1 Ekim 2013 Salı

PTT 1. Lig'i İzlemek İçin 20 Neden!*


Şehir Futbolu
Şehir futbolunun en sıcak haliyle yaşandığı lig. Coğrafi bakımdan da lig 17 farklı şehri barındırıyor bu sezon. İzmir ve Adana 2’şer takımla ligde. Ankaraspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor, Bucaspor ve 1461 Trabzon dışındaki 14 takım ya şehrin ilk takımı ya da Karşıyaka, Adanaspor ve Adana Demirspor gibi “şehre bedel” kimlikleri olan takımlar. Ayrıca Samsun, Trabzon, Adana, Bolu, Ordu, Kahramanmaraş gibi futbol tutkusu ve geleneği köklü olan şehirlerin varlığı ligi zenginleştiriyor.

Adana Derbisi
Türk futbolunun en önemli rekabetlerinden biri bu ligde. Zaman zaman farklı liglerde de oynasalar ateşi dinmeyen bir rekabet. Şehrin “asi çocukları” olan mavi lacivertlileri ile Adana’nın turuncuları arasındaki ezeli rekabet PTT 1. Lig’de devam ediyor. 5 Ocak Stadı’nın iki sahibi arasındaki 60 yıllık mazide resmi olarak 30 kez karşılaştı ezeli rakipler. Adanaspor 10 defa kazanırken, Adana Demirspor 9 kez galip geldi. Bu sezonki ilk derbi Adanaspor’un ev sahipliğinde 9. haftada oynanacak.


Play Off Sistemi
Yıllar içinde farklı uygulamalara gidilse de son sezonlarda oturan yapısıyla Play Off Sistemi bu ligdeki mücadeleyi son ana kadar taşıyan en önemli etken. İlk ikinin doğrudan Süper Lig’e yükseldiği ligde sonraki 4 takım da Play Off’a kalıyor. Böyle olunca son haftaya kadar ilk 6 mücadelesi devam ediyor. Öyle ki geçen sezon 34. haftaya girilirken 7 takımın Play Off’a kalma şansı devam ediyordu. Hatta ligin herhangi bir bölümünde hedefsiz maçın oynanması neredeyse imkansız oluyor. Düşme potası ve Play Off hattı arasında puan aralığı çok az ve takımlar bu aralıkta gidip gelebiliyor.  

4 Takım Küme Düşüyor
Ankaraspor’un lige katılmasıyla Federasyon 2. Lig’e 4 takımın düşmesine karar verdi. 19 takımlı bu sezonda son 4’ün küme düşecek olması lige ayrı bir heyecan katacak gibi görünüyor. Bu da düşme hattındaki mücadeleyi arttıracağı, rahat takımın pek olamayacağı anlamına geliyor. Geçen sezon ligden düşecek üçüncü takımın belliği olduğu 34. haftadaki Göztepe – TKİ Tavşanlı maçı gibi son haftalar yaşamaya gebe bir lig bizi bekliyor.

Transfer Çılgınlığı
Bu ligde transfer hareketliliği baş döndürür. İster sezon başı isterse de ara transfer döneminde olsun ligde olağanüstü bir oyuncu sirkülasyonu yaşanır. Başta Süper Lig’den düşen ve 2. Lig’den yükselen takımlar olmak üzere, ister şampiyonluk hedefinde olsun, isterse de Play Off hedefinde olsun hemen hemen tüm ekiplerde 15 transfer ortalamasını görmek mümkün. Örnek; Orduspor 20’nin üstünde oyuncu transfer ederken, Karşıyaka, Balıkesirspor, Kahramanmaraşspor ve Adana Demirspor yaklaşık 15’er futbolcuyu renklerine kattı. Devre arasındaki transfer hareketliliği de sezon başını aratmaz.

Teknik Direktör Değişiklikleri
Teknik adamların işi zordur PTT 1. Lig’de. Birkaç sezon üst üste aynı takımı çalıştırana rastlamak neredeyse imkansız olan bu ligde, sezonu tamamlayan hoca sayısı 3’ü 5’i geçmez. Bir Türk futbol geleneği olan “faturayı teknik adama kesme” davranışı gırla gider. 2012 – 2013 sezonunda yaklaşık 20 teknik direktörün görevden ayrıldığı ligde, sezonu tek hocayla tamamlayan sadece 6 takım oldu. Ligden düşen Kartalspor ise 4 teknik adamla çalıştı sezon boyunca. Yeni sezonda 19 takımdan geçen sezonki teknik adamıyla sezona başlayan takım sayısı 6.


Her Sene Değişim
Ara bir lig olmasından dolayı ligin yapısı her sezon büyük değişim geçirir. Yönetimler, oyuncular ve teknik adamlar değişedursun ligdeki takımların 3’te 1’i de yenidir hep. Üstten ve alttan gelen 3’er kulüp, yani 6 takım her sezon değişir. Ankaraspor’un da gelişiyle 19 takımlı ligde 7 farklı ekip oldu geçen sezona göre.  

3 Büyükler Yok
Süper Lig’in “büyükler” etrafında döndüğü futbol ortamında PTT 1. Lig’in en güzel yönlerinden biri de “büyük takım” olgusunun olmaması. Yani Lig belli takımların etrafında dönmüyor. Her sezon farklı takımlar taraftar, şehir ve ekonomik yapıdan bağımsız olarak lige ağırlığını koyabiliyor. 2. Lig’den çıkan 1461 Trabzon ile Adana Demirspor geçen sezon Play Off hattını yakalarken, Süper Lig hedefiyle lige başlayan Göztepe küme düştü. Yani ligde Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş yok, ya da diğer anlamıyla herkes büyük takım!    
Tek Parola: Şampiyonluk
Şampiyonluk adaylarından geçilmeyen bir lig. Önceki sezonun nasıl tamamlandığının bir önemi yoktur, yeni sezonda irili ufaklı hemen hemen 15 şampiyonluk adayı vardır her senenin başında. En üst seviyenin bir alt ligi olmasından dolayı da “O sene, bu sene” ve benzeri şampiyonluk parolaları pek çok stadın tribünlerini süsler. Yeni sezona en azından söylem ve iddia açısından baktığımızda TKİ Tavşanlı Linyitspor, Fethiyespor ve 1461 Trabzon dışında kalan her takımın tek bir hedefi var; Süper Lig’e yükselmek!  

Favorisi Olmayan Maçlar
Denk güçlerin mücadelesidir PTT 1. Lig. Kulüplerin ekonomik yapısının birbirine yakın olması, fizik mücadelesine dayalı bir futbol oynanması ve sezon boyunca hedefsiz takımın pek olmaması gibi temel nedenlerden dolayı kağıt üstünde bile olsa favori göstermek acemilik sayılır. Skor düşük, atanın kazanmaya yakın, 1 puanın ise çok değerli olduğu bir yarış olur bu ligde.


Taraftar Grupları
Şehir kulüpleri ve köklü takımların olması, PTT 1. Lig’de pek çok önemli ve renkli taraftar grupların varlığını da getiriyor. Adana Demirspor’un Şimşekler, Adanaspor’un Turbeyler, Karşıyaka’nın Çarşı ve Samsunspor’un Şirinler gibi 10 binleri tribünlere toplayan taraftar gruplarının yanı sıra, Balıkesirspor’un 10kolikler, Orduspor’un Çılgınlar, TKİ Tavşanlı Linyitspor’un Neşter’leri de ligde boy gösterecektir. Birkaç yıldır farklı bir taraftar grubu profili çizen İBB’nin Boz Baykuşları da lige büyük renk katacağı muhakkak.


Açık Kanal ve Web TV yayını
Maçları TV’den izleme imkanı ve özellikle şifreli olmayan kanallarda takip etme fırsatı önemli bir avantaj. TRT 5 maçı televizyondan, diğer 4 maçı ise Web TV üzerinden canlı yayınlıyor. Burada belki de tek sıkıntı aynı saate denk gelen maçların olması.

Ucuz bilet  
Stattan maç izlemenin Süper Lig ile kıyaslandığında daha ucuz olduğunu söylemek mümkün. Mesela şampiyonluk hedefindeki Şanlıurfaspor’un kale arkası kombine bilet ücreti 50, Samsunspor’un 75, Orduspor’un ise 100 lira. Sezonun ilerleyen haftalarında ve özellikle seyirci azlığının yaşandığı haftalarda 3-5 liraya maç bileti bulmak mümkün oluyor. Geçen sezonun şampiyonu Erciyesspor’un biletleri 1 ve 5 liraydı.


Genç oyuncular
Genç oyunculara Süper Lig ile kıyaslanmayacak derecede fırsatlar sunuyor PTT 1. Lig. Özellikle önemli Süper Lig takımlarının alt yapılarından yetişen ve genç milli takımlardan bilinen oyuncular, her ne kadar çok doğru bir yapılanma içerisinde olmasa da, önemli derecede forma giyme imkanı yakalayabiliyor. Mertcan Demirer, Taylan Antalyalı, Taha Can Velioğlu, Bülent Cevahir, Berkay Can Değirmencioğlu, Emre Kılınç, Doğan Erdoğan gibi pek çok genç yetenek bu sezon yeni Salih Uçan olabilmek için ligde top koşturacak.


Eski Tüfekler:
Uzun yıllar boyunca Süper Lig’de yer alan pek çok önemli oyuncunun da aralarında bulunduğu isimler son demlerini geçirdiği yerdir. Ali Tandoğan, Ahmet Şahin, Ragıp Başdağ, Hakan Bayraktar, Orhan Ak, Oğuzhan Bahadır, Armand Deumi, Muhammed Özdin gibi eski tüfekler takımlarında önemli görevler yapacak. Geçen sezon 36 maçın 34’ünde 11’de oynayan ve Adana Demirspor’u Play Off’a taşıyan 36’lık Erman Özgür ise kariyerini noktalayan ve bu sezon izleyemeyeceğimiz en önemli futbolculardan biri.


Yabancı oyuncu kalitesi
Emmanuel Emenike ve Florin Cernat’ın forma giydiği bir lig burası. Yarım sezonluk bile gelip gitmiş olsa, Cernat geçen sezon bu ligdeydi. Emenike’nin Avrupa yolculuğunun başlangıcı ise Karabükspor ile buradan oldu. 2’si Türki Cumhuriyetler’den olmak üzere 5 yabancı hakkı bulanan takımlar giderek kalitesi artan oyuncular getirmeye başladı. En iyi 2 örneği vermiş olsak da önemli yapancılar ligde forma giymeye devam ediyor. Doka, Visca, Zenke, Nikolay Dimitrov, Carlos Kahe, Juninho, Benjamin Fuchs, Sjoerd Ars gibi tanıdık ve kaliteli yabancıların yanı sıra Christian Pouga, Milan Mitrovic, Kwame Karikari, Daniel Zlatkov, Georgios Fotakis, Branimir Subasic gibi yeniler de lige kalite katacaktır.


Olamamış Genç Yetenekler Ligi
Türk futbolunun büyük ümitler beslediği ama bekleneni veremeyen pek çok isim de bu ligde yer alıyor. Önemli alt yapılardan yetişmiş, genç milli takımlarda defalarca forma giymiş bu oyuncuların bazıları tutunmak, bazıları da çıkış yakalamak peşinde. Arda Turan’ın da yer aldığı Galatasaray’ın 87-88 altın jenerasyonunun en büyük yıldız adayı olarak gösterilen Cafercan Aksu TKİ Tavşanlı’da bu sezon. Ayrıca İbrahim Ferdi Coşkun, Erhan Şentürk, Mehmet Batdal, Barış Memiş ve Sercan Yıldırım PTT 1. Ligde forma giyecek hayal kırıklığı yaratmış yetenekler. 


10 Numaralar Hala İş Yapıyor
Dünya futbolundaki yeri tartışıladursun 10 numaralar PTT Lig’de hala belirleyici oyunculardan olabiliyor. Florin Cernat’ın Çaykur Rizespor’u Süper Lig’e taşıdığı bir devrelik harika performans hala çok taze. Sahaya sürülen kadrolarda koşan ve mücadele eden oyuncuların fazla olması klasik 10 numarayı kaldırabilen bir düzen çıkıyor ortaya. Böyle olunca extra yetenekli 10 numaralar belirleyici katkılar sunabiliyor hala. Ali Güzeldal, Kenan Aslanoğlu, Onur Okan, Ufuk Bayraktar, Eren Özen, İrfan Başaran, Cafercan Aksu ligde keyifle izlenebilecek 10 numara orjinliler arasında.


Burada Sol Bek Çok
Türk futbolu Hakan Ünsal sonrası aradığı sol beki bir türlü bulamadı. Ama bu kısırlık PTT 1. Lig için geçerli değil. Pek çok takım bu mevkide başarılı oyuncular barındırıyor. Geçen sezonun en dikkat çekenleri Oğuzhan Berber Çaykur Rizespor ile Özgür Özkaya da Elazığspor’a transfer olarak ligden ayrılsa da Hakan Arslan, Kerem Can Akyüz, Bilal Aziz Özer, Alparslan Erdem, İsmail Dinler ve Sakıb Aytaç gibi iyi sol bekleri hala var ligin.   


Pivot Santrforlar Ligi
Mücadeleye dayalı bir lig olunca sırtı dönük oynayabilen, top saklayan, hava hakimiyeti iyi olan santrforlar ligde pek rağbet görüyor. Carlos Cahe, Gökhan Kaba, Mehmet Batdal, Christian Pouga, Kwame Karikari, Branimir Subasic, Mustafa Tiryaki, Sjoerd Ars takımlarının tek santrforu olarak hücum hattında görev alacaklardan bazıları. 

*FourFourTwo Dergisi 2013 Eylül sayısında yayımlanmıştır.

Deliormanlı Kartallar: Ludogorets Razgrad*


Bulgaristan Süper Kupası finali olduğu için takım Razgrad’da değildi, ama yine de en son yaklaşık 25 yıl önce gittiğim stadı görmek istedim. İlkokul 3’e kadar okuduğum Vasil Levski’nın önünden geçip, hayvanat bahçesi, veledrom ve açık hava tiyatrosunun olduğu Şehir Parkı’nın içinden stada doğru yürürken, sahanın doğal çimden hallice olduğu yıllarda Ludogorets’in miniklerinde top koşturduğumuz zamanları hatırlıyordum. Ama o stat aynı değildi artık karşımda bulduğum; modernize edilmiş, küçük bir futbol mabedi haline getirilmiş, mini bir arena olmuş. Adını da zaten Ludogorets Arena koymuşlar.


Ludogorets Razgard hiç en üst seviye lig olan A Grubu’nda oynamamıştı, tarihi B ve V’de geçmişti 2 sezon öncesine kadar. Ludogorets Arena’ya bakarken, belki de o yüzden hala gerçekliğini algılamakta zorlanıyordum ilk göz ağrımın 2 senedir Bulgaristan futbolunda yaptıklarını. 2009’da 3. Lig sayılan V Grubu’nda olan Ludogorets, o sezon B’ye yükseldi. Takım hiç yıl kaybetmeden burada da şampiyon oldu ve tarihinde ilk defa A Grubu’na çıktı. Ve asıl şimdi başlıyormuş meğer Bulgar futbolundaki Razgrad rüzgarı. 2010 – 2011 çılgın bir sezon oldu Ludogorets için. Holywood film senaristleri için bile fazla sayılabilecek bir son bekliyordu Deliormanlıları. 2012 yılının 23 Mayıs günü Ludogorets Arena tarihi bir maça sahne oldu. Son haftaya girilirken, CSKA Sofya 2 puan öndeydi ve şampiyonluk için beraberlik yetiyordu kırmızılara. Ama Miroslav İvanov’un süper frikik golü şampiyonluğu Razgrad’a getiriyordu. Ludogorets, bundan bir hafta önce de Lokomotiv Plovdiv’i 2-0 yenmiş Bulgaristan Kupası’nı kazanmıştı. Peri masalı gibiydi her şey. Süper Kupa finalinde yine Lokomotiv Plovdiv’i yenen yeşil beyazlılar, Bulgaristan’daki 3 kupayı da kazanarak eşine az rastlanan bir başarıya imza attı. Rekorlarla dolu bir sezon oldu Ludogorets için. 1999 yılında olduğu gibi Estonya’nın Levadia Tallinn takımı dışında alt ligden çıktığı sezon Lig, Kupa ve Süper Kupayı kazanan dünyadaki ilk kulüp oldu. Aynı zamanda 3 yılda 3 lig atlayıp, peş peşe 3 şampiyonluk yaşayan 96-98 arasındaki Kaiserslautern ile birlikte tek takım dünyada.
Ludogorets, geçen sezon yine müthiş bir final haftasıyla şampiyon oldu. Uzun süre önde götürdüğü ligde 3 maç kala Levski’ye yenilmiş ve liderliği rakibine kaptırmıştı. Son maçta Razgrad, Montana’yı 3-0 yenerken, Levski Sofya ligde hiçbir iddiası olmayan Slavia Sofya ile evinde ve üstelik kendi kalesine attığı golle berabere kaldı. Levski şampiyonluğu rakibine hediye ederken Ludogorets, üst üste ikinci kez şampiyon oldu ve harika bir futbol masalı yazmış oldu.


Pehlivanlar diyarındaki Deliormanlı Kartallar
Futbolda başarılar Sofya merkezlidir ve başkent kulüpleri domine eder Bulgaristan ligini. 1948’de kurulan profesyonel ligin 64 yıllık tarihinde CSKA 30, Levski 21, Lokomotiv 2 ve Slavia 1 kez olmak üzere 54 şampiyonluk Sofya’ya gitti.
Peki, nasıl oldu da Ludogorets Razgrad, Bulgar futbolunu altüst etti böyle? Zira ülkenin kuzey doğusunda Deliorman bölgesinin 35 bin nüfuslu bir şehridir Razgrad. Ayrıca da Deliorman futboldan ziyade pehlivanlarıyla nam salmıştır. Koca Yusuf, Ahmet Kara, Hergeleci İbrahim, Kurtdereli Mehmet, Katrancı Mehmet ve Kel Aliço meşhur Deliormanlı pehlivanlardır. Takımın adı olan Ludogorets de “Deliormanlılar” anlamına geliyor zaten. Kulübün sembolü de yine bölgeden: Kartal. Yani Ludogorets Razgrad, Deliormanlı Kartallar diye anılır.
Filmi geri sarıp, hikayenin başlangıcına gittiğimizde bu 3 yıllık “altın dönem” daha iyi anlaşılır olacak.


Bulgar Abramovich dönemi: Kiril Domuschiev
2010’da kulübü ilaç devi ve armatör 41 yaşındaki işadamı Kiril Domuschiev satın aldı. CSKA Sofya’da yöneticilik yapan Kiril Domuschiev, yönetim ile sorunlar yaşayınca Sofya’dan ayrılır ve Ludogorets’e yönelir. Şehrin en büyük fabrikası olan Antibiotik ve diamant ilaç ürünleri fabrikasının da sahibi olan Domuschiev, Razgrad’a ve kulübe olan yatırım nedenlerini şöyle açıklıyor: “Bu bölgeye yatırımlar yapıyoruz, Razgrad’a fabrika açmıştık daha önce. Bildiğimiz bölgenin takımına yatırım yaptık. Ayrıca spor insanların hayatında önemlidir. Sadece çalışmakla yaşam devam edemez. Bu yüzden biz de şehrin spor gelişimine yatırım yapıyoruz. Futbol da benim için çok önemli. Çocukluğumdan beri futbolun içindeyim. Genç takımlarda oynadım, ayrıca iyi bir maç izleyicisiyim.”
Medya önünde yer almayı seven, hareketli ve sıcak bir profil çizen genç işadamı CSKA Sofya’daki yöneticilik sürecini de önemsiyor: “CSKA deneyimi benim için olağanüstüydü. Çok önemliydi. Sorunlar yaşadım orada ama anlaşmazlıklar her yerde olur. Benim için büyük tecrübeydi.”


Sofya Hegemonyasına son!
Aslında CSKA’dan önce başka bir kulüp ve başka bir işadamı Domuschiev için önemli bir gözlem fırsatı yarattı. Bulgaristan futbolundaki Sofya tekeline Ludogorets’ten önce Litex önemli bir darbe vurdu. Petrol zengini işadamı Grisha Ganchev Haziran 1996’da o güne kadar hiçbir başarısı bulunmayan ve küçük bir kulüp olan Litex Lovech’i satın aldı. Ganchev ile birlikte Litex büyük ivme yakaladı ve 1998, 1999, 2010 ve 2011’de olmak üzere 4 kez şampiyon oldu.
Benzer bir yöntem izleyen Kiril Domuschiev, başarıya Grisha Ganchev’den çok daha hızlı ulaştı. Kulübü satın aldığında Ludogorets B Grubu’nda yer alırken, Kiril Domuschiev alışılmışın dışında bir tercih yaptı ve takımın başına futbolu daha 1 ay önce bırakan İvaylo Petev’i getirdi: “Genç bir teknik adamla yola çıkmak istedik. İvaylo Petev çok çalışkan, bilgili ve dürüst biri. Bulgaristan’daki ‘büyük isimli’ teknik direktörlerde bu özellikleri pek göremiyoruz”


35 yaşındaki İvaylo Petev, B Grubu takımlarından Etar 1924’te 23 maç oynadığı sezonun ardından bir anda kendini Ludogorets’in teknik direktörü olarak buluyordu: “Razgrad ile anlaşma sürecim çok hızlı gelişti. 35 yaşına gelmiştim ve artık futbolu bırakmayı düşünüyordum. Etar’da sezonu bitirmiştim. Kulüp Başkanı Alexandır Alexandrov beni aradı ve benimle çalışmak istediklerini söyledi. Kulübü Kiril Domuschiev’in satın alacağından haberim yoktu henüz.”
Futbolculuğunda doğduğu şehrin takımı olan Litex Lovech ile 98 ve 99’daki iki şampiyonlukta önemli pay sahibi olan İvaylo Petev, tek teknik adamlık deneyimini 2008-2009 sezonunda B Grubu takımlarından Lyubimets’de antrenör – futbolcu olarak yaşadı.
Kulübün sportif yönetiminin başına kardeşi Georgi Domuschiev’i getiren Kiril Domuschiev tesisleşmeye önem verdi. Yeni yapı içerisinde Ludogorets ilk sezonunda B Grubu’nda rahat şampiyon olurken, stat ve tesisleşme için 8 milyon leva’lık (yaklaşık 4 milyon avro) bütçe ayrıldı. 6 bin kişilik Ludogorets Arena’nın zemini ve tribünleri modernize edildi ve üst lige hazır hale getirildi.


3 yılda altın dönem
Tarihinde ilk kez A Grubu’na yükselen takıma pek çok transfer yapıldı. Üst üste iki şampiyonlukta Emil Gargorov, Alexandre Barthe, Stanislav Genchev, Svetoslav Dyakov, Uros Golubovic, Lubomir Guldan, Marcelinho ve İvan Stoyanov Kartalların kadrosundaki önemli yerli ve yabancı yıldız isimler oldu.
İlk yılında Lig, Kupa ve Süper Kupayı kazanarak 3’te 3 yapan Ludogorets, şampiyon olduğu geçen sezonu tek kupayla tamamladı. Bulgaristan Kupası 2. Tur’da CSKA’ya elenen yeşil beyazlılar, Süper Kupa finalinde de Veroe’ye penaltılarla kaybetti.
Rüya gibi geçen bu 4 kupalı 2 yılı aslında kulübün sahibi Kiril Domuschiev de beklemediğini, 2012’deki efsane CSKA maçından sonra tribünde elinde şampanya kadehiyle canlı yayında anlatıyordu Bulgar televizyonuna: “Daha ilk yılda şampiyonluğu hayal bile etmemiştim. Şampiyonluğu sezon başında beklemiyorduk. Hedefimiz ilk altıda yer almaktı. Ama kurduğumuz takım çok çabuk başarıya ulaştı.” 
Teknik adamlık kariyerinin başlangıcına iki şampiyonluk sığdıran İvaylo Petev ise Avrupa kupalarında başarı ve üçüncü şampiyonluğun peşinde: “Ben ve Kiril Domuschiev maksimumu isteyen kişileriz. Bu nedenle iyi anlaşıyoruz. İkincilik başarısızlıktır benim için. İki sezondur ligin en iyi takımı, en iyi futbol oynayan takımı şampiyon oldu. Artık Şampiyonlar Ligi’nde başarı sağlamamız gerekiyor. Bulgaristan Ligi’nde ise sırada üçüncü şampiyonluk var.”


İlk şampiyonlukta rakiplerinin Ludogorets’i çok iyi tanımadıklarını ve bu yüzden ligde sürpriz yaptıklarını söyleyen takımın önemli yıldızlarından Brezilyalı Marcelinho’ya göre ikinci yılda daha zorlu bir mücadele oldu: “Bir önceki sezon takımlar bize çok iyi hazırlanmıyordu ve bu bizim için avantaj oldu. Ama bu sezon her takım bize karşı extra motivasyonla oynadı. Ayrıca şampiyonluktaki rakiplerimiz CSKA, Levski ve Litex çok güçlü ekipler. İkinci şampiyonluk zor oldu ama özgüvenimiz her zaman çok yüksekti”
Bulgaristan’ın Roman Abramovich’i olarak da görülen Kiril Domuschiev ile teknik direktör İvaylo Petev’in öncülüğündeki Deliormanlı Kartallar, şimdiden ülke futbol tarihini değiştirdi.
Önce Litex Lovech ardından da Ludogorets Razgrad’ın 2’şer şampiyonluğu ile Bulgaristan lig tarihinde ilk defa 4 yıl üst üste Sofya devleri şampiyonluktan uzak kaldı. Yeni sezonda peş peşe üçüncü kez ligde zafere ulaşmak isteyen Deliormanlı Kartallar, bakalım Bulgar futbolundaki Sofya hegemonyasını kırmaya devam edecek mi?


LUDOGORETS’İN MACURKA’SI: MUCNUR ÇOLAK


80’li yılların ikinci yarısında B Grubu’nda oynayan Ludogorets Razgard’da hareketli, çabuk futbol yapısı ve gol pozisyonlarındaki fırsatçılığıyla ele avuca sağmayan genç bir yetenek vardı. Altın sarısı saçlarıyla sahada hemen dikkat çeken 20’sindeki bu futbolcuyu taraftarlar isminden türettikleri “Macurka” lakabıyla çağırıyordu. 10 bin civarında Türk nüfusunun yaşadığı Razgrad’da bu genç oyuncu çabuk tanındı, benimsendi, sevildi. “Bizden olunca” doğal olarak biz de farklı bir gözle izledik Macurka’yı. 1989 yılındaki muhacirliğe kadar Macurka 4 sezon oynadı Ludogorets’te, 30 civarı da gol attı. 


Türkiye’ye göç ettikten sonra Çolak soyadını alan Mecnur, 1. Lig takımlarından Sariyer’de oynadı ilk olarak. 1990-1991 sezonunu dördüncü bitiren Sariyer’de attığı 7 golle hemen parladı. Sarıyer’de 3 sezon geçiren Mecnur, 2 yıl kalacağı ve asıl popülerlik kazanacağı Fenerbahçe’ye transfer oldu. Mecnur, orta sahada oynamasına rağmen ilk sezonunda 14 gol attı. Fenerbahçe’den sonra Denizlispor, Adana Demirspor ve Beykozspor’da oynadı. Ludogorets’in Macurka’sı 1998 yılında ve 31 yaşındayken aktif futbolculuk hayatını noktaladı.

*FourFourTwo Dergisi 2013 Ağustos sayısında yayımlanmıştır.

Tek Adamların Ligi: PTT 1. Lig'de Dikkat Edilmesi Gereken 10 Santrfor*


CARLOS KAHE - DENİZLİSPOR
Play – Off iddiasındaki Denizlispor’un en önemli transferi. Geçen sezon Play – Off finali oynadığı Manisaspor’da 18 gol attı. Son 2 yıldır kilo alıp, iyice ağırlaşsa da Manisaspor’un çok koşan ve iyi yardımlaşan kadrosunda “yakaladığını atan” rolünü iyi üstlendi. Sırtı dönük oyun becerisi, hava toplarındaki hakimiyeti ve ceza sahasındaki bitiriciliği onu yine 15 gol civarına taşıyabilir yeni sezonda. Ancak 32 yaşındaki Kahe’nin etkili olabilmesi için; Denizlispor’un kadro yapısı ve oyuncu tercihi, onun düşük temposu ve azalan hareketliliğine dönük çözümler üretmesi gerekecek!
  

GÖKHAN KABA
Ligin en faydalı santrforlarının başında geliyor. Etkinliği ve takıma katkısı yeterince iyi anlaşılamayan oyunculardan. Geçen sezonun ilk yarısında Adana Demirspor ile 13 maçta 7 gol atmasına rağmen devre arasında Şanlıurfaspor’a gitti. Onun boşluğunu dolduramayan Adana Demirspor’un Süper Lig’i kaçırmasındaki belki de en büyük etken. Tipik bir merkez santrfor olan 30 yaşındaki Gökhan’ın futbol bilgisi ve oyun zekası en temel artısıdır. 10 gol ortalaması ile geçirmesi beklenen sezonda bir o kadar da asist yapması muhtemel. Skor üretkenliğinin yanı sıra oyun katkısı üst düzeydedir.


MEHMET BATDAL – İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR
PTT 1. Lig’de “yürüyerek gol atan” santrfor deyimine cuk oturuyor. Süper Lig’de yer bulamamasının verdiği hayal kırıklığını üstünden attı geçen sezon. Ağırlığının yanı sıra temel eksiği olan kuvvet sorununu, en azından lig seviyesi için, aşmış durumda. Bucaspor’da Erkan Taşkıran ve Yasin Avcı ile gösterdiği uyumu Murat Yılmaz ve Simon Zenke ile yakalarsa Süper Lig hedefindeki İBB’nin en büyük silahı olur.    


SERDAR DELİKTAŞ – GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR
Ligin golcü – santrforu benzetmesini yaparsak yanlış olmaz. Sahadaki varlık nedeni gol olan santrforlardan. Oyuna büyük katkısı oymayan, hatta sahada fazla görünmeyen ama 18 civarında ve içinde bir anda biten golcü tipi. Durgun geçirdiği geçen sezonu 12 golle tamamladı. Çok kuvvetli olmamasına rağmen gol noktasındaki pozisyonlarda ayağını sokmasını çok iyi biliyor. Hedef büyüten takımının bir numaralı gol ümidi olacak yine, bu sezon 15 golü geçebilir.


CHRISTIAN POUGA – ANKARASPOR
Dikkatle izlenmesi gereken 1 numaralı santrfor olacak. Lige damgasını vurmaya aday oyuncuların başında geliyor. 1.93’lük 26 yaşındaki Kamerunluyu şampiyonluk hedefiyle lige giren Ankaraspor getirdi Türkiye’ye. Çok kuvvetli, kafa topları birinci sınıf ve ceza sahası önünden sık sık şut deneyen bir santrfor. Geçen sezon Belçika Ligi’nde 6 gol attı. Göksu Türkdoğan, Serdar Eylik, Ahmet Güven ile birlikte tehlikeli bir hücum hattının en uçtaki elemanı olacak. Çok konuşulacak bir isim olması muhtemel.


MUSTAFA TİRYAKİ  - 1461 TRABZON
Mehmet Yıldız’ın PTT 1. Lig versiyonu. Kalıplı fiziği, mücadeleci yapısı, kafa topları ve sırtı dönük oyunu sayesinde ufak ve hareketli takımına verdiği katkı önemli. Ayrıca rakip savunmayı yoran, yıpratan ve defansın fazla topla oynamasına izin vermeyen bir yapısı var. İngiltere doğumlu oyuncu, Ada’da alt liglerde oynadıktan sonra geçen sezonun başında Mustafa Reşit Akçay tarafından Trabzon’a getirildi. Sezonu 8 golle tamamladı. 26 yaşında olmasına rağmen, özellikleri itibarıyla her an Süper Lig’e sıçrama yapabilecek bir santrfor.


EMMANUEL BANAHENE - ŞANLIURFASPOR
Listedeki en farklı tipteki santrfor. Solak, top tekniği birinci sınıf, çok hareketli… Geçen sezon sıkıntılı mali durumu ve durmadan değişen kadrosuna rağmen Karşıyaka’yı Play – Off hattında tutan oyuncu. 14 gol attı, 6-7 asist yaptı. Çok rahat girdiği pozisyonları cömertçe harcayabiliyor, yani atıyor ama fazlaca da kaçırıyor. Ama buna rağmen oyun zekası ve etkili sol ayağı sayesinde arkadaşlarına bolca servis de yapıyor. Büyük yatırım yapan Urfa’nın Süper Lig yolundaki temel kozlarından. Yeni sezonda ligin gol kralı adaylarından biri olacak. 


SJOERD ARS – KARŞIYAKA
Ligin Avrupai tarzındaki santrforu. Geçen sezon devre arasında Çin’den Torku Konyaspor’a geldi, ilk çıktığı maçta hat-trick yaptı. Konyaspor geriden gelip Süper Lig’i yakalarken 17 maçta attığı 8 golle öne çıkanlar arasında oldu. Çok çalışkan ve “golü koklayan” bir santrfor. Süper Lig takımları için de adı geçiyordu. Gol ve asistleriyle 20’nin üstünde bir skor katkısı yapması beklenebilir. Karşıyaka’ya ruh katacak, hırsı ve mücadelesiyle Kaf Sin Kaf taraftarının maç öncesi tribünlere ilk çağıracağı futbolculardan biri olacak.


BRANİMİR SUBASİÇ – ORDUSPOR
Ligin yenilerinden, Sırp asıllı Azeri oyuncu. Oyun yönlendiren, pas trafiğine katkı yapan, hareketli, mücadeleci santrafor tipi. Fiziği ve oyun tarzı İvica Oliç’i andırıyor. En önemli özelliklerinden biri “oyundan düşmeyen” hali. Hiçbir pozisyonu bırakmayan 31 yaşındaki Subasiç’in zorlayarak attığı ya da son anda ayağının ucuyla dokunduğu gollerini fazlasıyla izleyebiliriz. Hırslı ve takımına coşku katan, lider karakterli bir oyuncu… 


EMRAH METOĞLU – BOLUSPOR
Kadro değişimine giren ve Süper Lig mücadelesi verecek olan Boluspor’un 3. Lig’den 24 yaşındaki transferi. 3. Lig 1. Grupta ligi domine eden ve 2. Lige yükselen Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor’da 21 gol attı. Kuvvetli fiziği ve defansı yoran yapısının yanı sıra en uçtaki hareketli oyunu sayesinde pozisyon buluyor. Gollerinin çoğu topu bekletmeden, kaleyi görür görmez yaptığı vuruşlardan geliyor. 2 kademe birden lig atlamış olmasına rağmen çabuk uyum sağlayabilir. İlk hazırlık maçında Çaykur Rizespor’a 2 gol attı. Boluspor’a farklı ivme katabilir.

*FourFourTwo Dergisi 2013 Ağustos sayısında yayımlanmıştır.

Bu Çocukta İş Var: İsmail Köse*

Mevki: Forvet Arkası - Kanat / Kulüp: Turgutluspor / Yaş: 17

Keşfedilişi
Futbolu çok seven bir ailenin oğlu. 5 yaşında abisinin antrenmanlarını izlemeye gittiği Turgutluspor’un kapısından 7’sinde girmiş. Anne ve babasının desteği ve yönlendirmesinin payı büyük. Beslenmesine özen göstermiş, hatta maç yemeklerine kadar takip etmiş annesi. Geçen sezon başında A Takıma yükseldi ve profesyonel sözleşmeye imza attı. Spor Toto 2. Lig’deki ilk sezonunda 18’i 11’de olan 24 maça çıktı, 2 gol attı. 2010’dan beri gittiği genç milli takımlarda 25 kez oynadı ve özellikle bu yılki performansıyla Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un takip ettiği, Gençlerbirliği’nin de ciddi bir şekilde ilgilendiği bir oyuncu haline geldi.  


En önemli özellikleri
Daha 17’sini bitirmeden 2. Lig’de bu kadar süre almasındaki temel etkenlerden biri gelişmiş fiziği. Kuvveti ve çabukluğu hemen öne çıkıyor. Çoğunlukla forvet arkasında oynasa da, iki ön kenarda da etkili ve verimli. Kuvvet ve devamlılığının yanı sıra 1.80’e yakın boyu nedeniyle kafa topları iyi. Maç oynadıkça oyun bilgisinin üst seviyeye çıkması, gelişime açık potansiyelinin göstergesi. Topla temasının iyi olmasıyla birlikte, futbol tutkusu ve çalışkanlığı çok önemli artıları arasında. Yüzme, tenis, basketbol gibi spor dallarına yatkınlığı, sporcu kişiliğinin yanı sıra fiziksel gelişimi ve vücut ergonomisine büyük katkısı olacak.


Ne dedi
“İlk sezon erken yaşta profesyonel ligde kendimi tam anlamıyla görme fırsatım oldu” diyor ve yeni sezona daha iddialı bakıyor, “Daha fazla maç oynamak ve takımımın belirleyici oyuncularından olmak istiyorum”
Gelen transfer teklifleri gözünü Süper Lig’e çevirmesine neden olurken, en büyük hedefi idolü Ronaldo gibi Real Madrid forması giymek: “Kendimi bildim bileli Real Madrid’de oynama hayalim var. Geleceğin yıldızı olmak istiyorum” 

*FourFourTwo Dergisi 2013 Ağustos sayısında yayımlanmıştır.

Aranan başkan bulundu: Erkan Özbey*


Türk futbolunun temel sorunlarından biri “yönetici” konusu olduğu muhakkak. Futbolun içinden gelmemiş kişilerin ağırlıkta olduğu yönetici profili sorunların merkezinde. Son yıllarda sporcu geçmişi olanların daha fazla yönetimlerde söz sahibi olması yönündeki görüşler giderek artıyor. Bayern Münih’teki Franz Beckenbauer, Karl-Heinz Rummenigge ve Uli Höness örneği sık sık verilir oldu. Türkiye’ye baktığımızda ise Süper Lig’de bu tür bir yapı görmek mümkün değil. Ancak Spor Toto 2. Lig Grup takımlarından Kızılcahamamspor’da farklı bir kulüp yapısı karşımıza çıkıyor. Memleket futbol dünyasında pek rastlanmayan bu durumun mimarı Gençlerbirliği ve Bursaspor’da uzun yıllar forma giyen Erkan Özbey. Yaşadığı sakatlıklardan dolayı 31 yaşında futbolu bırakmak zorunda kalan Erkan Özbey, son yılında 3. Lig takımlarından Pursaklarspor’da futbolcu – menajer olarak yer aldı ve bir anlamda yöneticiliğe ilk adımını attı. 

Sporculuk kısmı sona erince tamamıyla yöneticiliğe yöneldi. Hatta yöneticiliğin daha da ötesine geçti ve şirketleşen kulübü satın aldı: “Teknik direktör diplomam olmasına rağmen benim yapıma, karakterime yöneticiliğin daha uygun olduğunu düşündüm. Ayrıca Türkiye’de mevcut kulüp yapısındaki yönetimsel sıkıntılar nedeniyle de bu yolu seçtim.”

FUTBOLDAN GELEN BAŞKAN
Yönetimsel sıkıntılarda sporun dışından gelenlerin bakış açısının belirleyici olduğunu vurguluyor 35 yaşındaki başkan: “İşadamları, futbolcu ve teknik adamlara fabrikasındaki işçiler gibi bakıyor. Kendi çalışanları gibi görüyor. Ama futbol camiası farklı bir sektör. Futbolu en alt kademeden, en üst kademeye kadar görmüş, yaşamış insanlar doğal olarak futbolun sorunlarını da, çözümlerini de daha iyi biliyor. İşadamları olmasın demiyorum, ama sporculuktan gelenler de yönetimlerde daha fazla söz sahibi olmalı”


Özbey, hisselerini satın aldığı Pursaklarspor’u futbola ilgisi ve desteği daha iyi olacağını düşündüğü için 2011’de Kızılcahamam’a taşır ve kulüp yola Kızılcahamamspor olarak devam eder.
Kkulübün mali ve idari yapısının 2 yılda önemli derecede toparlandığını ifade eden Özbey, sportif anlamda da aceleci olmayıp, sağlam gitmek istiyor: “Oyuncu yetiştiren, zamanla da yarışan bir takım olmak istiyoruz. Kulübe ve Türk futboluna genç oyuncular kazandırmak amacındayız. Birkaç yıl içinde de daha yarışmacı olup, lig yükselecek bir takım oluşturmak istiyoruz.”
Bu doğrultuda tesisleşme ve altyapı konusunda ciddi çalışmalar var Çıtaklar’da. Şu an için Ankara Yenikent Asaş Tesislerini kullanan kulübün, Kızılcahamam’da inşaatı devam eden kendi tesisleri bir yıl içinde tamamlanacak. U10 ile U19 arasındaki tüm yaş kategorilerinde altyapı takımları olan kulüpte gelişmiş bir oyuncu izleme ve scout ekibi var. Bu ekibin başında Gökhan Gönül ve Giray Kaçar gibi isimleri Türk futboluna kazandıran Kahraman Karataş bulunuyor. Kahraman hoca aynı zamanda Başkanın başdanışmanı.
Sportif anlamda kontrollü gidişe rağmen Kızılcahamamspor, 2. Lig’de önceki sezon Play – Off oynadı, bu yıl da Play – Off’un sadece bir basamak altında kaldı.

Üst ligler için kulübün mali yapısının henüz yeterli olmadığın anlatan Erkan Özbey, sponsorluk arayışlarının çok olumlu devam ettiğini ve önümüzdeki süreçte uzun vadeli anlaşmalar yapacaklarını söyledi.
Üst seviyede futbol oynayıp, üstelik de antrenör diploması olan birinin teknik kadroyla nasıl bir ilişki kurduğu da merak konusu. “Sağlıksız olacak bir başkan – teknik adam ilişkisinin ne kadar zararlı olabileceğini biliyorum” diyen Özbey, teknik ekibe karışmasının söz konusu olmadığını da sözlerine ekledi: “Müdahale etmek zaten mantıklı da değil. Teknik ekibin kararlarına karışırsanız, daha sonra hesap da soramazsınız. İhtiyaç duyulduğunda anca karşılıklı istişare yapılabilir.”

*FourFourTwo Dergisi 2013 Ağustos sayısında yayımlanmıştır.

Arif Peçenek Tavşanlı'da yaşıyor!*

TAVŞANLI ARİF PEÇENEK’İ UNUTMADI!

TKİ Tavşanlı Linyitspor’da teknik direktörlük yaparken 29 Ocak’ta vefat eden Arif Peçenek’in adı, kulüp tesislerine verildi. Kulüp tesislerinin ismini “TKİ Tavşanlı Linyitspor Arif Peçenek Tesisleri” olarak değiştirdiklerini belirten Kulüp Menajeri Abdullah Duran, “Rahmetli hocamızın ismi, Tavşanlı ile özdeşleşti. Yönetimimiz de Arif Peçenek ismine vefa gösterip bu kararı aldı” dedi.


Ankaragücü’nün kalesini 12 sezon koruyan Arif Peçenek, Türk futbolunun önemli kalecilerinden biri oldu. Şekerspor, Güneşspor, İstanbulspor ve Adana Demirspor formalarını da giyen Peçenek 1996’da antrenörlüğü adım attı. Vanspor, Şekerspor, Adanaspor gibi takımlarda çalışan Arif Peçenek, 5 yıl Ankaragücü’nün alt yapısında görev yaptı. Peçenek, ilk teknik direktörlük deneyimini 2012 – 2013 sezonunda PTT 1. Lig ekiplerinden TKİ Tavşanlı Linyitspor ile yaşadı. Ligin altıncı haftasında takımın başına geçen Peçenek, 18. Haftada deplasmanda oynanan Boluspor maçı dönüşünden sonra geçirdiği kalp krizi sonucu 54 yaşında hayatını kaybetti.



8 kez A Milli takımın kalesini koruyan Peçenek, 1979 yılındaki transferiyle gündeme gelmişti. O dönem 2. Lig’de mücadele eden Şekerspor, Güneşspor’un amatör milli kalecisi Arif Peçenek’i “Holştayn cinsi bir inek” karşılığında transfer ettiği haberleri basında büyük buldu. Şekerspor yöneticisi Necmettin Karataylı’nin esprisi ve sonrasındaki yanlış anlamalardan çıkan haberler gerçeği yansıtmasa da Arif Peçenek’in verdiği, “Hangimizin daha verimli olduğu sezon sonunda ortaya çıkacak” karşılığı unutulmaz futbol sözleri arasına girdi.

*FourFourTwo Dergisi 2013 Ağustos sayısında yayımlanmıştır.

30'undan sonra 3. Lig'de oynamak yassah!*

FUTBOLDA YAŞ SINIRLAMASI DEVAM EDİYOR!

Ali Cansun Begeçarslan – 31
Alt yapısından yetiştiği Beşiktaş’ta parladı. Gençlerbirliği, Sakaryaspor, Antalyaspor ve Gaziantepspor ile Süper Lig’de oynadı yıllarca. Geçen sezonun ilk yarısında 2. Lig’de Eyüpspor’daydı. Yaş sınırlaması nedeniyle 6 ay boyunca boşta kaldı.
“Yaş sınırlamasının insan haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum. Böyle bir sınırlama yaparak futbolumuzu ileri götüreceğini düşünenler, uzun zamandır büyük bir yanılgının içindedir. Bir ok arkadaşımız genç yaşlarda kontenjana maruz kaldıkları için futboldan kopmak zorunda kaldı. Herkesin bir ailesinin olduğu ve futbolun bir ömrü olduğunu unutmayalım. Sayısız çağrı yaptık. Yetkililer bu çağdışı uygulamadan bir an önce dönmeliler.”


Ömer Ateş – 32 yaşında
Galatasaray altyapısından yetişti, 70 kez genç milli oldu. Kayserispor, Kayseri Erciyesspor, Karabükspor, Samsunspor, Boluspor, Çaykur Rizespor’da forma giydi. 4 ayrı takımla Süper Lig’e yükseldi. Yaş sınırlamasının futbolcular üzerinde yarattığı ekonomik zorlukları vurguluyor.
“Yaş sınırlaması oyuncu şişkinliğine neden oluyor ve sıkıntı kademeli olarak bir üst lige yansıyor. Kulüpler de bunu koz olarak kullanıyor. Ya amatöre dönmek ya da maç başına ücretlerle oynamak zorunda kalınıyor. Futbolcu kulüpten alacağı ücret konusunda peşinat, garanti ve maç başı olmak üzere anlaşır. Ama sınırlama yüzünden peşinat ve garanti ücret ortadan kalkıyor, sadece maç başı için zorlanıyor oyuncular. Otomatikman 20 kişilik kadronun yarısı ücret alamayacak demek oluyor bu. Zaten alt liglerdeki kulüpler en ciddi şekilde aksattıkları ya da hiç yapmadıkları ödemelerdir maç başı ücretleri. Ayrıca gençlerin önünü açmak tecrübelilerin önünü keserek olmaz. Bir an önce kaldırılmalı bu sınırlama. Bu sorunu da alt liglerdeki oyuncular çözemez. Süper Lig ve özellikle de büyük kulüplerin önde gelen futbolcuları öncülük etmeli. Onların yürüteceği bir çalışma sonuç alabilir ancak.”


Ertürk Koray Balcıoğlu – 35 yaşında
Bursaspor, Orduspor ve Kartalspor formalarıyla üst liglerde forma giydi. Yaş sınırlaması nedeniyle gereğinden erken amatöre dönmek zorunda kaldı. Bölgesel Amatör Ligi’nde Yeni Aksarayspor’da antrenör – futbolcu.
“Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulama. Genç oyuncular için yapıldı ama milli takımların durumu ortada. Bu bir meslek… İnsanlar mesleklerini sürdüremiyor. Pek çok futbolcu büyük mağduriyet yaşadı. Oyuncular başı ücretlerle oynamak zorunda kalıyor. 30 yaş üstü futbolcular bir anlamda taşeron firmalar gibi. Garip bir durum… Bir sürü dilekçe yazıldı, imza kampanyaları yapıldı ama sesimizi duyuramadık. Medya da yeterince destek vermedi.”


İbrahim Metli – 32 yaşında
Mersin İdman Yurdu ve Göztepe’de forma giydi. Yaş sınırı nedeniyle 2. Lig’de Göztepe’de oynarken doğrudan amatöre dönmek zorunda kaldı. Geçen sezon BAL’da Yeni Aksarayspor ile şampiyon oldu. Takım 3. Lig’e yükseldi ama yaş sınırına takıldığı için amatörde kendine takım arıyor.

“Çok fazla oyuncu olduğu için kontenjanlar doldu ve boşta kaldık. ‘Sporun yaşı yoktur’ deniyor ama bizim spor yapmamız engelleniyor. Geçimimizi sağladığımız futboldan para kazanmamız engelleniyor. Bir futbolcunun 28 ile 33 yaşarası en verimli çağıdır. Sınırlamanın amacının anlayamadık. U14’ten U21’e kadar gençler için ligler var. İyi oyuncular zaten kendini gösterir, ben 17 yaşında profesyonel oldum ve oynamaya başladım. Ama şimdi ne oldu; 3. Lig’de tecrübeli futbolcu kalmadı. Milli takımlar neden olarak gösterildi ama görüyoruz ki orada da hep gurbetçi futbolcular oynuyor. Demek ki yanlış! Bir an önce bu büyük hatadan dönülmeli”

*FourFourTwo Dergisi 2013 Ağustos sayısında yayımlanmıştır.