14 Nisan 2015 Salı

BU ÇOCUKTA İŞ VAR: CENGİZ ÜNDER*

Kulüp: Altınordu Mevki: Ön Kenar / Forvet Arkası Yaş: 17
Keşfedilişi
Lisanssız olarak antrenmanlarına çıktığı Balıkesir’in Sındırgıspor’daki hocasının ısrarıyla Bucaspor Futbol Akademisi’nin seçmelerine katılır ve kazanır. Kulüp ailesini İzmir’e getirip ev tutar. 10 yaşında girdiği Bucaspor Futbol Akademisi’nden Altınordu’ya geçen Seyit Mehmet Özkan ve ekibini takip ederek ayrılır. Sezon başında profesyonel oldu. Türkiye Kupası’ndaki maçların ardından ilk yarının sonlarına doğru PTT 1. Lig’de de oynamaya başladı. Ligin 20. Haftasındaki Denizli deplasmanında ilk golünü attı. Ekim ayından bu yana da U18 Genç Milli takıma da çağırılmaya başlandı.

En temel özellikleri
İçinde bulunduğu yapının sıfırdan alıp çıkarttığı 97 doğumlu jenerasyonun ilk ve en parlak ürünlerinden. Sağ ön ya da zaman zaman forvet arkasında oynayan ve yetenekli sol ayağıyla hemen kendini fark ettiren biri. Süper sol ayağının yanı sıra çabukluğu ve oyun zekası da alt yapı eğitimine uygun kalitede. İyi temposuna, gittikçe güçlenen fiziği ve dayanıklılığı eklenince sahada çok daha etkili olacaktır.

Ne dedi?
İdolünün David Silva ve beğendiği oyuncuların Gökhan Töre ile Eden Hazard olmasından hatta seviye olarak gözüne oraları kestirmesinden özgüveni anlaşılabilir. Kısa vadeli ve somut hedefiyse Altınordu ile birlikte Süper Lig’e çıkmak. Zaten kulüp planlamasında da içinde bulunduğu jenerasyonun rolü çok belirleyici olacak. Öyle olunca kendine belirlediği felsefe de kulübününkinden farksız değil. İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu.
*FourFourTwo Dergisi Nisan 2015 Sayısında Yayımlanmıştır.

13 Nisan 2015 Pazartesi

O ŞİMDİ NEREDE? CAFERCAN AKSU*

(KOCAELİ BİRLİKSPOR)
UEFA Kupası ve Süper Kupa’yı kazanan Galatasaray altın dönemini geçirirken, Antalya Yolspor’dan altyapıya transfer olan 13 yaşındaki bir çocuk memleketinin yerel basınına, “17 yaşında Galatasaray A Takımında oynayacağım” demecini veriyordu. Yaşından da boyundan da büyük konuşmuş gibi görünebilir belki ama 1 yıl erken iddiasını gerçekleştirdi. Fatih Terim onu Çaykur Rizespor karşısında 45 dakika oynattığında henüz 16’sındaydı. Ancak devamı gelmedi bu rüya gibi başlangıcının. 19’unda PAF Takımdan onu tanıyan hocası Abdullah Avcı’nın Büyükşehir Belediyespor’una gitti. 

Bir alt ligde epey maç oynadı ama Galatasaray’a dönmek için yeterli olmadı. Sonraki 2 sezonu da dönemin 1. Ligi’nde, Orduspor ve Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’da geçirdi. Düzenli oynadı ama kayıp jenerasyonun üyesi olmuştu 20’sine bile gelmeden. Altyapıdan ve genç milli takımlardan dönem arkadaşı Arda Turan EURO 2008’i sallarken o alt ligde tutunmaya çalışıyordu. Konya Şekerspor ile iki iyi sezon geçirdi 2. Lig’de ve tekrar Süper Lig’e bir adım yaklaştı. Ama 3 yılda Giresunspor, Boluspor, Tavşanlı Linyitspor ve Karşıyaka gibi takımları bir çırpıda dolaştı. Ve 27 yaşına geldiğinde yine lig düştü ve sezon başında 2. Lig Kırmızı Grup Kırmızı Grup takımlarından Kocaeli Birlikspor’a transfer oldu.

Yıllar onu büyük yıldız adayından ekmeğinin derdinde olan bir alt lig futbolcusuna dönüştürdü. 100’e yakın kez oynadığı genç milli takımlar yıllarında muhteşem sol ayağı ve futbol zekasıyla Galatasaray’ın o meşhur “kayıp 87-88 jenerasyonunun” en yeteneklisi, ya da en azından en büyük beklenti yaratanıydı. “Olamamış en büyük yıldız adayları” listesi yapılsa kuşkusuz ilk 10’da olur. Futbola devam ediyor belki ama o başaramamışlığın, kaybetmişliğin, büyük hayal kırıklığının hüznü sahadaki her halinden belli oluyor.
*FourFourTwo Dergisi Nisan 2015 Sayısında Yayımlanmıştır.

3 Nisan 2015 Cuma

Şampiyonlar Ligi’nde son 8!*

Kulüpler düzeyinde dünyanın en önemli organizasyonu olan Şampiyonlar Ligi’nde sıra geldi son 8’e. Avrupa’nın devleri kupaya bir adım daha yaklaşırken çeyrek finalde birbirinden zorlu eşleşmeler futbolseverleri bekliyor. Hiç şüphesiz ki en dikkat çeken kura geçen yılın finalistlerinin çeyrek finalde yeniden bir araya gelişiydi.

5 ülkeden 8 takımın yer aldığı kura çekiminde, son şampiyon Real Madrid ile finalisti Atletico Madrid eşleşti. Aslında bu eşleşme bize birçok şeyi hatırlatıyor. Neyi mi? Tam kupanın bir ucundan tuttuğuna sevinen Atletico, diğer tarafta futbolun 90 dakika olduğunu hatırlatan Real Madrid… Sergio Ramos’la gelen hayat öpücüğü… Uzatmalara giden maçta Real Madrid 3 gol daha bulup Kupa 1’i kazanan taraf olmuştu. İşte bu eşleşme bize bir kez daha futbol dersi niteliğinde olacaktır. Favorinin olmadığı bir Madrid derbisi bizleri bekliyor. Son maçlara bakıldığında Arda Turan ve takım arkadaşlarının Real’e karşı üstünlüğü göze çarpıyor. Son 6 maçta Atletico Madrid, 4 galibiyet aldı ve hiç yenilmedi ezeli rakibine.

Diğer bir eşleşme ise kupayı 4 kez müzesine götüren Barcelona ile Paris Sent-Germen arasında oldu…
2012-2013 sezonunda çeyrek finalde eşleşen Avrupa’nın iki devi 2 yıl sonra yine aynı arenada birbirlerine rakip oldu… İbrahimoviç’in bir maçlık cezası şüphesiz ki Katalan ekibi için büyük avantaj. Merakla beklenen sorulardan bir tanesi de İbrahimoviç’siz PSG Suarez, Neymar ve Messi üçlüsü karşısında ne kadar dayanabileceği.

Nyon’da belki de en talihsiz çeyrek final eşleşmesi Portekiz futbolunun markası Porto’nundu…
Porto’nun rakibi son yıllarda futbolunun zirvesine çıkan Bayern Münih. Josep Guardiola’nın mükemmelleştirdiği Bavyera ekibinde tek hedef Berlin’deki finalde şampiyon olmak.
Barcelona kariyerinde Şampiyonlar Ligi zaferi yaşayan Guardiola, Bayer Münih ile bu başarıyı göstererek ismini ölümsüzler arasına yazdırmak istiyor.


Çeyrek finale gelirken Borussia Dortmund’u geçen Juventus un rakibi Monaco oldu. İtalyanlar şanlı bir kura çekti gibi gözükse de Devler Ligi’nde küçük takımın kalmadığını hatırlatmakta fazda var. Monaco Fransa Ligi’nde iyi bir performans göstermese de Juventus için ciddi bir rakip. Keza bunu son 16’da Aresnal’ı saf dışı bırakmasıyla gördük. Serie A’da lider durumda bulunan Juventus’ta hedef kupayı 3. kez müzesine götürmek. 
*TRT Spor Digital Dergi Nisan 2015 Sayısında Yayımlanmıştır.