Bulgaristan Süper Kupası finali olduğu için takım
Razgrad’da değildi, ama yine de en son yaklaşık 25 yıl önce gittiğim stadı
görmek istedim. İlkokul 3’e kadar okuduğum Vasil Levski’nın önünden geçip,
hayvanat bahçesi, veledrom ve açık hava tiyatrosunun olduğu Şehir Parkı’nın
içinden stada doğru yürürken, sahanın doğal çimden hallice olduğu yıllarda
Ludogorets’in miniklerinde top koşturduğumuz zamanları hatırlıyordum. Ama o stat
aynı değildi artık karşımda bulduğum; modernize edilmiş, küçük bir futbol mabedi
haline getirilmiş, mini bir arena olmuş. Adını da zaten Ludogorets Arena
koymuşlar.
Ludogorets Razgard hiç en üst seviye lig olan A
Grubu’nda oynamamıştı, tarihi B ve V’de geçmişti 2 sezon öncesine kadar.
Ludogorets Arena’ya bakarken, belki de o yüzden hala gerçekliğini algılamakta
zorlanıyordum ilk göz ağrımın 2 senedir Bulgaristan futbolunda yaptıklarını.
2009’da 3. Lig sayılan V Grubu’nda olan Ludogorets, o sezon B’ye yükseldi.
Takım hiç yıl kaybetmeden burada da şampiyon oldu ve tarihinde ilk defa A
Grubu’na çıktı. Ve asıl şimdi başlıyormuş meğer Bulgar futbolundaki Razgrad
rüzgarı. 2010 – 2011 çılgın bir sezon oldu Ludogorets için. Holywood film
senaristleri için bile fazla sayılabilecek bir son bekliyordu Deliormanlıları.
2012 yılının 23 Mayıs günü Ludogorets Arena tarihi bir maça sahne oldu. Son
haftaya girilirken, CSKA Sofya 2 puan öndeydi ve şampiyonluk için beraberlik
yetiyordu kırmızılara. Ama Miroslav İvanov’un süper frikik golü şampiyonluğu
Razgrad’a getiriyordu. Ludogorets, bundan bir hafta önce de Lokomotiv Plovdiv’i
2-0 yenmiş Bulgaristan Kupası’nı kazanmıştı. Peri masalı gibiydi her şey. Süper
Kupa finalinde yine Lokomotiv Plovdiv’i yenen yeşil beyazlılar,
Bulgaristan’daki 3 kupayı da kazanarak eşine az rastlanan bir başarıya imza
attı. Rekorlarla dolu bir sezon oldu Ludogorets için. 1999 yılında olduğu gibi Estonya’nın
Levadia Tallinn takımı dışında alt ligden çıktığı sezon Lig, Kupa ve Süper Kupayı
kazanan dünyadaki ilk kulüp oldu. Aynı zamanda 3 yılda 3 lig atlayıp, peş peşe
3 şampiyonluk yaşayan 96-98 arasındaki Kaiserslautern ile birlikte tek takım
dünyada.
Ludogorets, geçen sezon yine müthiş bir final
haftasıyla şampiyon oldu. Uzun süre önde götürdüğü ligde 3 maç kala Levski’ye
yenilmiş ve liderliği rakibine kaptırmıştı. Son maçta Razgrad, Montana’yı 3-0
yenerken, Levski Sofya ligde hiçbir iddiası olmayan Slavia Sofya ile evinde ve
üstelik kendi kalesine attığı golle berabere kaldı. Levski şampiyonluğu
rakibine hediye ederken Ludogorets, üst üste ikinci kez şampiyon oldu ve harika
bir futbol masalı yazmış oldu.
Pehlivanlar
diyarındaki Deliormanlı Kartallar
Futbolda başarılar Sofya merkezlidir ve başkent
kulüpleri domine eder Bulgaristan ligini. 1948’de kurulan profesyonel ligin 64
yıllık tarihinde CSKA 30, Levski 21, Lokomotiv 2 ve Slavia 1 kez olmak üzere 54
şampiyonluk Sofya’ya gitti.
Peki, nasıl oldu da Ludogorets Razgrad, Bulgar
futbolunu altüst etti böyle? Zira ülkenin kuzey doğusunda Deliorman bölgesinin
35 bin nüfuslu bir şehridir Razgrad. Ayrıca da Deliorman futboldan ziyade
pehlivanlarıyla nam salmıştır. Koca Yusuf, Ahmet Kara, Hergeleci İbrahim,
Kurtdereli Mehmet, Katrancı Mehmet ve Kel Aliço meşhur Deliormanlı
pehlivanlardır. Takımın adı olan Ludogorets de “Deliormanlılar” anlamına
geliyor zaten. Kulübün sembolü de yine bölgeden: Kartal. Yani Ludogorets
Razgrad, Deliormanlı Kartallar diye anılır.
Filmi geri sarıp, hikayenin başlangıcına gittiğimizde
bu 3 yıllık “altın dönem” daha iyi anlaşılır olacak.
Bulgar
Abramovich dönemi: Kiril Domuschiev
2010’da kulübü ilaç devi ve armatör 41 yaşındaki işadamı
Kiril Domuschiev satın aldı. CSKA Sofya’da yöneticilik yapan Kiril Domuschiev,
yönetim ile sorunlar yaşayınca Sofya’dan ayrılır ve Ludogorets’e yönelir.
Şehrin en büyük fabrikası olan Antibiotik ve diamant ilaç ürünleri fabrikasının
da sahibi olan Domuschiev, Razgrad’a ve kulübe olan yatırım nedenlerini şöyle
açıklıyor: “Bu bölgeye yatırımlar yapıyoruz, Razgrad’a fabrika açmıştık daha
önce. Bildiğimiz bölgenin takımına yatırım yaptık. Ayrıca spor insanların
hayatında önemlidir. Sadece çalışmakla yaşam devam edemez. Bu yüzden biz de
şehrin spor gelişimine yatırım yapıyoruz. Futbol da benim için çok önemli. Çocukluğumdan
beri futbolun içindeyim. Genç takımlarda oynadım, ayrıca iyi bir maç
izleyicisiyim.”
Medya önünde yer almayı seven, hareketli ve sıcak
bir profil çizen genç işadamı CSKA Sofya’daki yöneticilik sürecini de önemsiyor:
“CSKA deneyimi benim için olağanüstüydü. Çok önemliydi. Sorunlar yaşadım orada
ama anlaşmazlıklar her yerde olur. Benim için büyük tecrübeydi.”
Sofya
Hegemonyasına son!
Aslında CSKA’dan önce başka bir kulüp ve başka bir işadamı
Domuschiev için önemli bir gözlem fırsatı yarattı. Bulgaristan futbolundaki
Sofya tekeline Ludogorets’ten önce Litex önemli bir darbe vurdu. Petrol zengini
işadamı Grisha Ganchev Haziran 1996’da o güne kadar hiçbir başarısı bulunmayan
ve küçük bir kulüp olan Litex Lovech’i satın aldı. Ganchev ile birlikte Litex
büyük ivme yakaladı ve 1998, 1999, 2010 ve 2011’de olmak üzere 4 kez şampiyon
oldu.
Benzer bir yöntem izleyen Kiril Domuschiev, başarıya
Grisha Ganchev’den çok daha hızlı ulaştı. Kulübü satın aldığında Ludogorets B
Grubu’nda yer alırken, Kiril Domuschiev alışılmışın dışında bir tercih yaptı ve
takımın başına futbolu daha 1 ay önce bırakan İvaylo Petev’i getirdi: “Genç bir
teknik adamla yola çıkmak istedik. İvaylo Petev çok çalışkan, bilgili ve dürüst
biri. Bulgaristan’daki ‘büyük isimli’ teknik direktörlerde bu özellikleri pek
göremiyoruz”
35 yaşındaki İvaylo Petev, B Grubu takımlarından
Etar 1924’te 23 maç oynadığı sezonun ardından bir anda kendini Ludogorets’in
teknik direktörü olarak buluyordu: “Razgrad ile anlaşma sürecim çok hızlı
gelişti. 35 yaşına gelmiştim ve artık futbolu bırakmayı düşünüyordum. Etar’da
sezonu bitirmiştim. Kulüp Başkanı Alexandır Alexandrov beni aradı ve benimle
çalışmak istediklerini söyledi. Kulübü Kiril Domuschiev’in satın alacağından
haberim yoktu henüz.”
Futbolculuğunda doğduğu şehrin takımı olan Litex
Lovech ile 98 ve 99’daki iki şampiyonlukta önemli pay sahibi olan İvaylo Petev,
tek teknik adamlık deneyimini 2008-2009 sezonunda B Grubu takımlarından
Lyubimets’de antrenör – futbolcu olarak yaşadı.
Kulübün sportif yönetiminin başına kardeşi Georgi
Domuschiev’i getiren Kiril Domuschiev tesisleşmeye önem verdi. Yeni yapı
içerisinde Ludogorets ilk sezonunda B Grubu’nda rahat şampiyon olurken, stat ve
tesisleşme için 8 milyon leva’lık (yaklaşık 4 milyon avro) bütçe ayrıldı. 6 bin
kişilik Ludogorets Arena’nın zemini ve tribünleri modernize edildi ve üst lige
hazır hale getirildi.
3
yılda altın dönem
Tarihinde ilk kez A Grubu’na yükselen takıma pek çok
transfer yapıldı. Üst üste iki şampiyonlukta Emil Gargorov, Alexandre Barthe,
Stanislav Genchev, Svetoslav Dyakov, Uros Golubovic, Lubomir Guldan, Marcelinho
ve İvan Stoyanov Kartalların kadrosundaki önemli yerli ve yabancı yıldız
isimler oldu.
İlk yılında Lig, Kupa ve Süper Kupayı kazanarak 3’te
3 yapan Ludogorets, şampiyon olduğu geçen sezonu tek kupayla tamamladı.
Bulgaristan Kupası 2. Tur’da CSKA’ya elenen yeşil beyazlılar, Süper Kupa
finalinde de Veroe’ye penaltılarla kaybetti.
Rüya gibi geçen bu 4 kupalı 2 yılı aslında kulübün
sahibi Kiril Domuschiev de beklemediğini, 2012’deki efsane CSKA maçından sonra
tribünde elinde şampanya kadehiyle canlı yayında anlatıyordu Bulgar
televizyonuna: “Daha ilk yılda şampiyonluğu hayal bile etmemiştim. Şampiyonluğu
sezon başında beklemiyorduk. Hedefimiz ilk altıda yer almaktı. Ama kurduğumuz
takım çok çabuk başarıya ulaştı.”
Teknik adamlık kariyerinin başlangıcına iki
şampiyonluk sığdıran İvaylo Petev ise Avrupa kupalarında başarı ve üçüncü şampiyonluğun
peşinde: “Ben ve Kiril Domuschiev maksimumu isteyen kişileriz. Bu nedenle iyi
anlaşıyoruz. İkincilik başarısızlıktır benim için. İki sezondur ligin en iyi
takımı, en iyi futbol oynayan takımı şampiyon oldu. Artık Şampiyonlar Ligi’nde
başarı sağlamamız gerekiyor. Bulgaristan Ligi’nde ise sırada üçüncü şampiyonluk
var.”
İlk şampiyonlukta rakiplerinin Ludogorets’i çok iyi
tanımadıklarını ve bu yüzden ligde sürpriz yaptıklarını söyleyen takımın önemli
yıldızlarından Brezilyalı Marcelinho’ya göre ikinci yılda daha zorlu bir
mücadele oldu: “Bir önceki sezon takımlar bize çok iyi hazırlanmıyordu ve bu
bizim için avantaj oldu. Ama bu sezon her takım bize karşı extra motivasyonla
oynadı. Ayrıca şampiyonluktaki rakiplerimiz CSKA, Levski ve Litex çok güçlü ekipler.
İkinci şampiyonluk zor oldu ama özgüvenimiz her zaman çok yüksekti”
Bulgaristan’ın Roman Abramovich’i olarak da görülen Kiril
Domuschiev ile teknik direktör İvaylo Petev’in öncülüğündeki Deliormanlı
Kartallar, şimdiden ülke futbol tarihini değiştirdi.
Önce Litex Lovech ardından da Ludogorets Razgrad’ın
2’şer şampiyonluğu ile Bulgaristan lig tarihinde ilk defa 4 yıl üst üste Sofya
devleri şampiyonluktan uzak kaldı. Yeni sezonda peş peşe üçüncü kez ligde
zafere ulaşmak isteyen Deliormanlı Kartallar, bakalım Bulgar futbolundaki Sofya
hegemonyasını kırmaya devam edecek mi?
LUDOGORETS’İN MACURKA’SI: MUCNUR ÇOLAK
80’li yılların ikinci yarısında B Grubu’nda oynayan
Ludogorets Razgard’da hareketli, çabuk futbol yapısı ve gol pozisyonlarındaki
fırsatçılığıyla ele avuca sağmayan genç bir yetenek vardı. Altın sarısı
saçlarıyla sahada hemen dikkat çeken 20’sindeki bu futbolcuyu taraftarlar
isminden türettikleri “Macurka” lakabıyla çağırıyordu. 10 bin civarında Türk
nüfusunun yaşadığı Razgrad’da bu genç oyuncu çabuk tanındı, benimsendi, sevildi.
“Bizden olunca” doğal olarak biz de farklı bir gözle izledik Macurka’yı. 1989
yılındaki muhacirliğe kadar Macurka 4 sezon oynadı Ludogorets’te, 30 civarı da
gol attı.
Türkiye’ye göç ettikten sonra Çolak soyadını alan Mecnur, 1. Lig
takımlarından Sariyer’de oynadı ilk olarak. 1990-1991 sezonunu dördüncü bitiren
Sariyer’de attığı 7 golle hemen parladı. Sarıyer’de 3 sezon geçiren Mecnur, 2
yıl kalacağı ve asıl popülerlik kazanacağı Fenerbahçe’ye transfer oldu. Mecnur,
orta sahada oynamasına rağmen ilk sezonunda 14 gol attı. Fenerbahçe’den sonra
Denizlispor, Adana Demirspor ve Beykozspor’da oynadı. Ludogorets’in Macurka’sı 1998
yılında ve 31 yaşındayken aktif futbolculuk hayatını noktaladı.
*FourFourTwo Dergisi 2013 Ağustos sayısında yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder