"Bu ayak oynar"
Ankara Demirspor’un eski futbolcusu ve antrenörü.
50’ler boyunca ve 60’ların başına kadar 11’de olmasa da o efsane takımda yer
aldı. Güçlü fiziği ve sert futboluyla “top geçer adam geçmez” beklerden.
Askerliğini jandarma olarak yapınca da lakabı kendiliğinden çıkıvermiş:
Jandarma Selahattin. O da pek çok takım arkadaşı gibi Devlet Demiryolları’nda
memuriyeti almış futbolu karşılığında. Ama asıl futbolculuktan sonra silinmez
izler bırakır Selahattin Sunman. 1961’de Türkiye Futbol Antrenörleri
Derneği’nin kuruluşunda yer alır, 26 merkez kurucudan biri olur. Başta
Ankara’da olmak üzere, profesyonel amatör pek çok kulüpte görev yapan
Selahattin Sunman, 4-5 defa da Ankara Demirspor’un başına gelir. Demiryolları
çalışanı olduğu için her sıkışıldığında Selahattin Hocaya gidilir, o da hiç
“hayır” demeden her defasında nöbeti devralır. O yıllar için önemli bir fark ve
artı olan antrenman teknik bilgisi ve iyi kondisyon yüklemesi ile bilinir.
Yaklaşık
50 yıllık antrenörlüğünde yüzlerce sporcu ve teknik adam yetiştirdi. Ankara’da
19 Mayıs Dış Sahalara gidip de eski bir öğrencisine rastlamadığı gün olmazdı.
Hatta bizim 8 Demirsporlunun yer aldığı fotoğraftakilerden de Haldun Ergin,
Erden Yengeç, Temel Çaylı ve Mustafa Erol hocanın talebelerinden. Antrenörlüğünün
ve hayatının 10 yılını amatör küme takımlarından Mülkiye Spor’da geçirdi. Onu
Mülkiye’deki yıllarında tanıdım ve aynı zamanda yüzlerce sporcusundan biri
oldum Selahattin hocanın. Futbolsuz hayatı düşünemeyenlerin kuşağından olduğu
için de, 80’ine gelmiş olsa da tek bir antrenman kaçırmazdı. Öyle yalandan da
değildi gidip gelmesi… Mesela, stopik vuruşlarıyla (eskilerin pek sevdiği bir
deyim; topun yerle birleşmesiyle birlikte ayaküstüyle sert ve ip gibi giden bel
seviyesindeki vuruş tipi) en kral topçuya taş çıkartırdı. 11 futbolcuyla
maçlara çıkıldığı, oyuncu değişikliğinin olmadığı yılların topçusu olunca
sakatlık da vız gelirdi hocaya. “Bu ayak oynar” klasiklerindendir hocanın
sakatlık “bahanesiyle” gelen oyuncusuna cevabı. Bir de tabii, eski yeni, genç
yaşlı ayırmadan tüm sporcu ve öğrencileri “kestane” yaftasını yemiştir
muhakkak. Hırsı hiç eksilmedi bir günden bir güne, “kramponlar bağlanırken maç
kazanılır ya da kaybedilir” derdi. Yenilmek aklının ucundan geçmez, hırsından,
çoğu öğrencisi olan rakip antrenörlerle maçlarda kavga eder, fırçasını atardı.
Yendiği maçtan sonra ise daha sahadayken mavrasını atardı rakip olan eski
talebesine.
2009’daki vefatına kadar, yaklaşık 60 yıl boyunca
Ankara ve memleket futboluna büyük hizmetleri oldu Selahattin Sunman’ın.
Sporculuğu, antrenörlüğü ve belki de en çok farklı ve renkli kişiliğiyle ismi
atlanacak biri değildir. Hacettepe’den eski öğrencisi Yılmaz Vural iyi
özetliyor Selahattin hocanın Ankara futbolundaki yerini: “Hocaların hocasıdır…
Metin Türel İstanbul’da neyse, Selahattin Sunman da Ankara futbolu için
odur”
*FourFourTwo Dergisi 2013 Temmuz sayısında yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder