4 Eylül 2015 Cuma

Milli takımda futbol zamanı*

6 maç sonunda 8 puanla dördüncü olmak büyük başarısızlık. 8’in 6’sını da Kazakistan’dan olduğunu düşününce daha da kötü. İzlanda ve Çek maçlarından puansız ayrılmak o günün koşullarında ve futbol değerleriyle bakınca doğal olarak görmek lazım. Zira 2014 Dünya Kupası’nı Play-Off’ta Hırvatisat’a karşı kaçıran İzlanda ile İtalya, Danimarka, Bulgaristan ve Ermenistan’ın (Ermenistan 5’inci oldu ve 13 puan aldı) yer aldığı Avrupa elemelerinin en zorlu grubundan 15 puanla çıkamayan Çek Cumhuriyeti çok daha iyi durumdaydı Türkiye maçlarına çıkarken. Türkiye ise Hollanda’nın lider olduğu grupta Macarsitan ve Romanya’nın arkasında kaldı. Bunun yanı sıra Gökhan Töre-Hakan Çalhanoğlu-Ömer Toprak krizi, ardından Fatih Terim’in medyayı da içine alan yine krizler süreci vs eklenince futboldan uzak bir milli takım dönemi yaşandı. Yani tüm bunları bir araya getirince, başta da dediğim gibi İzlanda ve Çek maçlarında yenilmek pek çoklarını şaşırtsa ve hayal kırıklığına uğratsa da futbol adına gayet normaldi. Ancak Letonya deplasmanı şu ana kadar bu eleme grubundaki en silik futbol oynandı. Sonradan giren Bilal Kısa dışında tek bir oyuncu bile inisiyatif almadı ve çok kolay bir maçta 2 puan bırakıldı. O gün sahada (Arda, Gökhan Töre, Olcay, Oğuzhan, Umut, Caner) olanlardan hiçbiri sorumluluk almaya yanaşmadı. Halbuki Bilal’ın yaptığı gibi 1-2 bireysel kımıldanma maçı almaya yeterdi ve tüm sıkıntılı döneme rağmen 10 puanla çıkabilirdi bugün Letonya karşısına.

Artık potansiyelin ötesi lazım

Şimdi artık telafisiz maçlara gelindi. Hemen hemen her elemeler grubunda Türkiye’nin başına gelen o klişe durum ve sorunun zamanı geldi: devam mı tamam mı? Kazakistan maçlarıyla birlikte az da olsa futbola dönmeye başladı milli takım. Artık tam anlamıyla futbola dönmüş bir oyuncu grubu ve elbetti ki teknik heyet olmalı! Açıkçası da öyle görünüyor. Kalan 4 maç ve 12 puan var. Sağlıklı ve milli takımda olanlara baktığımız zaman epey derli toplu bir kadro söz konusu. Arda, Töre, Çalhanoğlu, Ekici, Burak, Selçuk, Caner, Ozan Tufan, Oğuzhan, Mehmet Topal, Şener ve Volkan Şen’i şöyle hızlıca sayınca az buz bir potansiyel yok ortada. “Buradan bir şeyler çıkmalı” diye düşünüyor insan. Abartmadan ve hamasete girmeden değerlendirildiğinde bu yeteneklerin olduğu takım sadece gruptan çıkması değil asıl olarak önümüzdeki yaz Fransa’da güzel bir yaz geçirmesi işten bile değil. Ama tabi ki bu kağıt üzerinde, lafta ya da sırf potansiyelle olmaz, bugüne kadar da olmadı zaten. O potansiyeller takım halinde sahaya inmeli. Önce o potansiyel sahaya inmeli ki, bu oyuncu grubu iyi bir takım olsun, o takım da en azından 3-4 yıllık bir mini-jenerasyona dönüşsün. Bunun için de Letonya ve Hollanda maçları tam birer test. Buradan 6 puan alınamazsa demek ki o potansiyel sadece kağıt üzerinde kalmaya mahkummuş. 
*3 Eylül 2015'te Akşam Gazetesinde Yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder