


Şampiyon olursanız takımda kalacağını söyledin. Peki, olamazsanız ne yapacaksın?
Açıkçası geleceği o kadar detayları düşünmüyorum. Tabii ki planlarım, hayallerim var ama zamanın ne göstereceğini de görmek lazım. Çok irdelemiyorum yani. Şu anda sadece bu sezonu, şampiyonluğu düşünüyorum. Mayıs ayında göreceğiz zaten. (gülüyor) Diğer olasılıkları günü geldiğinde değerlendiririm.

Kaç yıl daha oynamayı düşünüyorsun?
Ben futbolu çok seviyorum. Oynayabildiğim kadar devam etmek istiyorum. Fiziksel olarak kendimi iyi hissettiğim sürece oynarım. Bu yüzden de kendime iyi bakıyorum ve çok dikkat ediyorum.

Futbolculuk sonrası için düşüncen planların neler?
Teknik direktörlük düşünüyorum. Büyük hedeflerim var teknik adam olarak. Şimdiden kendimi o yönde geliştirmeye çalışıyorum. Antrenman programlarını araştırıyorum, o gözle de bakıyorum her şeye... Aktif futbolcular artık teknik direktör kurslarına gidemiyor. Bıraktıktan sonra hem yurtiçinde hem de yurtdışında gerekli eğitimleri alacağım.


Kadronun tecrübelileri
Sarı lacivertliler gençlere güvense de omurgayı ayakta tutan "ihtiyar delikanlılar"ı pas geçmedi...


Serhat Gülpınar
11 sezonluk Süper Lig kariyerinden sonra “diriliş yılı” için o da 2 lig birden aşağı indi. Sezona çok hazır ve formda başladı. Denizlispor ve İBB’deki gibi orta sahanın dinamosu. 35’inde olmasına rağmen temposu ve oyun katkısı çok iyi. Takımın topu tutan, pas yapan yapısında çok etkili. Gol pozisyonları ve final paslarına yakın. Mehmet Çakır, Levent Kale, Mehmet Umut Nayir, Hasan Ayaroğlu ve Kaan Kanak ile birlikte hücumcu kadronun en önemli parçalarından biri.   


Levent Kale
Ankaragücü için sezonun en sürpriz ismi. Geçen sezon 3. Lig’de Play-off’tan 2. Lig’e yükselen Pazarspor’un başarısında attığı 11 golle büyük katkısı oldu. Bu performansı futbola başladığı ve 16 yaşında ayrıldığı Ankaragücü’ne 13 yıl sonra dönmesini sağladı. İlk 5 hafta forma giyemedi ama sonraki 11 maçta 9 gol atarak takımını şampiyonluk yarışında tutanlardan oldu. Yeni Hakan Şükür adaylarından olan Mehmet Umut Nayir ile iyi bir uyum sağladı ve genç oyuncuyla birlikte ligin en tehlikeli çift forvetini oluşturdu. İkili sezon sonuna kadar toplamda 35 golü geçmesi muhtemel.


Selim Teber
Transfer yasağının kalkmasıyla Süper Lig’den gelenlerden. 2010’da Kayserispor onu Bundesliga’dan transfer ettiğinde Süper Lig’in en önemli orta saha oyuncularından biri oldu. Şota yönetiminde ligi 6’ncı bitirdikleri sezonun ardından uzun süreli sakatlıklar yaşadı ve düşüşe geçti. Sonraki 2 yıl toplamda oynadığı maç sayısı 15’te kaldı. Ankaragücü’nde çoğunlukla orijinal pozisyonu olan orta sahada değil defansın göbeğinde oynuyor. Emre Taşdemir, Volkan Geyik, Metin Aydın ve Aytaç Öden gibi gençlere abilik ve liderlik ediyor. 

*FourFourTwo Dergisi Ocak 2014 sayısında yayımlanmıştır.

O ŞİMDİ NEREDE? ERMAN ERGİN*

Eskinin "Altın Çocuk"u artık 2. Lig'de...

Türk futbolunun ıskaladığı özel solak yeteneklerden biri… Beşiktaş alt yapısından yetişti. Harika sol ayağı, tekniği, oyun zekası ve güçlü fiziği ile beklentilerin yüksek olduğu bir oyuncu olarak A Takıma yükseldi. Tecrübe kazanması için önce Erciyesspor’a ardından da Akçaabat Sebatspor’a kiralık verildi. Beşiktaş 100. yılında şampiyonluğa koşarken, o da Sebatspor’da müthiş bir sezon geçiriyordu. Solak orta saha oyuncusu 10 gol attığı sezonun sonunda takımını Süper Lig’e taşırken Akçaabatlıların gönlünde “altın çocuk” oldu. 


Bu performansıyla Mircia Lucescu’nun dikkat çekti. Lucescu onu sezon başı kampına götürdü ve takımda tutmak istedi. Ama o, “Sergen ve Tümer varken bana fırsat gelmez” diyerek tekrar Akçaabat’a döndü. Süper Lig’deki ilk yılına çok iyi başladı ama sonraki sezonunu da etkileyecek sakatlıkları en formda olduğu dönemde az maç oynamasına neden oldu. Aykut Kocaman onu Konyaspor’a transfer etti ve ligi 7’nci bitiren kadroda devamlılık sağladı. Konyaspor’da 2 sezon kaldı ama daha sonra da kariyerini sekteye uğratacak diz sakatlığı onu geriye attı. 


Ardından 5 buçuk sezonu 1. Lig’de geçti. Sakaryaspor ve Boluspor ile şampiyonluk mücadelesi verdi. 2 sezondur 2. Lig ekiplerinden Körfez Futbol Kulübü’nde. Altınordu, Ankaragücü, Alanyaspor, Tepecikspor, Bandırmaspor gibi güçlü ekiplerin olduğu Kırmızı Grupta, orta sıralardaki takımında düzenli olarak oynuyor. Mücadelenin yüksek, futbolun ise ikinci planda olduğu ligde tam olarak istediklerini yapamasa da yetenekleri ile özel bir oyuncu olmanın meziyetlerini sergiliyor zaman zaman. Sadece 4 yıl geçirdiği Süper Lig’de çok daha uzun yıllar kalamaması hem onun hem de Türk futbolunun büyük kaybı oldu.

*FourFourTwo Dergisi Ocak 2014 sayısında yayımlanmıştır.

Bu Çocukta İş Var: Fatih Demirlek*

Mevki: Kaleci / Kulüp: Turgutluspor / Yaş: 18

Keşfedilişi
Televizyonda kalecileri izleyerek ve onlara özenerek başlamış kalecilik tutkusu. Okul takımının ardından Turgutlu’nun Yedi Eylül İdman Yurdu takımıyla kulüp futboluyla tanışmış. Kendini gösterince de Fenerbahçe’ye transfer olur daha 12’sinde. Küçük yaşta ve aileden uzak İstanbul’da yaşamak zor gelir. “İnanılmaz ve rüya gibiydi benim için” dediği Fenerbahçe dönemi 2 yılla sona erer ve tekrar Turgutlu’ya döner. İstanbul’da kalamamasının temel sorumlusunun kendisi olduğunu kabul ederken, dönüşünden sonra neler kaybettiğini düşünerek de çok daha zor günler geçirdiğini anlatıyor. 2 yıllık moral bozukluğu ve toparlanma sürecinden sonra Turgutluspor A Takımıyla idmanlara çıkmaya başlar. Fenerbahçe’deyken başaramadığını burada yapıyor ve genç milli takıma seçiliyor. “Fenerbahçe’den sonra bana verilmiş ikinci bir şans” dediği milli formayı şimdiden 15 kez giydi.


En temel özellikleri
Küçükken jimnastik eğitimi almış olduğunun da katkısıyla 1.90’a yakın boyuna rağmen esnekliği ve çevikliği çok gelişkin. Yaşadığı iniş ve çıkışların ona kazandırdığı olgunluk futbol karakterine olumlu yansıyor. Sahada çok rahat ve soğukkanlı. Hata yapmaktan çekinmediği, hata yapsa da orada takılıp kalmadığı için de gerek yan toplara, gerekse defansın arkasına atılan toplara çıkmakta tereddüt etmiyor. Reflekslerinin iyi olmasının yanı sıra çizgi kalecisi değil ve oyuna katılmayı seviyor. Kalecilikteki en temel özelliklerden olan pozisyon bilgisi ve adım alma becerisi de yüksek.


Ne dedi?
İdolü İker Casillas’ı örnek aldığını söylerken uzun vadeli hedefler için henüz erken olduğunu düşünüyor. Takımdaki hedefi ise önümüzdeki sezon forma şansını bulmak ve kaleye geçmek. Genç yaşına göre edindiği yaşam tecrübesine uygun düşecek bir şekilde, Michael Jordan’ın unutulmaz sözünü kendine hayat felsefesi yapmış. “Kariyerim boyunca 9000’den fazla şut kaçırdım. Neredeyse 300 maç kaybettim, 26 kere maçı kazandırmak için son şut bana verildi ve kaçırdım. Hayatımda tekrar, tekrar ve tekrar başarısız oldum ve işte bu yüzden başardım”

*FourFourTwo Dergisi Ocak 2014 sayısında yayımlanmıştır.

SPONSORLUK TAMAM, SIRA ŞAMPİYONLUKTA!*


Bölgesel Amatör Ligi 7. Grubun 12. haftasında ilginç, ilginç olduğu kadar da renkli bir olay yaşandı. Lider Çine Madranspor’un son sıradaki Ispartaspor’u konuk ettiği maçtan önce eşine az rastlanır bir “seremoniye” şahitlik etti Çine Yüksel Yalova Stadı’na gelenler. Çineli işadamı Yüksel Eşiyok, şampiyonluk mücadelesi veren ilçe takımına 2 inek ve 1 buzağı hediye etti. Üstelik bu mini sponsorluk töreni de statta ve maçtan önce yapıldı. Kamyon protokol tribünün önüne yetkilileri atlatarak çekildi ve hediyeler sunuldu. Organizasyon biraz kaçak göçek olunca, sponsorluğu ölümsüzleştiren birkaç fotoğraf karesinden sonra hayvanlar apar topar kamyona yüklendi ve stattan çıkardı.


İneklerin ve buzağının nerede olduğunu sorduğumuzda ise kulüp başkanı Ali Örten, onları ahırları olan futbolcuları Muhittin Bozkurt’a verildiklerini söyledi. “Muhittin kendi imkanlarıyla bakıyor onlara. Her gün de taze süt getiriyor takıma. Güzel oldu böyle, herkes halinden memnun”



Bu sponsorluk işe yaramış olacak ki Çine Madranspor, Ispartaspor’u 4-0 gibi farklı bir skorla mağlup ediyor. Zaten ligde de işler yolunda gidiyor şimdilik. Takım ilk yarıyı lider tamamladı. 1926’da kurulan ve 88 yıllık bir kulüp olduklarını anlatan Ali Örten, 1987 yılından beri amatörde yer aldıklarını ama bu sezon 3. Lig’e yükseleceklerine inancının tam olduğun söyledi. “Bizim yerimiz amatör küme değil. 4 sezondur şampiyonluk mücadelesi veriyoruz. Artık bu yıl olacak. Arkamızda ilçe halkının büyük desteği var. Sahamızda oynadığımız maçlara 4 bine yakın taraftar geliyor. 27 yıl sonra tekrar profesyonel liglere döneceğiz”

*FourFourTwo Dergisi Ocak 2014 sayısında yayımlanmıştır.