23 Haziran 2014 Pazartesi

Huzurlarınızda özel bir yetenek: Divock Origi*

(2014 Dünya Kupası Yazıları)
Marc Wilmots, 23 kişilik kadroya onu aldığında yaptıklarından çok yaşıyla dikkat çekti muhtemelen. 95 doğumlu ve takımın en ufağı çünkü (diğer 95’li Adnan Januzaj’dan bile 2 ay küçük). Lille’de öyle çok da parlak bir sezon geçirmedi aslında. 30 maçın 12’sinde 11 oynadı, genelde sonradan oyuna girdi. Sezonu da 5 golle tamamladı. Elemelerde de hiç süre almadı zaten. Ancak daha şimdiden özel bir yetenek olduğunu gösterdi. Aslında daha ilk maçta oyuna girer girmez çıktığı kafa topunun ardından yaptığı patlayıcı koşuyla dikkatleri çekti. 

Lukaku’nun yeri tehlikede!
İki maçtır önemli teknik adam hamleleri yapan Marc Wilmots, Cezayir karşısında olduğu gibi Rusya maçında da sahada pek görünmeyen Romelu Lukuka’yu hemen hemen aynı dakikada (57-58) kenara aldı. Oyuna giren 19’luk Origi de anında etki etti oyuna. Nijeryalı efsane Nwankwo Kanu’yu andıran klas bileklerinin yanı sıra hızlanma becerisi gibi onu en özel yapan özelliklerini çok iyi kullandı. Hele de golde, Eden Hazard’a topu veriş zamanlaması ile sonrasındaki pozisyon alışındaki zekası ve olgunluğu harikaydı. Ondan nöbetçi golcü yaratma niyetinde değilse eğer Wilmots’un formsuz maçlar çıkaran Lukaku’nun yerini 11’e alması artık beklenebilir. Ancak Origi’nin 65-70 dakikalık Dünya Kupası performansıyla şimdiden kariyerinde önemli mesafe kat ettiği de ortada.

Son bölümlerin takımı!
Yakaladığı özel jenerasyonla ve Avrupa Elemeleri’nde Hırvatistan ile Sırbistan’ı çok zorlanmadan geride bırakınca turnuva öncesi sürpriz favoriler arasında ismi başa yazılanlardan oldu doğal olarak. Cezayir maçının ilk yarısındaki tutuk ve üretkenlikten uzak futbolun epey şaşırtması da ondandı zaten. Neyse ki 60’tan sonra sahada beklenen Belçika vardı. Aslında benzer bir senaryo Rusya karşısında da yaşandı. Halbuki elemelerde kolay ve erken skora gitmişlerdi. Hırvatistan, Sırbistan, Galler ve İskoçya maçlarını ilk yarıda koparmışlardı. Ama Dünya Kupası’nda tam tersi bir durum var, en azından şimdilik. Vitesi son bölümlerde yükseltiyorlar. Bunu yaparken de golde olduğu gibi yeteneklerini her türlü sergiliyorlar. Ancak tam da burada temel bir handikap çıkıyor ortaya. 2’dir maç kazandıran son yarım saatlik performansın daha güçlü takımlar karşısında yetip yetmeyeceği onlar için belirleyici olacak! Öte yandan Eden Hazard, yaptığı asist ve yavaş yavaş artan performansıyla beklentileri karşılamaya başlıyor gibi. Ee kolay değil elbette Jose Mourinho’nun yeni 10 numarası ve lideri olmak! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder