18 Eylül 2015 Cuma

BEŞİKTAŞ’IN AVRUPA YOLU*

Türk takımlarının Avrupa’da bu güne kadarki başarılarına baktığımızda birkaç temel kriter çıkıyor ortaya: Oyuncu istikrarı ve devamlılığı, kadro uyumu (gelen/giden dengesi) ve son olarak da elbette kalite. Bu kriterlere teknik-taktik beceri ve disiplin, sistem kalitesi, teknik adam seviyesi ve performansı gibi faktörler de eklenebilir ancak Türkiye ligi ve futbol seviyesini göz önüne alınca baştakiler çok daha belirleyici olmuştur daima. 2000 sürecindeki Galatasaray’da da, Zico’nun ve Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’sinde de hep bu temel kriterler başarıyı getirdi. Geçen sezon UEFA Avrupa Ligi’nde atladığı turlar yeterli değildi belki de ama elediği (Liverpool, Feyenoord), geride bıraktığı (Tottenham, Partizan) ve elemenin eşiğinden döndüğü (Arsenal) takımları düşününce, daha da önemlisi bu maçlardaki futbol seviyesi, kalitesi ve olgunluğuna bakınca Beşiktaş için “Avrupa zamanının” geldiğini söyleyebiliriz rahatlıkla.  

Avrupa’da başarının arifesindeki Beşiktaş!
Geçen sezon UEFA Avrupa Ligi’nde 3. Turda elenmiş bir takım için iddialı gelebilir bunlar ancak Beşiktaş bu sinyalleri fazlasıyla veriyor. İlk olarak, 3 sezondur kadro devamlılığı ve uyumu konusunda ciddi anlamda mesafe kat etti. Beşiktaş’taki yaklaşık 14-15 oyuncunun kadro devamlılığı var. Yeni transferlerden Mario Gomez, Beck, Tosic (kalite sorunu olmasına rağmen) ve Rhodolfo’nun takıma adaptasyonunda çok sorun yok gibi görünüyor. Geçen sezonki önemli transferlerden Demba Ba, Sosa ve Tolgay’ın hemen hemen hiç uyum sorunu yaşamadığını hatırlayalım. Takım olmada sanılanın aksine çok çok önemlidir bu. İlk aşama için geriye kalıyor kalite kriteri. Tolga Zengin, İsmail Köybaşı, Mustafa Pektemek, Necip Uysal, Dusko Tosic ve Tolgay ile Veli’nin yokluğundaki merkez orta zaafı bu kriteri zayıflatan temel etkenler. Rhodolfo-Ersan tandemi ve Andreas Beck daha üst seviye olması gereken ama Avrupa ve Türkiye ligi için kötü olmayan isimler. Atiba’nın partneri Oğuzhan ya da Necip’in Veli-Tolgay’ı o pozisyon için arattığı kesin. Oğuzhan pas kalitesiyle bir nebze kapatıyor şimdilik. Ayrıca uyumu ve oyuncu devamlığı olan artıları var merkez orta sahanın.

Geldik Beşiktaş’ın en kaliteli bölgesine, ön 4’lüsüne. Gomez, Sosa, Gökhan ve Olcay’dan oluşan ideal ön tarafa Cenk, Quaresma, Kerim ve zaman zaman Oğuzhan alternatifleri epeyce zengin sayılır. Hem uyum hem kalite hem de üretkenlik açısından bu oyuncu grubunun Avrupa ve Türkiye ligi için üst seviye olduğuna şüphe yok. Bazı isimleri ve bölgelerinde kalite sorunu olmasına rağmen toplamına bakıldığında Beşiktaş, artık teknik-taktik beceri ve disiplin, sistem kalitesi, teknik adam seviyesi ve performansı aşamasına geçebilir. Liverpool’la oynanan iki maç da buna örnektir. Taktik beceri ve disiplin harikaydı. Bu kadro geçen sezon Avrupa’da epey tecrübe kazandı, nasıl oynayacağını öğrendi ve futbolunu geliştirdi. Şimdi mesele bunun üzerine koyup devam etmesi, edebilmesi. Artıların eksilerinden çok daha fazla olduğunu söylemek lazım. Bu arada Beşiktaş’ın mali kriterlerden dolayı UEFA’ya sadece 21 kişilik kadro verebildiğini de unutmamak lazım. İlerleyen haftalar ve turlarda sıkıntısını yaşayacaktır muhtemelen.

Quaresma handikabı!

Handikap çünkü ne yapacağı belli değil! Bu olumlu anlamda, iyiye yorulabilecek bir belirsizlik değil tabi ki. İsmiyle yarattığı beklenti ve baskı hem kendisine hem de takıma sorun yaratabilir. Ligde oynadığı ilk iki maçta aynen öyle oldu zaten. Oyunu tıkayan, bozan, tek bir normal pas ve hareket yapmayan, her aldığı topla fazlasıyla zorlama ve fanteziye kaçan bir hali vardı. Ayrıca da Beşiktaş’ın tartışmasız en üst seviyeye çıkabilen oyuncusu olan Gökhan Töre’nin üzerinde de olumsuz etkisi olduğu, zamanla daha fazla olacağı ligdeki 4 maç yeterli görüntü verdi. Quaresma varken ve yokken ki Gökhan’a bakmak yeterli bunu anlamak için. Quaresma’nın artık “yıldız katkısı” vermesi çok gerçekçi bir beklenti olarak görünmese de asıl olası zarar kısmı daha önemli gibi. Dolayısıyla Şenol Güneş’in oyuncu yönetiminde Quaresma’yı nasıl çözeceği sezon boyunca Beşiktaş’ın kritik meselelerinin başında olacaktır.
*17 Eylül 2015'te Akşam Gazetesinde Yayımlanmıştır. 
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder