29 Nisan 2014 Salı

BİR YILDIZ ADAYI: GÖKHAN KARADENİZ*


Bu sezon alt liglerde ortalığı tam anlamıyla tozu dumana katan biri çıktı. Futbolumuzun yükselen değeri Altınordu’da bir solak bambaşka türlü işler yapıyor. Müthiş şut atıyor, süper frikik kullanıyor, adam geçiyor, pas atıyor, asist yapıyor, 90 artıda maç kazandırıyor, liderlik ediyor, hatta ve hatta artık topu ayağına beklemiyor, koşuyor, savunma bile yapıyor… “O kadar da değil” ya da “2. Lig’de yapmak kolay, Süper Lig’de yapsın da görelim” diyenler olabilir, fazla iddialı ve abartılı gelebilir bunlar ama karşımızda net bir yıldız adayı var: Gökhan Karadeniz.

Altınordu’nun yeni solağı…
Seyit Mehmet Özkan ve ekibi 2012’nin yazında Altınordu’yu devraldığında ilk sezonu tertip ve düzen yılı olarak belirlediler. Ancak takım o planlara fazla sadık kalmaya niyetli değildi. 20 gün gibi kısa sürede kurulan kadro harika bir sezon geçirdi ve 3. Lig 3. Grup’ta şampiyon oldu. Yapılanmaya girişilmişken yarışmacı olarak da başarı çabuk geldi. Bu sezona girerken de temel kadronun üstüne sadece birkaç transfer yapıldı. Bunlardan biri de geçen sezon 3. Lig 2. Grup’ta Aydın 1923 ile şampiyonluk yaşayan Gökhan’dı. “Daha önceden onu tanıyanlar, koşmadığı, bireysel oynadığı, istikrarsız olduğu, 2. Lig’de yapamayacağı yönünde uyarılar yaptı bize. Ama öyle olmadı.” diyen Altınordu teknik direktörü Hüseyin Eroğlu, yetenkli oyuncunun gösterdiği gelişime vurgu yapıyor. “Bizim sistemimize uyum sağladı ve giderek de gelişiyor. Bizde takım oyunu ön plandadır ve her futbolcu koşmak durumundadır. Yetenekli oyuncular da o takım oyuncu içinde kendini gösterir ve çok daha fazla verimli olur. Gökhan da bunu çok net algıladı ve ona göre çalışıyor. Topsuz oyununu geliştirdik, geriye gelmeye başladı, defans yapmayı öğreniyor, temposunu arttırdı. Yani sadece hücumda değil top rakipteyken de takımın bir parçası olduğunu anladı. Gökhan çok zeki bir oyuncu. Kendisinin de faydasına olan bir durum olduğunu kavradı ve oyun karakterini ona göre geliştirdi.” Gökhan’a göre ise sezon başında kendisiyle ilgili kaygılar yersiz, ayrıca da lig yükseldikçe futbol kalitesinin ön plana çıktığını ve daha rahat yeteneklerini göstereceği görüşünde. “Yeteneklerime güveniyorum. 2. Lig’de daha rahat oynayacağımı ve daha başarılı olacağımı biliyordum. Burada da adam adama markaj var ama 3. Lig’e göre alan savunması daha ön planda. Öyle olunca da boş alan bulma ve düşünme vaktin biraz daha çok oluyor. Lig yükseldikçe de pas yapmanın, futbol oynamanın daha kolaylaştığını tahmin ediyorum” Öyle de oldu zaten. Gökhan lige çok kolay alıştı ve sezona harika başladı. 25’inci haftaya kadar 19 gol attı, 9 asist yaptı. Alanyaspor, Ankaragücü,  Bandırmaspor, Bugsaşspor, Nazilli Belediyespor, Tepecikspor, Diyarbakır BŞB gibi güçlü rakiplerle şampiyonluk yarışı veren Altınordu’nun  en büyük silahlarından biri oldu.

20’sine kadar amatör…
Aslında biraz geç keşfedildi. 20’sine kadar Bursa’nın amatör takımlarından Karacabeyspor’da 9 sene, Gemlikspor’da da 1 yıl oynadı. Bölgeler arası amatör karmaya seçildi. Konya’daki turnuvada Bursa Karmasıyla iyi maçlar çıkarınca da 2010 yazında Hatayspor ile profesyonel sözleşme imzalıyor. İlk deneyimi çok parlak olmadı, az oynadı. Sezon sonu Bursa’ya döndü ve “Kendimi bulduğum, çıkış yaptığım yer oldu” dediği Nilüferspor’a transfer oldu. 3. Lig’de 20 gol attığı sezonda takım Play-off’a yükseldi ancak finalde Tarsus İdman Yurdu’na kaybetti ve 2. Lig’in kapısından döndü. Sonraki sezonun ilk yarısını Nilüferspor’da geçirdikten sonra, devre arasında şampiyonluk yaşayacağı Aydın 1923’e transfer oldu. “Sezon başında isteyen çok takım vardı. Ama yapılanması ve hedefleri bana daha uygun olduğunu için burayı düşündüm” sözleriyle anlatıyor Altınordu tercihini. “Aslında daha erken bu seviyeye gelmesi gerekiyordu. Bilinen bir oyuncuydu ama anca 2-3 yıldır profesyonel liglerde var” diyen Hüseyin Eroğlu, öğrencisinin kayıp yılları için hayıflanıyor. Ancak öte yandan amatör döneminin kendisi ve yetenekleri için bir avantaj olarak görmek mümkün olabilir. Bu tezi bazı açılardan destekleyen Gençlerbirliği Gençlik Geliştirme Koordinatörü Osman Nuri Işılar, profesyonel takımların alt yapı sorunlarının yetenek kısıtlayıcı olabileceğini, buna karşın ise amatör futbolun bazen büyük fark yaratabileceğini düşünenlerden. “Amatör takımlardan yetişen gençler doğal yeteneklerini sınırsızca kullanabilirken, kulüplerin altyapılarından yetişen gençler ise futbolun takım oyunu disipliniyle büyüyorlar. Ancak bu durumdaki oyuncular kendi hayal dünyalarındaki beceri uygulamalarını denemede katı disipline takılıyorlar.”

Şut, frikik, çalım, asist, liderlik… Ee daha ne olsun!
Türkiye liglerinin en fazla skor katkısı yapan forvet arkası olduğu kesin. 30’a yakın golde doğrudan etkisi var. Yetenekli oyuncunun en önemli özelliklerinden biri kuşkusuz çok iyi şutör olması. İster hareketli, ister gelişine, isterse de duran olsun topa gerçekten iyi vuruyor. Gollerinin 4’ü frikikten, 8’i de ceza sahasının dışından olması da bunun göstergesi. Ceza sahası etrafındaki boşluklarda çok iyi top alarak ya da geriden kendi paslaştığı ve getirdiği toplarla buluyor şut fırsatlarını. Sık sık da şut denemekten çekinmiyor. İyi bir frikikçi olmasının yanı sıra duran topları da Manuel Fernandez’i çok fazla aratmayacak kadar iyi kullanıyor. Her solak gibi adam eksiltiyor. Ama top cambazı çalımcılardan değil. Oyun ve futbol zekası gelişkin olduğu için top tutacağı, tek oynayacağı, adam geçeceği zamanı iyi biliyor. Olur olmaz yerde kendini yormuyor. Özellikle cepheden topu aldığında defansın arasına ve arkasına doğru pas tercihleri yapıyor. 9 asistin sebebi de bu zaten. Sorumluluk almaktan kaçınmıyor ve final oynamayı iyi beceriyor. Pazarspor ve Ankaragücü karşısındaki son dakika golleri buna örnek. Gökhan’ın devamlı markaj altında oynadığını, bu yüzden de zaman zaman oyundan düştüğünü ancak yavaş yavaş sorumluluk aldığı dakikaları arttırdığını söyleyen Hüseyin hoca, 24 yaşındaki solağın farklı bir lider tipi olduğunu anlatıyor. “Arkadaşların yönlendiren, toparlayan tarzda biri değil. Oynadığı futbolla, aldığı saha içi sorumlulukla öncülük ediyor daha çok. Kaptandan ziyade lider, öncüdür. Mesela tüm takım arkadaşları kolay kolay top kaybetmeyeceğini bilir, şut atacağını bilir, iyi duran top kullanacağını bilir.”

Başka türlü bir 10 numara… 
Her şeyden önce çok net ve yetenekli bir sol ayağı var… Orjin olarak tam ve klasik bir 10 numara. Ancak bu Altınordu teknik heyeti ve Hüseyin Eroğlu için yeterli değil. “Biz “10 numaralar koşmaz, yetenekli oyuncu koşmaz ama iş bitirir” mantığını kabul etmiyoruz. Bu yüzden de bizden önce çoğunlukla sol ve sağ kanatta oynuyordu. Hem az koşuyor hem de defans yapmıyor diye. Ama bu kadar özellikli bir oyuncuyu ve yeteneklerinin doğrultusunda orijinal mevkisinde oynamalı. Çünkü ara pası ve şut özelliği çok gelişkin.”
Boyu 1,78 olan Gökhan’ın güçlü ve gelişime açık bir fiziği var. Hüseyin hoca devamlılığını ve topsuz oyundaki gelişimini antrenman farklılığına bağlıyor. “Her futbolcu yetenekli değildir ama her oyuncu koşar. Koşmuyor diye bir şey yoktur. Burada bizim antrenman tempomuzun ona katkısı çok büyüktür. Biz yüksek tempoda yani maç temposunda çalışırız. Gökhan buna örnektir. Zaten antrenmanı seviyor, çalışma coşkusu çok yüksek. Böyle olunca da artık koşan, defans yapan, topsuz oyunda da görünen bir forvet arkası oluyor. Giderek de daha iyi olacak.”

“Süper Lig’de böyle yerli oyuncu pek yok”
Süper Lig seviyesi için Gökhan’ın yeteneklerinden şüphesi yok. “Yaşım geçmeye başladı. Artık bir an önce yukarılara çıkmam gerekiyor. Futbola, gelişime, başarıya aç biriyim. Kendime çok güveniyor. Süper Lig’de başarılı dönemlerim olacağına eminim” Süper Lig’den halen 2 kademe aşağıda oynayan biri için iddialı sözler bunlar. Ancak var olan yetenekleriyle o mesafeyi bir anda kapatabilir de. Bunu başarmak için, özelliklerinin yarısı bile fazlasıyla yeterli gibi. Gökhan’ın yeteneklerine ve gelişme potansiyeline güvenen Hüseyin Eroğlu’nun tek endişesi Türkiye’deki sorunlu futbol düzeni. “Türkiye’de futbol çok ilginç bir ortama sahip. O yüzden net bir şey söylemek zor oluyor. Bazı oyuncular kesin olur dersiniz, ama o olmaz. Ancak fazla ümitli olmadığınız bir oyuncu bir bakarsınız müthiş yerlerde olur. O kadar fazla dış etken var ki. Ama bize göre Gökhan, Süper Lig’de rahatlıkla oynar ve hatta sahip olduğu yeteneklerle fark yaratabilir. Süper Lig’de yerli oyuncu olarak bu kadar özellikli futbolcu pek yok. Tek dezavantajı yaşının 24 olması. 2-3 yıl daha önce olmalıydı bu durumda. Ama çok çalışkan, hırslı, coşkulu, antrenmanı seven bir oyuncu. Öyle olunca gelişimi ve yükselmesi açısından çok umutluyuz”

ALTINORDU’NUN DİĞER SOLAK YILDIZ ADAYLARI

OZAN SOL
“Bazı özel yetenekleri olan bir oyuncu. Uzun vadeli ve üst liglere çıktıkça da bize katkı sağlayacağı düşüncesiyle transfer ettik” demişti Genel Kaptan Sedat Gündoğdu, önceki sezonun başında amatörden genç oyuncuyu aldıklarında. Yanıltmadı kendisini transfer edenleri. Ön kenar oyuncusu olarak 3. Lig’de 19 gol attı ve şampiyonlukta büyük pay sahibi oldu. Bu sezonun ilk yarısında sakatlandığından dolayı düzenli forma giyemedi. 21 yaşındaki solak, ikinci devre daha çok oynamaya ve formunu bulmaya başladı. Patlayıcı kuvveti, sürati ve motorik özellikleri onu özel yapan yönleri. Topla temasını gittikçe geliştiriyor.

HALİL İBRAHİM TUNA
Altınordu’nu sağ öndeki sol ayaklısı. Zaman zaman sola geçse de çoğunlukla yer değiştirmeden ters kanatta kalır. İnce fiziğine rağmen top tekniği ve yetenekli bilekleriyle çok üretken. Çabuk ve hareketli. Topla direk rakibinin üstüne gidiyor. İki yöne de dripling özelliği var. Araya yaptığı koşularla sık sık pozisyona giriyor. Bu sezon düzenli 11’de oynuyor, skora katkı sunuyor. Futbol zekası ve pas tercihleri çok iyi. Özellikle ceza sahasına yakın yerlerde Barcelona’yı andıran al-verleri yapıyor. Tempo sorunu olmamasına rağmen üst ligler için fizik ve kuvvet olarak gelişmesi gerekiyor    

GÖKHAN YILMAZ

Süper Lig’deki oyuncu profillerini analiz eden başkan Seyit Mehmet Özkan ve ekibi iki temel özelliği öne çıkarıyor: çabukluk ve dayanıklılık. İşte Altınordu’nun 3 numarası ve sol beki de tam bu kriterlere uyuyor. Şampiyon kadroda kart cezaları dışında full oynadı. Bu sezon da 11’in değişmezi. Çift yönlü bir sol bek. Yüksek temposu ve dayanıklılığıyla hemen hemen her atakta var. Bazen penaltı noktasında da görmek mümkün. 23 yaşında ve futbol olgunluğu oturmuş bir oyuncu.

*FourFourTwo Dergisi Nisan 2014 Sayısında Yayımlanmıştır.

28 Nisan 2014 Pazartesi

O ŞİMDİ NEREDE? SEDAT YEŞİLKAYA*

(EYÜPSPOR)


Kariyerinin yavaş yavaş sonlarına gelen Türk futbolunun önemli gezginlerinden. Galatasaray alt yapısında büyük beklentiler ve parlak hayallerle başlayan hikayesi, 99-2000’de A Takıma yükseldiğinde UEFA Kupası’nı kazanan kadroya denk gelmesiyle bambaşka bir yöne evirildi… Kerem İnan, Faruk Atalay, Ömer Ateş, Eyüp Kaymakçı, Ceyhun Müdderisoğlu ve Tamer Sivrikaya’nın da aralarında bulunduğu, kıymeti tam anlaşılamayan Galatasaray’ın 80-81 doğumlu jenerasyonunun bir üyesi. 

“En iyi dönemimizde, tam çıkış yapacağımız zaman gönderildik. Sonraki yıllarda 15 tane kulüp değiştirmemin sebebi bu hayal kırıklığıydı” Gençlerbirliği, Ankaragücü, Konyaspor, Kasımpaşa, Çaykur Rizespor, Denizlispor ve Sivasspor formalarıyla 7 sezon Süper Lig’de oynadı. 4 yıldır alt liglerde. Bu sezonun ilk yarısını 2. Lig Kırmızı Grup’ta Bayrampaşa’da geçirdi. 13 maç oynadı ve 1 gol attı. Devre arasında Süper Lig patentli Ali Cansun Begeçarslan ve Emre Toraman ile birlikte yine aynı gruptaki Eyüpspor’a transfer oldu. Ligde kalma mücadelesi veren takımda 11 oynuyor. Hala hareketli ve topla arası çok iyi. Coşkusuyla da orta sahaya ve takıma dinamizm katıyor. 

*FourFourTwo Dergisi Nisan 2014 Sayısında Yayımlanmıştır.

27 Nisan 2014 Pazar

BU ÇOCUKTA İŞ VAR: SABİT HAKAN YILMAZ*

 Mevki: Forvet – ön kenarlar / Kulüp: Turgutluspor / Yaş: 16
Keşfedilişi
Sokakta ve okulda top peşinde koşan her çocuk gibi başlamış futbol hikayesi. Gençliğinde amatör olarak futbol oynayan babasının desteği ve yönlendirmesiyle 10 yaşında Turgutluspor’un minik takımına girmiş. 6 sene boyunca tüm alt yaş kategorilerinde oynadı. Bu sezon başında ise profesyonel oldu ve 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden A Takıma yükseldi. Genç milli takımlarda olmadığı haftaların çoğunda kadroya giriyor, süre alıyor. 1-1 biten Kırklarelispor maçında da ilk profesyonel lig golünü attı. 2 yıldır düzenli gittiği milli takımlarda 30’a yakın kez forma giydi.


En temel özellikleri
Forvet hattının her yerinde oynayabiliyor ama tam bir hücumcu bir ön kenar oyuncusu. Sağ ayaklı ama ters ayağı da iyi olduğu için, hem çift taraflı çalım atabiliyor hem de iki kenarda da rahat oynayabiliyor. Topla dripling özelliği en temel yönü. Direk rakibinin üstüne gidiyor, adam eksiltebiliyor. Motorik özellikleri güçlü, defans arkasına ve arasına koşuları etkili. Çevik bir fizik yapısına sahip olduğu için de çekinmeden girdiği ikili mücadelelerinde başarılı. Mevkisinin olmazsa olmazlarından şut becerisi, geliştirmesi gereken en temel eksiklerinden.


Ne dedi?
Özgüveni yüksek olmasına rağmen uzun vadeli hedefleriyle ilgili çok fazla acelesi yok. “Yaşım küçük olmasına rağmen 2. Lig’de forma giyiyorum. Daha çok çalışıp daha çok forma giymek istiyorum” Bayern Münih’li Marco Reus ve Atletico Madrid’li Arda Turan’ı kendine örnek alıyor, videolarını izliyor, nihaiyi hedefini de A Milli takım forması olarak görüyor. “Potansiyelime güveniyorum, böyle çalışmaya devam eder ve sakatlık yaşamazsam hedeflerime ulaşacağımı düşünüyorum. Sürekli en iyisini hedefleyip onun peşinden gitmek gerektiğine inanıyorum ve yapmaya çalışıyorum.”

Fotoğraf: Erkan Kart
*FourFourTwo Dergisi Nisan 2014 Sayısında Yayımlanmıştır.

BEŞTEPE’NİN YENİ KRALI: RECEP EREN KARABACAK*


Futbola nasıl başladın, hikayeni anlatır mısın?
Futbola her çok çocuk gibi ben de mahalle arasında top oynayarak başladım. Abim benim için çok büyük bir model oldu her zaman onu örnek aldım. Yaşça çok küçük olmama rağmen kendi yaşıtları ile top oynarken beni de yanına alırdı, onlarla birlikte ben de oynardım. Belki de bu yüzden yaşıtlarımdan her zaman bir adım önde oldum. Ailem ve özellikle abimin yanı sara beden eğitimi öğretmenimin emeklerini inkar edemem.
Ailede futbolla ilişkisi olan başka biri var mı? Ailenin yaklaşımı nasıl oldu, şu anda nasıl?
Bizim aile futbolla çok ilgiliydi her zaman. Abim hala amatör olarak futbola devam etmekte. Ailem her zaman bana çok büyük destek oldu futbol konusunda, hatta Kaman’daki bütün düzenlerini bozup benim için Ankara’ya yerleştiler. Ailemin yaptığı bu fedakarlık beni daha da hırslandırdı her zaman.
12 yaşında lisansın çıkmış. Neden daha erken çıkmadı?
Lisansımın geç çıkma sebebi yasadığım yerle ilgiliydi. Kırşehir’in Kaman ilçesi çok küçük bir yerdi ve oynayabileceğim bir takım bile yoktu. Oradaki beden öğretmenim Recep Girişit bendeki yeteneği keşfedip beni Gençlerbirliği’ne yönlendirdi. Burada antrenmanlara çıktım, beni beğendiler ve lisansım çıktı.
4 sene gibi kısa bir sürede aldığın mesafeyi nasıl değerlendiriyorsun?
Ankara’ya geldiğim ilk günden itibaren, “futbolcu olacağım” inancını beynime kazıdım ve kendi kendime ümidimi hiç bir zaman kaybetmeyeceğime dair söz verdim. Bu amaç doğrultusunda çok çalıştım ve her zaman bana bahşedilen yeteneklerimin üstüne koymak için çok çalışıyorum. Bu konuda altyapı hocalarım başta Tuncay Mocan olmak üzere Volkan Arat, Gökhan Gedikali ve Aykın Demir’in desteği ve katkısı çok büyük oldu.

Alt yapıda takım ve bireysel olarak elde ettiğin başarılar neler?
Alt yapıda takım olarak 3 sezon üst üste Türkiye finallerine katıldık. Bireysel olarak da takımın finallere katılmasında attığım gollerle büyük rol oynadım. Son olarak U16 Milli takımı ile birlikte Ege Cup turnuvasında gol kralı oldum ve altın ayakkabı ödülünü aldım.
Okul devam ediyor mu? Zorluk çekiyor musun okul ile takım arasında?
Okul devam ediyor ve 11. sınıftayım. Bu konuda beden eğitimi öğretmenim Avni Okumuş hocamın ve diğer öğretmenlerim desteklerinden dolayı fazla zorluk çektiğimi söyleyemem. (gülüyor)
Yani biraz kolaylık mı sağlanıyor sana?
Kolaylık, sınavlar ya da notlarla ilgili değil de daha çok antrenman saatleri ve milli maçlarla ilgili oluyor. Kaçırdığım dersleri telafi etmem için bazen tek başıma çalıştırıyorlar.
Gençlerbirliği’nde A Takımla antrenmanlara çıktın mı hiç?
Hayır, çıkmadım. Profesyonel imzamı atar atmaz Hacettepespor’a geçtim o yüzden fırsat olmadı henüz.
Mehmet Özdilek senle görüştü mü?
Beni takip ettiğini, benim hakkımda bilgi aldığını biliyorum ama henüz şahsi olarak tanışmadık.
Hacettepe’ye geçişin nasıl oldu, kimler karar verdi, kimler yönlendirdi?
Genclerbirigi’nde ilk antrenörüm Tuncay Mocan’la iki yıl birlikte çalıştık. Beni çok iyi tanıyor. Tuncay hoca bu sezon Hacettepespor’da yardımcı antrenör oldu. Teknik direktör Mustafa Kaplan’a benden bahsetmiş. Mustafa hoca da benim maçlarımı seyretti, teknik heyetle birlikte beni beğenmişler. Beni devre arası kampına götürdüler daha sonra takımda kaldım.
Daha yeni 16 yaşında oldun. 3. Lig’e geldin devre arasında. Alıştın mı, zorlanıyor musun profesyonel ligde?
Sonuçta zor bir lig, fizik olarak da takımdaki abilerimden az da olsa gerideyim ama küçüklüğümden beri hep kendimden büyüklerle oynadığım için olsa gerek fazla zorlanmadan kısa surede alıştım ve bunu avantaj olarak görüyorum. Tabii ki alt yapıya göre çok daha zor bir lig ama ilk zamanlardaki kadar zorlanmıyorum. Özellikle Mustafa hocanın da desteği ve bana olan güveniyle, takıma da lige de kısa sürede adapte oldum. 
Profesyonel liglerin en küçük birkaç oyuncudan birisin. Kendini özel hissediyor musun?
Genç yasta profesyonel futbolcu olmak her futbolcuya nasip olmaz, bu sebeple kendimi az da olsa şanslı ve özel hissediyorum.

Artun Akçakın ve Atabey Çiçek’ten sonra “Beştepe’nin Yeni Kralı” deniyor senin için. Bu sende baskı yaratıyor mu?
Her ikisi de benim aldığım eğitimden geçen oyuncular. Ama ben bunu baskı olarak görmüyorum hatta şans olarak görüyorum. Çünkü onların geçtiği yolları, eksiklerini görerek nerede hata yaptılarsa ben o hatalı onları yapmamak için daha çok çalışıyorum. Maç ayrımı yapmadan her oynadığım maçtan sonra olumlu olumsuz yaptıklarımı değerlendiriyorum.  
Gollerle başladın 3. Lig’e. Kaç golle tamamlamayı hedefliyorsun sezonu?
Çok şükür profesyonel ligde oynadığım ikinci maçımda gol attım. Çok daha fazla çalışıp, bana verilen süreyi en iyi şekilde değerlendirip, en az 10 golle ligi tamamlamak istiyorum.
Boy, kilo ve ayakkabı numaran kaç?
Boyum 1,84, kilom 73 ve ayakkabı numaram 42.5.
Nasıl bir forvet, santrfor tipi olarak görüyorsun kendini?
Ben Hakan Şükür gibi çok yönlü bir oyuncu olmak istiyorum. Yeri geldiğinde pasör, yeri geldiğinde pivot, yeri geldiğinde de golcü... Çağımızda aranılan en fazla aranan özellik çok yönlü olmak zaten…
Golcüler için bencil derler, sen de öyle misin?
Tabii ki pozisyon gereği daha rahatsam bencil olmak gerekiyor ama daha müsait pozisyonda bir takım arkadaşım varsa kesinlikle pas atarım, çünkü takımın başarısı daha önce gelir.
Yani bencil değilsin?
Evet, değilim… (gülüyor)
Tek forvet mi, çift forvet mi oynamayı daha çok seviyorsun? Kendini Santrfor olarak mı, forvet olarak mı görüyorsun?
Fiziki özelliğimden dolayı her ikisini de oynayabiliyorum ama daha çok forvet olduğumu söyleyebilirim. Ama santrfor da oynadım alt yapıdayken. Çift forvet oynadığım zamanlar pasör görevini iyi yapmaya çalıştım. Hava hakimiyetim iyi olduğu için tek santrafor gibi de oynadım. Zamanla her iki özelliğe de sahip olduğumun farkına vardım. (gülüyor)
Artı yönlerin nedir sana göre?
Yaşıma göre fiziğimin iyi olması, boyuma göre oldukça süratli ve çabuk olmam, sıçrama yeteneğimin iyi olması ve tabii ki son vuruşlarımın iyi olması...
Peki, eksik yönlerin?
Yan toplarda zaman zaman zorlanıyorum. Bu yönde biraz daha fazla çalışmam gerektiğinin farkındayım.

Hacettepespor’daki “staj” döneminin ne kadar süreceğini düşünüyorsun? Belli bir süre verildi mi sana?
Şu an bunun için bir süre vermek yanlış olur. Zaten bu konuda bana da verilmiş bir süre yok. Ama kendimi A Takıma hazır hissettiğim ana kadar burada kalmak benim için iyi olacağını düşünüyorum. Çok daha fazla çalışmam gerektiğini biliyorum. En kısa sürede A Takım seviyesini yakalamak istiyorum.
Kariyerinde hedeflerin neler?
Öncelikle hedefim Hacettepespor’da başarılı olup Gençlerbirliği A takımına yükselmek. 3 büyüklerde oynamak ve Avrupa’da ülkemi en iyi şekilde temsil etmek de uzun vadeli büyük hedeflerim arasında.
Kendi potansiyelini, kalite olarak seviyeni nasıl görüyorsun?
Şu an bunun için net bir şey söylemek bana göre doğru olmaz. Ama genç milli takımda oynuyorum ve milli takım seviyesinde bir oyuncu olduğumu düşünürsek, bu tabii ki benim şahsi görüşüm ama Avrupa seviyesine yakın olduğumu düşünüyorum.
Kendi tarzını benzettiğin oyuncu var mı?
Hakan Şükür’ü söyleyebilirim. Tarzımı benzettiğim gibi, bana göre Türk futbolunun en büyük golcüsü ve benim de idolümdür.
Bir parolan, motton ya da temel bir felsefen var mı?
“Biz istediğimiz sürece her şey mümkün, yeter ki ağlamak yerine umut edelim, şikayet etmek yerine çaba sarf edelim, vazgeçmek yerine inanalım.”

ALT LİGLERİN 3 YENİ SANTRFORLARI 

ATABEY ÇİÇEK – BOLUSPOR
Türk futbolunda beklentilerin en yüksek olan gençlerden. 95 doğumlu ve 50’ye yakın genç milli oldu. Gençlerbirliği alt yapısından yetişti ve tecrübe kazansın diye devre arasında Boluspor’a kiralandı. PTT 1. Lig’de süre almaya zorlansa da Hakan Şükür’ün tahtına en büyük adaylardan biri olduğu muhakkak. 1,90’a yakın boyu ve yetenekli ayaklarıyla özel bir pivot santrfor. Uzun boyu ve iyi zamanlaması sayesinde kafa toplarında etkili. Boyuna rağmen ağır değil, hatta orta ve uzun mesafede fuleli adımlarıyla hızlı sayılır. İki ayağını da iyi kullanıyor. Bitirici vuruşlarıyla da her daim gole çok yakın. 
MEHMET UMUT NAYİR – ANKARAGÜCÜ
“Diriliş” parolasıyla sezona giren Ankaragücü’nde bu yıl en iyi çıkışı yapan oyuncu oldu. 2. Lig Kırmızı Grup’ta şampiyonluk mücadelesi veren takımda 26 maçta 13 gol attı. 93’lü ve 1,91 boyunda. Güçlü yapısı ve kalıplı fiziği ile sırtı dönük oyunda başarılı. Bunun yanı sıra ayakları çok becerikli. Top alışı ve pozisyon görüşü iyi olduğundan beklenmedik anda gol vuruşu çıkarabiliyor. Fiziğinin de avantajıyla defansın üstüne yüklenebiliyor, kafa toplarına vurabiliyor. Çabuklaşıp hızlanması halinde en büyük pivot santrfor adaylarından biri olabilir.


İBRAHİM YILMAZ – İSTANBUL BB
20 yaşındaki santrfor İBB’nin alt yapısından yetişti. Geçtiğimiz yaz U20 Dünya Kupası’nda oynadı. Genç milli takımlarda da bu güne kadar 70 kez forma giydi. Geçen sezon 3. Lig’de Play-off oynayan Darıca Gençlerbirliği’nde 20 gol attı ve dikkatleri üzerine çekti. Bu sezon PTT 1. Lig’e düşen İBB’de epey süre almaya başladı. Mehmet Batdal’ın arkasında bekliyor çoğunlukla, zaman zaman da 11’de oynuyor. 5 golü var ve final haftalarında yapacağı extra katkı Süper Lig hedefindeki takımında kritik olabilir. Kuvvetli ve defansla boğuşmayı seven bir yapısı var. Tekniği iyi, topu tutmayı ve zorlamayı seviyor. Bu nedenle de bazen etrafındaki uygun arkadaşını göremeyebiliyor.

*FourFourTwo Dergisi Nisan 2014 Sayısında Yayımlanmıştır.