(2014 Dünya Kupası Yazıları)
Marc Wilmots, 23 kişilik kadroya onu aldığında
yaptıklarından çok yaşıyla dikkat çekti muhtemelen. 95 doğumlu ve takımın en ufağı
çünkü (diğer 95’li Adnan Januzaj’dan bile 2 ay küçük). Lille’de öyle çok da parlak
bir sezon geçirmedi aslında. 30 maçın 12’sinde 11 oynadı, genelde sonradan
oyuna girdi. Sezonu da 5 golle tamamladı. Elemelerde de hiç süre almadı zaten. Ancak
daha şimdiden özel bir yetenek olduğunu gösterdi. Aslında daha ilk maçta oyuna
girer girmez çıktığı kafa topunun ardından yaptığı patlayıcı koşuyla dikkatleri
çekti.
Lukaku’nun yeri tehlikede!
İki maçtır önemli teknik adam hamleleri yapan Marc
Wilmots, Cezayir karşısında olduğu gibi Rusya maçında da sahada pek görünmeyen
Romelu Lukuka’yu hemen hemen aynı dakikada (57-58) kenara aldı. Oyuna giren
19’luk Origi de anında etki etti oyuna. Nijeryalı efsane Nwankwo Kanu’yu
andıran klas bileklerinin yanı sıra hızlanma becerisi gibi onu en özel yapan
özelliklerini çok iyi kullandı. Hele de golde, Eden Hazard’a topu veriş
zamanlaması ile sonrasındaki pozisyon alışındaki zekası ve olgunluğu harikaydı.
Ondan nöbetçi golcü yaratma niyetinde değilse eğer Wilmots’un formsuz maçlar
çıkaran Lukaku’nun yerini 11’e alması artık beklenebilir. Ancak Origi’nin 65-70
dakikalık Dünya Kupası performansıyla şimdiden kariyerinde önemli mesafe kat
ettiği de ortada.
Son bölümlerin takımı!
Yakaladığı özel jenerasyonla ve Avrupa Elemeleri’nde
Hırvatistan ile Sırbistan’ı çok zorlanmadan geride bırakınca turnuva öncesi sürpriz
favoriler arasında ismi başa yazılanlardan oldu doğal olarak. Cezayir maçının
ilk yarısındaki tutuk ve üretkenlikten uzak futbolun epey şaşırtması da ondandı
zaten. Neyse ki 60’tan sonra sahada beklenen Belçika vardı. Aslında benzer bir
senaryo Rusya karşısında da yaşandı. Halbuki elemelerde kolay ve erken skora
gitmişlerdi. Hırvatistan, Sırbistan, Galler ve İskoçya maçlarını ilk yarıda
koparmışlardı. Ama Dünya Kupası’nda tam tersi bir durum var, en azından
şimdilik. Vitesi son bölümlerde yükseltiyorlar. Bunu yaparken de golde olduğu
gibi yeteneklerini her türlü sergiliyorlar. Ancak tam da burada temel bir
handikap çıkıyor ortaya. 2’dir maç kazandıran son yarım saatlik performansın
daha güçlü takımlar karşısında yetip yetmeyeceği onlar için belirleyici olacak!
Öte yandan Eden Hazard, yaptığı asist ve yavaş yavaş artan performansıyla
beklentileri karşılamaya başlıyor gibi. Ee kolay değil elbette Jose Mourinho’nun
yeni 10 numarası ve lideri olmak!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder