27 Temmuz 2014 Pazar

BU ÇOCUKTA İŞ VAR: ERTUĞRUL ERSOY*

Mevki: Stoper / Kulüp: Yeşil Bursa / Yaş: 17
Keşfedilişi
Okuldan geri kalır gerekçesiyle ailesi karşı çıkmış futbolla ilgilenmesine. Ama hem kendi hevesi hem de Gölcükspor’da oynayan kuzeninin ısrarı ve yönlendirmesiyle 9 yaşında başlamış kulüp hikayesi. Üstelik de o karşı çıkan babasının 10 yıl profesyonel futbol oynadığı Gölcükspor’da. Tabi ciddiyetini ve arzusunu gören anne ve babası en büyük destekçisi olmuş. 3 senenin sonunda Bursasspor’un miniklerine transfer olur. Geçtiğimiz sezonun devre arasında tecrübe kazanması için 3. Lig’deki pilot takım Yeşil Bursa’ya kiralandı. Önemli bir deneyim oldu onun için. “16 yaşında kendimden büyüklerle profesyonel ligde oynamak benim için çok büyük tecrübe ve şans oldu. Çok faydalı bir dönem geçirdim.” 2 senedir genç milli takımlara gidiyor, 50’nin üstünde forma giydi. Mart ayındaki U17 Avrupa Şampiyonası’nda en iyi 10 oyunca arasına seçildi.

En önemli özellikleri
Kendisi ve arkadaşları stilini Nemanja Vidic’e benzetiyor. Hamleci olduğu gibi defansı yönlendiren lider özellikli bir stoper. Bazen fazlaca oynasa da topla arası iyi ve oyuna pas katkısı yüksek. 1,87 boyu ve zamanlama becerisiyle kafa toplarında çok etkili. Boyuna göre ağır değil, hatta çevik ve çabuk sayılabilir. “Tavlada bile kaybetmeye tahammül edemem” diyor kendi hırslı yapısını anlatırken. Bu özelliği onun mücadeleci yönüne çok uygun, ancak zaman zaman fazla kart görmesine de neden olabiliyor. Yeşil Bursa’da 8 maçta 6 sarı, 1 kırmızı kart gördü. Kontrolünü kaybetmesi en temel eksiği gibi görünüyor. 

Ne dedi?
“Tek düşüncem bir an önce Bursaspor ile birlikte Süper Lig’de forma giymek. Bunun için de çok çalışıyorum” şeklinde ifade ediyor kısa vadeli hedeflerini. Çalışkanlığına ve gelişme potansiyeline çok güveniyor. Uzun vadedeyse A Milli takımın yanı sıra Liverpool formasına da gözünü dikmiş şimdiden.
*FourFourTwo Dergisi Temmuz 2014 Sayısında Yayınlanmıştır.

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Göz-Göz 89 yaşında*

Bazı kulüpler ve onun taraftarı için başarı gelmiş gelmemiş, ligi Süper ya da Amatör olmuş, stadı Arena ya da toprak saha olmuş hiç fark etmez. “İnadına ve ölümüne” derler ya, öyledir bazıları. İşte 14 Haziran akşamı İzmir semalarının meşaleler ile ateş sarısı ve kırmızısına bürünmesinin de sebebi böyle camiaydı. Göztepe 89’uncu yaş gününü kutluyordu. Binlerce gönül vereni dosta ve düşmana inat “Göztepe” diye inletti yeri göğü. 25 yıl yer aldığı en üst seviye ligden 11 sezondur uzak olmasını da umursamadan.

Üstelik bu sezon da PTT 1. Lig’e çıkmaya çok yaklaşmıştı. 2. Lig Beyaz Grupta şampiyonluğu 1 puanla kaçırdı, Play-off yarı finalinde de averajla Hatayspor’a elendi. Yani şimdilerde 60’lı 70’li şaşalı yıllarından uzak sezonlar geçiriyor. Efsane teknik adam Sinyor Adnan Süvari’nin Göztepe’si Zemzemli, Halilli, Mehmetli, Nevzatlı, Alili, Gürselli, Nihatlı kadrosuyla Türk futbolunu kasıp kavurduğu yıllar. Üstelik de Rinus Michels ve Johan Cruyyf’un total futbolu oynadığı 4-3-3 sistemiyle. O takım 2 kez Türkiye Kupası, 1 kez de Cumhurbaşkanlığı Kupası kazandı, dönemin UEFA Avrupa Ligi olan Fuar Şehirleri Kupası’nda 1968’de çeyrek final, 1969 yılında ise yarı final oynadı.
Göztepe Satıldı!
İşte o başarılarla dolu unutulmaz yıllara dönebilmek için önemli bir gelişme yaşandı haziran başında. Dünyanın ve Türkiye’nin önemli enerji şirketlerinden Genel Enerji’nin İcra Kurulu Başkanı Mehmet Sepil kulübü satın aldı. Efsane Göztepe’yi tribünden izleyen biri olarak en büyük hayallerinden birini gerçekleştirdiğini söyleyen Mehmet Sepil, güzel günlerin müjdesini de verdi. “Göztepe benim hayatımın hep en önemli değerlerinden biridir. Eğer 20-30 yaşlarında, ileride yapmayı en çok istediğim şeylerle ilgili bir not alsaydım, listenin başında Göztepe'yi yönetmek olurdu. Şimdi bunun için imkanım var. Göztepe'yi sadece Süper Lig'e çıkarmak değil, uluslararası kulüp haline getirmek için buradayım. Ne şekilde ve ne hızla yaparız göreceğiz ama hedef bu.”
*FourFourTwo Dergisi Temmuz 2014 Sayısında Yayınlanmıştır.

25 Temmuz 2014 Cuma

O ŞİMDİ NEREDE? SELİM TEBER*

(Ankaragücü)

Süper Lig’in geç bulduğu ama erken kaybettiği oyunculardan. 2000’de daha 19 yaşındayken Almanya Bundesliga 2’de Mannheim ile kendini gösterince 3 büyükler başta olmak üzere Türk kulüplerin genç gurbetçiyle sevdası başladı. Her yaz istisnasız transferi gündeme geldi. Aslında 2005’te Denizlispor başarmıştı onu Türkiye’ye getirmeyi ama 4 maçla sınırlı kaldı ilk Süper Lig macerası. 

Tekrar Almanya’ya döndü. Bundesliga 2’de Hoffenheim’e ile şampiyonluk yaşadı. Bundesliga’da Hoffenheim ve Eintracht Frankfurt ile 2 harika yıl geçirdi. Ve nihayet ve bu kez temelli olmak üzere Türkiye’ye geldi. Artık 30’una gelmiş oyuncuyu “gurbetçi simsarı” Kayserispor getirdi. Şota’nın başında olduğu takım Süper Lig’i altıncı bitirirken sezonun en iyi orta saha performanslarından birini sergiledi. Ancak sonraki sezon başında sakatlandı ve transfer olduğu Samsunspor’da neredeyse maç oynayamadı.

30’undan sonra yaşadığı ağır sakatlık onu geriye attı, ağırlaştırdı. Karabükspor’da da 10 maçı anca geçti. Bu sezon başında 2 lig birden düşerek Ankaragücü’ne transfer oldu. Diriliş parolasıyla şampiyonluk hedefindeki takımda mevki değiştirerek stoperde 30’un üstünde maç oynadı. Komple çift yönlü orta saha oyuncularına önemli bir örnekti. Çok kıymeti bilinmedi Süper Lig’de belki ama box-to-box’ı en iyi oynayanlardandı. 
*FourFourTwo Dergisi Temmuz 2014 Sayısında Yayınlanmıştır.