20 Ocak 2015 Salı

MEHMET ALTIPARMAK: 4 BÜYÜKLERİN DIŞINDA BİR TAKIMI ŞAMPİYON YAPMAK İSTİYORUM*

Şampiyon yaptığınız Alanyaspor’daki ayrılık beklenmiyordu. Niye böyle oldu?
Lig atladığınızda yöneticiler de kendince lig atlıyor! O, bir sene önce her şeyi bize bırakan, hiçbir şeye karışmayan yöneticiler daha çok işi bilmeye başladılar. Bırakın Alanyaspor’u, Türkiye’de 50 maçta sadece yedi mağlubiyetle giden bir başka hoca yoktur. Bizle alakalı düşüncelerinde değişiklik olduğu zaman, biz de orada bazı şeyleri kaybediyoruz.

Türkiye’de alt lig hocası, üst lig hocası diye bir algı var. Bununla ilgili ne söylersiniz?
Ben buna katılmayanlardanım. Hocaların ligi olmaz. Eğer ortada bir başarı varsa, başarı gösteren insanı ödüllendirmek lazım. Bizde illa ki bir siyasetçi tanıdığın olacak, telefon gelecek, o olacak, bu olacak… Aşağıda başarılı olan biri, yukarıda neden başarılı olamayacak? Bunun kıstasını kim koyuyor? Türkiye’de önce bunu çözmemiz lazım.

Büyük takımlarda futbol oynamış olmak önemli mi görünüyor? 
Hocalık yapıyorsan Türkiye’de bu büyük avantaj. Büyüklerde oynamışsan öncelik hakkın oluyor. Başarına ya da çalıştırdığın takıma bakılmıyor. Türkiye’de isim, popülerlik zaafımız var. Üç hocadan biri seçileceğinde başarılı olan değil, popüler olan tercih ediliyor.

Teknik direktörler hep transfer yapmak istiyor. Bu durumda nasıl istikrar olabilir?
Onlar risk alamayan hocalardır. Çünkü o hocaların risk almak, oyuncu geliştirmek gibi bir derdi yoktur. Hazır oyuncu ile herkes gider. Ya o imkânlar yoksa ne olacak? Türkiye’de en elit futbolcular Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’da. Diğer liglerde ve takımlarda oyuncu, sistem yok mu? Ama o diğer takımlara giden hocalarımızın hepsi oradaki gençleri ortaya çıkartmak yerine, bu ligin bilinen futbolcularından alma çabasındalar. Bu bence biraz hocaların kendilerini ve günü kurtarma çabası. Oyuncunun gelişimi sadece altyapıda ya da 16-17 yaşında olmaz daha sonraki yaşlarda da oyuncular gelişebilir.

Temel oyun felsefeniz nedir?
Futbol bir temaşa oyunudur. Futbolcularıma hep “Önce kendin zevk alacaksın ki, etrafa zevk veresin ve başarılı olasın” derim. Vazgeçilmezimse pas oyunudur. Kadro ve bütçesi ne olursa olsun takımlarda çabuk ve hücum oynatan bir teknik direktörüm. Mümkün olduğunca üçüncü bölgede oynamaya çalışırız. Futbolcuya sonsuz özgürlük tanırım. Belli bir seviyeye gelmiş futbolcunun bir yeteneği vardır; saha içinde kararları artık o almalı. Futbolcum antrenmanda çalıştığımız her şeyi sahada ne zaman yapacağını bilir.

Antrenman metotlarınızın farklılığı, şehir efsanesi gibi dilden dile dolaşıyor…
Gidersiniz birine, “Guardiola antrenmanı, Gordon Milne antrenmanı, Ersun Yanal antrenmanı ile çalışıyorum” der. Ben bütün antrenmanlarımı kendim üretirim. Mesela bir futbol takımına Türkiye’de ilk pilatesi 2007’de ben yaptırdım. Ama Kartalspor kaale alınmaz! 2008’de Fenerbahçe yapınca olay oldu. Yine 2007’de takıma yoga yaptırdım. Şu an bile yoganın bir nefes alma tekniği olduğunu çoğu kişi bilmez. Muhteşem bir ekibim var, sekiz senedir beraberiz. Murat Özduran santrfordur, Zafer Şahin savunmacıdır, Haluk Kaplan kalecidir, ben de orta sahayım. Başarımızın en büyük etkenlerinden bir tanesi teknik ekibin birbirini bütünlemesidir.

Oyuncularla nasıl iletişim kuruyorsunuz?
Oynadığım dönemlerde de ilişkilerim çok iyiydi. Futbolcuyken hep, “Bu hoca bizimle neden konuşmaz?” derdim. Oyuncuya çok küçük bir şey paylaşman bile onun sana bağlanması açısından önemli. Ben oyuncumu ikna ederim. Onun “Arkadaş bu hoca boş değil, futbolu biliyor” demesi lazım. O zaman oyuncuyu teslim alabilirsin.

Nasıl hedefleriniz ve başarı kriterleriniz var?
Daha Gençlerbirliği altyapısında oynarken, “Bir gün teknik direktör olacağım” diyordum. 29 yaşında A Lisansı aldım. Hocalığa başladığımda “Bir gün Türk Milli Takımı’nı ve üç büyükleri çalıştıracağım” dedim. Tabii oraya direkt gidilmiyor. Başarılı olmak zorundasın. Ertuğrul Sağlam’a en çok imrenenlerdenim! Dört büyük takımın dışında şampiyon olmak da hedeflerim arasında. Kendime çizdiğim rotada en önemli başarı kriteri de budur.

Her şartta itinayla zirveye oynanır!
Altıparmak yedi yıllık kariyerinde imkânsız görünen başarılar kazandı
Kartalspor günleri
Tam 13 yıl Süper Lig’de forma giydikten sonra alt liglerde yedi tane şampiyonluk yaşadı. Bunun da etkisiyle olacak ki 2007’de daha ilk teknik adam deneyiminde 4 puanda, 9’uncu sırada ve liderin 18, ikincinin 17 puan gerisinde devraldığı Kartalspor’u 2. Lig’de şampiyon yapmayı bildi. Takım 1. Lig’e de müthiş başladı ve ilk yarıyı averajla ikinci sırada bitirdi. Ancak kulüp başkanının ekonomik sıkıntıları nedeniyle oyuncuların hemen hemen tamamı ayrıldı Süper Lig’e çıkılamadı. O oyuncuları Yaser Yıldız, Zafer Çevik, İskender Alın gibi gençler Süper Lig’e transfer oldu.

Mersin ve Konya’yla play-off heyecanı
Kartalspor’dan ayrılan Altıparmak 2009 yılında Tarsus İdman Yurdu ile benzer süreç yaşamaktan kurtulamadı. Yine 4 puan ve 9’uncu sırada aldığı takımı 1. Lig play-off finaline taşıdı. Oyuncular ve yönetim arasında yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle final öncesi antrenmanlara çıkılmaması Tarsus’un da Süper Lig’in eşiğinden dönmesine neden oldu. Ardından iki sezon çalıştırdığı Konya Şekerspor ile üst üste play-off oynadı. Orada da Muhammed Reis, Cafercan Aksu, Ömer Ali Şahiner, İshak Çakmak, Abdülkerim Bardakçı gibi fazla oynamayan ya da genç oyuncular önemli çıkış yakaladı.

Mucizenin adı Alanyaspor!
İki sezon 1. Lig play-off’undan eli boş dönen Mehmet Altıparmak  sonrasında Altay, Yeni Malatyaspor ve bir kez daha Kartalspor’u çalıştırdı. Bu kısa deneyimlerin ardından Alanyaspor dönemi geldi. 2013-14 sezonunda neredeyse baştan kurduğu takım ile ilk sezonda 2. Lig’de şampiyon olarak herkesi şaşkına çevirdi. Altıparmak hem takımın oluşumunda hem de kulübün kurumsallaşmasında büyük pay sahibiydi. Emre Akbaba, Efecan Karaca, Burak Uca, Timuçin Aşcıgil, Sinan Özkan ve Jonathan Ayite gibi bilinen ama kaybolmakta olan isimler onun idaresinde büyük çıkış yakaladı.
*FourFourTwo Dergisi Ocak 2015 Sayısında Yayımlanmıştır.

13 Ocak 2015 Salı

BU ÇOCUKTA İŞ VAR: ALPEREN BABACAN*

Mevki: Stoper Kulüp: Denizlispor Yaş: 17
Keşfedilişi
Okul bahçesinde Denizli Gençlikspor’un altyapı hocaları tarafından keşfedilmiş. Hem de şişelerle futbol oynarken. Evet, şişelerle! Okula top getirmek yasak olunca ders dışı saatlerde etraftan toplanan şişeler maçlarda top görevi görmüş. Takımıyla birlikte Denizli şampiyonu olduktan sonra kentin büyük takımına, Denizlispor’a transfer olur. Geçen sezonun ortalarında A Takıma yükseldi ve ağustosta profesyonel oldu. Sağ beklerden Hakan Ateş sakatlanıp, Rail Melikov da kadro dışı kalınca orijinal pozisyonunun dışında da olsa 17’sinde kendini 11’de buldu.  

En önemli özellikleri
1.85’lik boyuna rağmen çabukluğu hemen göze çarpıyor. Zaten bu sebeple stoper olmasına rağmen sağ bekte ihtiyaç olunca şans buldu. Sağ bek olarak özellikle hücuma kaktı vermekte şimdilik sıkıntı çekse de bir stoper olarak topla arası epey iyi. Hazırlık paslarında başarılı. Hamleci olmaktan çok defansı toparlayan tandem stoperi. Çabukluğunun da katkısıyla kademe becerisi çok yüksek. Kafa toplarındaki zamanlaması ve ikili mücadele kapasitesi geliştin. Kuvvet ve dayanıklılık açısından kendini geliştirmesi gerekiyor.

Ne dedi?
“Hatalarımız bile aynı. Mesela ben de zaman zaman oyunda dalıyorum, dikkatimi kaybediyorum” diyerek Semih Kaya ile benzerliğini anlatıyor. Sezon sonuna kadar PTT 1. Lig’deki maç sayısını 15’lere çıkarmak istiyor. “Düzenli olarak oynamak istiyorum. 3 sene içerisinde de Süper Lig’de olmayı hedefliyorum. Süper Lig’de olduktan sonra da 3 büyüklere gitmem daha kolay olacak.”
*FourFourTwo Dergisi Ocak 2015 Sayısında Yayımlanmıştır.

12 Ocak 2015 Pazartesi

O ŞİMDİ NEREDE? FAHRİ TATAN*

(PENDİKSPOR)

3. Lig takımlarından Pazarspor’un genç takımından U15 Milli takımına seçilince Fenerbahçe elini çabuk tuttu ve dikkat çekmeye başlayan yetenekli oyun kurucuyu PAF Takımına transfer etti. 2002’de Süper Lig’de birkaç maçta boy gösterdi. Sezon sonu memleketinin takımı olan ve aynı zamanda da asıl çıkışını yapacağı Çaykur Rizespor’a transfer oldu. Rizespor’da modern bir “8 numara” olarak harika 3 yıl geçirdi ve tekrar İstanbul’un yolunu tuttu. Bu kez adres Beşiktaş’tı. Kleberson, Delgado, Ricardinho’nun olduğu orta sahada 20’ye yakın maçta forma giydi. Sezon sonu sürpriz bir şekilde eski takımına kiralandı. Rizespor küme düşse de o 2 sezon daha Süper Lig’de kalmayı başardı. Ancak kötü geçen Eskişehirspor ve Denizlispor dönemlerinin ardından, 8 yıllık Süper Lig kariyeri sona erdi. 

1 buçuk yıllık Adanaspor sürecinden sonra üçüncü kez Çaykur Rizespor’a transfer oldu. 2013’te bir kez daha lig düştü ve Play-off oynayacağı 2. Lig takımlarından Yeni Malatyaspor’a gitti. Bu sezona ise yine Beyaz Grup’ta şampiyonluk mücadelesi veren Pendikspor’da başladı. İlhan Şahin ve Yaser Yıldız ile birlikte takımın Süper Lig patentlilerinden. Halen 31 yaşında ve birkaç sezon daha alt liglerde forma giyecek gibi görünüyor. 2006-2007’de Beşiktaş’ta geçirdiği iyi sezonun ardından kendisinin de pek anlam veremediği ayrılığı yaşamamış olsaydı halen Süper Lig’de oynuyor olması muhtemeldi. 
*FourFourTwo Dergisi Ocak 2015 Sayısında Yayımlanmıştır.