“Vuruldum
ama hafta sonu sahadayım”
Beşiktaş olaylı geçen sezona “yakışır” bir final
yaptı ve 21 Nisan sabahı medyaya nur topu gibi bir olay verdi. Bu sezon önemli
bir çıkış yapan Beşiktaş’ın genç solağı Gökhan Töre, Fenerbahçe derbisinin
ardından 6 takım arkadaşıyla birlikte sabaha karşı gittiği eğlence mekanında
kaza sonucu vuruldu. Hugo Almeida, Manuel Fernandes, Veli Kavlak, Kerim Frei,
Dany Nounkou ve Ramon Motta’nın da eşlik ettiği Gökhan Töre, başka bir masada
çıkan tartışma sonucu omzundan vurulmasına rağmen tam anlamıyla ucuz kurtuldu. Olayın
ardından takım ve kulüp disiplini sorgulanan Beşiktaş 7 futbolcusuna para
cezası verdi. Ameliyat olan olay kahramanı 22 yaşındaki Gökhan Töre ise, 6 gün sonraki
Sivasspor maçında forma giydi. Olaylı gecede hafif yaralanan Beşiktaş Kulübü
Medya Sorumlu Can İpekçi görevinden istifa ederken, Kayserispor olayda
Beşiktaşlı futbolcular birlikte olan Taner Yalçın’nın sözleşmesini fes etti.
Sezer
Öztürk’ün bıçaklanması
Sezonun boyunca olayların takımı Beşiktaş’ın
olduğuna şüphe bırakmayan bir haber düştü 5 Ocak akşamı: Kadro dışı olan Sezer
Öztürk Almanya’da gittiği bir mekanda çıkan kavgada bıçaklandı. Hayati tehlike
yaşamayan 28 yaşındaki futbolcu iki kolundan ve sol bacağından yaralandı. Daha
3 ay önce kampta takım kaptanı İbrahim Toraman ile yaşadığı kavga nedeniyle
kadro dışı kalışının etkisi yeni geçmeye başlamış ve hatta affı gündeme
gelmişti ki bu olay kulüple iplerinin tamamen kopmasına neden oldu. Futbol
direktörü Önder Özer’in yeni yapılanmasındaki önemli isimlerinden biri olarak yüksek
beklentiyle Fenerbahçe’den transfer edilen Sezer, futbolunun en olgun döneminde
bir tam sezonu boş geçirdi. Sadece A2 liginde 2 maçta süre alan yetenekli
oyuncu, Fernandes’in verimsiz olduğu, Oğuzhan’ın ise henüz o olgunlukta
olmadığı sezonda Beşiktaş’ın en ihtiyacı olan lider orta saha oyuncusu boşluğunu
doldurma şansını da kaçırmış oldu.
Kurumsallaşma
İmparator’u yedi
Türk futbol tarihinin en başarılı teknik adamı, 25
yıldır her daim gündemde olmaya başaran biri ve üstelik son iki yılın şampiyon
hocası olan Fatih Terim’in 3’üncü Galatasaray döneminin bitişi tam anlamıyla
fırtınalıydı. Önceki yıl yaşanan “eleman krizi” ile birlikte alenileşti yönetim
ile Terim arasındaki sorun. Daha sonra Milli Takım yeni kriz nedeni oldu
Galatasaray’da. Abdullah Avcı’nın ayrılmasından sonra Federasyon Başkanı
Yıldırım Demirören, Milli Takım teknik direktörlüğü için Fatih Terim’i istedi
ve Dünya Kupası elemeleri sona erene kadar Terim’in hem Galatasaray’ı hem de
Milli Takımı çalıştırması konusunda anlaşıldı. Ancak Terim-Aysal krizi
tırmanmaya devam etti. Finali getiren ise ikili arasındaki telefon ve mesaj
krizi. Başkan Ünal Aysal’ın telefonuna çıkmama, mesajlarına cevap vermemeyle de
kriz zirve noktasına çıktı ve yönetim “kurumsallaşma” söylemiyle bu duruma “dur”
dedi. Ligin 5’inci haftasındaki Beşiktaş derbisinin ardından Fatih Terim’in
görevine son verildi. Daha sonra Galatasaray Roberto Mancini’yi takım başına
getirirken, Fatih Terim, Milli Takım ile 7 yıllık sözleşme imzaladı. Ancak
Terim-Aysal krizi ve kurumsallaşma polemiği aylarca gündemde kaldı, spor
medyasının köpürte köpürte bitiremediği en önemli konu başlıklarından biri oldu.
Beşiktaş
Rüyadan Kabusa
Oysa her şey çok güzel başlamıştı. Beşiktaş yeni
hocası ve genç kadrosuyla 4’te 4 galibiyet alarak sezona harika girdi. Oynadığı
futbolla bir anda şampiyonluğun en büyük adayı konumuna geldi. İnönü Stadı
yoktu belki ama 10 binler kimsenin oynamak istemediği Olimpiyat Stadında yalnız
bırakmıyordu takımını. 22 Eylül günü de ligin 5’inci haftasında Galatasaray
derbisi vardı. Derbifest organizasyonuyla maç öncesi de şenlik havasında geçerken,
80 bine yakın taraftar da Olimpiyat stadında yerini aldı. İşte bu 90 dakika sezon
olaylarının merkezinde Beşiktaş’ın olacağını cümle aleme ilan ediyormuş aslında.
Maçta 90 artılar oynanırken ve 2-1 gerideki Beşiktaş serbest vuruş kullanmaya
hazırlanırken bir anda binlerce kişi tribünlerden sahaya adeta hücum etti. Alışılmışın
dışında bir görüntü vardı. sahaya giren mağlup takımın taraftarı olmasına
rağmen kimseye zarar verilmedi, hatta bol bol hatıra pozu çektirildi. Sahaya
girenlerin kim olduğu ve olayın provokasyon olup olmadığı üzerine çeşitli spekülasyonlar
medyada yer aldı. Ve Beşiktaş için her şeyin harika başladığı sezon bir anda
kabusa döndü. Tatil edilen maç Beşiktaş’ın 3-0 alehine tescil edildi, kulübe 4
maç seyircisiz oynama ve Hırvat teknik adam Slaven Bilic’e de 3 maç men cezası verildi.
“Donk
hareketi”
Futbol literatürüne yeni bir kavram girdi: Donk
hareketi. Olay kahramanı ve kavrama adını veren Kasımpaşa’nın Hollandalı
stoperi Ryan Donk. Olay ligin 15. Haftasında oynanan Kasımpaşa – Beşiktaş
maçının 30’uncu dakikasında yaşandı. Oyun devam ederken kenardan sahaya ikinci
top atıldı. Oyundaki top rakip sahadayken Ryan Donk ikinci topu dışarıya vurmak
yerine eline aldı. Tam o sırada Beşiktaş’ın atağı ani gelişince olanlar oldu.
28 yaşındaki Hollandalı stoper, ceza sahasına giren Hugo Almeida’nın ayağındaki
topa elindeki topla vurdu. Herkes şaşkınlık içinde ne olduğunu anlamadan düdük
çalan hakem Barış Şimşek, Donk’a sarı kart gösterdi ve oyunu hakem atışıyla
başlattı. Kasımpaşa’nın 2-1’lik galibiyetiyle biten mücadeleyle ilgili uzun
tartışmalar yaşandı ve nihayetinde maçta kural hatası yapıldığına karar verildi.
11 Şubatta tekrar oynanan maçı Beşiktaş 3-0 kazandı.
“Sahaya
atlayan ilginç Beşiktaş taraftarı”
Donk hareketi’nin yaşandığı maçta olaylar bitmedi. Maçın
80’inci dakikasına gelindiğinde sahaya atlayan bir taraftar, karşılaşmanın
ikinci yarısında tribünlerle atışmalar yaşayan Manuel Fernandes’e saldırdı. Fernandes’e
tekme atan kişiye önce futbolcular ve ardından güvenlik güçleri müdahale etti. Karşılaşmayı
devam ettiren Barış Şimşek, taraftara tekme atan Motta’ya kırmızı kart
gösterdi. Bir futbolcunun saldırıya uğramasına rağmen Barış Şimşek’in maçı
devam ettirmesi çok tartışılırken, sahaya giren kişi spor medyasının ilgi odağı
oldu. Sosyal medyada paylaştığı fotoğraflar hemen programlarda gösterildi.
Ertesi gün serbest bırakılan kişi televizyon programlarına çıkıp Beşiktaş
“aşkını” uzun uzun anlattı, yaşananlardan dolayı özür diledi.
TS
- FB gerginliği tribünlere sıçradı
3 Temmuz süreciyle birlikte Trabzonspor ile
Fenerbahçe arasında gerginlik gün geçtikçe tırmandı ve zaman zaman tribünlere
yansıdı. Karşılıklı beslenen öfkenin önemli yansımalarından biri de ligin 24.
Haftasında Avni Aker Stadı’nda oynanan maçta görüldü. Fenerbahçe taraftarının
alınmadığı mücadelede daha ilk dakikadan itibaren kesintiler yaşandı. Bordo
mavili taraftarların sahaya attığı yabancı maddeler nedeniyle birkaç defa maçı
durduran hakem Bülent Yıldırım, ilk yarının sonuna ilave edilen 10 dakika
tamamlanamadan mücadeleyi tatil etti. Karşılaşma sahaya atılan yabancı maddeler
nedeniyle tamamlanamadı. Fenerbahçe’nin 3-0’lık hükmen galibiyetine karar
verilirken, Trabzonspor’a da 3 maç seyircisiz oynama cezası verildi.
Sportmen
futbolcu Semih Kaya!
Arada sırada Türk futbolunda iyi şeyler de oluyor.
Sezonun en güzel hareketlerinden biri Galatasaray’ın genç defans oyuncusu Semih
Kaya’dan geldi, hem de Beşiktaş derbisinde. Ligin 22. Haftasındaki derbinin 54.
dakikasında Olcay Şahan ile Semih Kaya’nın girdiği ikili mücadelenin sonunda
top oyun alanının dışına çıktı. Pozisyon sonrasında hakem Cüneyt Çakır da aut
kararı verdi. Kimse pozisyona itiraz etmezken Semih Kaya, Cüneyt Çakır’a gidip
topun kendisinden çıktığını ve pozisyonun korner olduğunu söyledi. Semih’in
uyarısını dikkate alan Cüneyt Çakır da kararını düzelterek köşe vuruşunu işaret
etti. Semih’i de ilk tebrik eden ve elini sıkan da Cüneyt Çakır oldu. Hugo Almeida,
Olcay Şahan ve Attiba başta olmak üzere Beşiktaşlı oyuncular ve sarı kırmızılı
takım arkadaşları da genç stoperi tebrik ederken, tribünlerden Semih’e büyük
destek geldi. Yaptığını hiç abartmayan ve hatta hiçbir şey olmamış gibi maçına
devam eden Semih Kaya’ya kulübü Galatasaray, daha sonra centilmenlik plaketi
verdi.
Semih
yapar da, Caner eksik mi kalır!
Semih Kaya’nın ardından Beşiktaş – Fenerbahçe derbisinde
Caner Erkin de centilmenlik örneği sergiledi. Ama bu kez farklı bir fair play
hareketi oldu. Semih’ten farklı olarak Caner’in düzelttiği hakemin hatası
değil, Dany’nin uyanıklığıydı. Karşılaşmanın 88. Dakikasında sakatlık sebebiyle
duran oyunu başlatmak için hakem Halis Özkahya topu Beşiktaş’a verdi. Siyah
beyazlıların stoperi Dany kaleciye geri pası kuralını atlatmayı düşündü ama
olmadı. Dany, kurallara aykırı bir şekilde topu sektirip havaya kaldırdıktan sonra
kafasıyla kaleci Tolga’ya verdi. Halis Özkahya, Dany’nin bu uyanıklığını sarı
kartla cezalandırdı ve Fenerbahçe lehine endirekt serbest vuruş verdi. Tolga
Zengin’in uzun uzun pozisyon izahını dinledikten topun başına geçen Caner Erkin
ise durumdan faydalanmayı reddetti ve “hadi bu da benden olsun” diyerek topu
farklı bir şekilde auta attı. Caner’in bu davranışı Beşiktaşlı taraftarlar
tarafından da uzun süre alkışlandı.
“Olmaz
olsun böyle kiralık ara transfer”
“Ara transfer döneminde futbolcu almak risklidir,
kiralık futbol performans vermez” denir ya, işte bu klişe sözler Beşiktaş’ın
Dany transferinden sonra tarihe karışabilir. Tomas Sivok’un sakatlanmasıyla
stoper arayışına giren siyah beyazlılar, Galatasaray’ın Kamerunlu defans
oyuncusu Dany’yi kiralık olarak transfer etti. Gaziantepspor ve Bursaspor
maçlarında oynayan Dany, Galatasaray’a karşı Pedro Franco ile birlikte defansın
tandeminde forma giydi. Maçın 37’inci dakikasında ceza sahası içinde Veyse
Sarı’ya dengesiz giren Dany, penaltı yaptırdı. Selçuk İnan’ın gole çevirdiği
penaltı atışıyla Beşiktaş, ikinci sıradaki yerini kaybederken Fenerbahçe ile de
puan farkını azaltma şansını da kaçırdı. Kiralık alındığı Galatasaray’a karşı
yaptığı hatayla maçın kaybedilmesine neden olan Dany ise eleştirilerin
odağındaki isim oldu. Dany forma giydiği 9 maçta Beşiktaş sadece 4 kez sahadan
galip ayrılmayı başardı. Ligin bitimine 2 hafta kala da kadro dışı bırakıldı. Dany’nin
bu performansından sonra artık, ara transfer döneminde ve üstelik kiralık
olarak takıma futbolcu almak isteyen kulüpler iki defa düşünmek zorunda kalacak.
Melo’nun
vukuatları
Kariyeri boyunca olduğu gibi Galatasaray’ın
Brezilyalısı Felipe Melo, yine vukuatlarıyla sezon boyunca gündemdeki yerini korudu.
Ligin ilk yarısında Olimpiyat Stadında oynanan ve
taraftarların sahaya girmesiyle tatil edilen Beşiktaş maçında sezona “hazır”
olduğunu gösterdi Melo. 90 artıda Motta’ya sert girdi ve kırmızı kart gördü. Kart
sonrası agresifleşen Melo, sahadan çıkarken de formasını çıkartıp tribünlere
doğru sallaması sahaya girmeye başlayan taraftarları daha da çileden çıkardı.
İkinci Beşiktaş maçında da rahat durmadı Brezilyalı oyuncu. Maçın ardından
yaptığı sevinç dansı sosyal medyadan başlamak üzere büyük tepki gördü. Derbilerde
gözlerin üzerinde olan oyuncu 6 Nisandaki Fenerbahçe maçında ise kendi adına
sezonun en çok konuşulan hareketini yaptı. Emre Belözoğlu’nun kırmızı kart
görmesinin ardından Emre’ye uzun uzun çıkarttığı dil ve sahadan kovar gibi saha
dışını işaret etmesi derbiden fazla konuşuldu. Brezilyalı bu davranışı
nedeniyle Etik Kuruluna sevk edildi ancak Melo’ya herhangi bir ceza çıkmadı. Diğerleri
kadar çok büyük yankı uyandırmasa da ligin 32. Haftasında Melo yine sahnedeydi.
Galatasaray, Gençlerbirliği karşısında 2-0’dan gelip 3-2 kazandığı maçta Melo, Hakan
Aslantaş ile yaşadığı gerginliğin ardından rakibine orta parmağını gösterdi. Ligin
24. Haftasında ise pek alışılmadık bir olay yaşandı. Akhisar Belediyespor
maçında bir pozisyonda Melo, hakem Fırat Aydınus’a uzun uzun itiraz etti. Fırat
Aydınus dayanamayıp ekranlardan rahat anlaşılabilecek şekilde Melo’ya küfür
etti. Maçtan sonra Melo böyle şeylerin olabileceğini söylerken, Fırat Aydınus
küfür etmediğini belirtti. Sadece rakiplerle değil takım arkadaşlarıyla da
zaman zaman sorun yaşadı. Kasımpaşa maçında bir pozisyonun ardından Ryan Donk
ile tartışan Melo’yu takım kaptanı Sabri uzaklaştırmaya çalışsa da nafile.
Sabri’yi iten ve sert bir dille uyaran Melo, kendi camiasından da tepki gördü.
Başka bir takım arkadaşı olan Gökhan Zan da Melo’dan nasiplendi. Bir pozisyon
sonrası tartışan ikiliyi, olay Riera vukuatına dönüşmeden takım arkadaşları
ayırdı.
Son olaraksa 31 yaşındaki Brezilyalı, Futbol
Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’e de yaptı yapacağını ve Türkiye Kupası
finalindeki kupa töreninde Demirören’in elini sıkmadı. Yıldırım Demirören,
Fenerbahçe derbisinden sonra Melo ile ilgili olarak, “Galatasaray böyle oyuncuları
kadrosunda barındırmamalı” demişti.
Timsahta
kafalar bozuldu!
Lige istediği gibi başlayamayan Bursaspor’un bu
sezon psikolojisi bozuktu. 12. Haftadaki Kasımpaşa maçından önce Batalla krizi
çıktı. Teknik direktör Daum’un kendisine saygısızlık yaptığını gerekçe gösteren
Arjantinli yıldız Pablo Martin Batalla, maça çıkmayı reddetti. Kadro dışı
bırakılan Batalla, Daum çalışmak istemediğini söyledi. Bursaspor’da iyi
yönetilemeyen kriz ve kulübün bozulan psikolojisi 19. Haftadaki Galatasaray
maçında çok net görüldü. Türk Telekom’da tam anlamıyla bir hüsran yaşayan
Bursaspor, 6-0’lık ağır yenilgiye ve sahadaki silik görüntüsüne rağmen ucuz
yırttığını söylemek abartı olmaz. Ligin 26. Haftasının ardından da yönetim
Christoph Daum ile yollarını ayırdı. Sezonu orta sıralarda bitiren Bursaspor’da
4 buçuk sezon forma giyen ve şampiyonluk yaşayan Batalla ise, devre arasında
Türkiye’den ayrıldı. Çin’in Beijing Guoan takımına transfer olan 30 yaşındaki
10 numara, Uzakdoğu’da formda bir sezon geçiriyor. Batalla, 11 maçta attı 6
golle takımının şampiyonluk mücadelesinde önemli rol oynuyor.
“Güzel
Adam” Slaven Bilic’in gözyaşları
Süper Lig bu sezon bu güzel futbol adamını daha
yakından tanıdı. Hayata bakışı, futbol anlayışı, takımı ve taraftarıyla kurduğu
samimi ilişki, saha kenarındaki her anı dolu dolu yaşayan içten haliyle farklı
bir teknik adam. O Beşiktaş’a, Beşiktaş da ona çok yakıştı. Sanki Türkiye’de
başka bir takımın başına gelseydi böyle bütünleşemezdi, bu uyumlu hal yakalanamazdı
gibi geliyor. Ondandır belki de, minik bir Galatasaraylının bile onun yanında
kartal pençesi pozu vermekten kendini alamaması. Beşiktaş için fırtınalı geçen
sezonda, Hırvat teknik adam Konya’da yine içinden geldiği gibiydi. Ama bu kez
sempatik, güler yüzlü ya da bir şeylere kızgın ve hararetli hali değildi
kameralara takılan. Lider Fenerbahçe ile oynanacak maç öncesinde Konya
deplasmanındaki Beşiktaş, 90 artı 3’te yediği golün ardından 2 puan kaybederken
Slaven Bilic de gözünden dökülen yaşlarla birlikte kulübede öylece kalakaldı.
Bilic’in gözyaşları, sadece kaybedilen 2 puanın üzüntüsünün sonucu değildi
elbette ki. Theofanis Gekas’ın golünden önce topa yapılan elle müdahale ve sezon
boyunca Beşiktaş aleyhine yapılan hakem hatalarına isyan noktasıydı bu. Maçtan
sonra da kaybetmekten değil, takımın ve oyuncuların haklarının yenilmesinden
dolayı bu kadar üzüldüğünü söylüyordu. Sonraki hafta oynanan ve Beşiktaş’ın
şampiyonluk iddiasından tamamen koptuğu Fenerbahçe derbisinde ise, Gökhan
Gönül’e tüm muzurluğu ile yaptığı taç ataşının yeri konusundaki şaka, Bilic’in
rahmetli Vedat Okyar’ın “güzel adam” sınıfına girmeyi fazlasıyla hak ettiğini
bir kez daha gösterdi.
Mousa
Sow’un gözyaşları
Futbolda duygular yoğun yaşanır. Başarıda,
başarısızlıkta, zaferlerde, hayal kırıklıklarında, Maradona’dan Roberto
Baggio’ya, Romario’dan David Beckham’a kadar pek çok yıldız sahada gözyaşlarına
hakim olamamıştır. Süper Lig’de de duygusal yapısı ile bilinen Fenerbahçe’nin
Senegalli golcüsü Moussa Sow benzer görüntü verdi. Ligin 25.haftasında Kayseri
Erciyesspor karşısında 77 gündür gole hasret olan Sow, üst üste yakaladığı net
fırsatları gole çeviremeyince gözyaşlarına hakim olamadı. Fenerbahçeli
taraftarların Sow’a büyük destek verirken, takım arkadaşları ve Erciyessporlu
oyuncular da 28 yaşındaki golcüyü teselli etmeye çalıştı. Morali bozulan Sow’u
86’ıncı dakikada oyundan çıkaran Teknik Direktör Ersun Yanal, futbolcusuna
soyunma odasına gidene kadar eşlik etti ve destek oldu. Sonraki hafta
Gaziantepspor karşısında 11’de sahaya çıkan Moussa Sow, golünü attı ve gol
hasretini sona erdirdi.
İtinayla
yabancı kontenjanı delinir?
Türkiye’de yıllardan beri süren tartışmadır yabancı
oyuncu kontenjanının ne olması gerektiği konusu. Tartışmalar sürdükçe kontenjan
da sürekli olarak değişti. Son olarak 6+2+2 şeklinde olan sınır, yeni sezonla
birlikte 5+3 şeklinde olacağı kararı alınmıştı 2 sene öncesinden. Sezon boyunca
devamlı gündemdeydi bu durum. Kulüpler Birliği’nde tartışmalar devam ederken
6+2 formülüne doğru bir gidişat söz konusu. Ancak bu süreçler yaşanırken,
kulüpler yabancı futbolcu kontenjanıyla centilmenlik sınırlarını zorlayan gayri
ahlaki mücadeleye de giriştiler zaman zaman! Bu sezonun en önemli örneği, büyük
umutlarla Galatasaray’a transfer edilen ve sakatlanıp sezonu kapatan Bruma’nın
boş kontenjanı bulunan Gaziantepspor’a kiralanması oldu. Benzer niyetle, başka
örnekler için de denemeler gündemde. Galatasaray’ın genç Bosnalısı İzet Hayroviç’in
dayısının Türk olması ya da Beşiktaş’ın transfer listesindeki Aaron Hunt’un
eşinin Türk olmasından dolayı bu oyuncuların Türk statüsünde oynatılmak için
girişimlerde bulunulacağı dedikoduları söz konusu.
Kolaysa
karanlıkta da gol at görelim!
Statlarda elektriklerin kesilmesi yeni bir olay değil
Türkiye’de. Ama kesinti hiçbir zaman, Kardemir Karabükspor - Eskişehirspor
maçındaki zamanlamayla yaşanmamıştı. Ligin 30. Haftasında Dr. Necmettin
Şeyhoğlu Stadı’nda oynanan mücadelenin 67’nci dakikasında Eskişehirsporlu
Necati Ateş, Erkan Zengin’in ara pasıyla tam kaleciyle karşı karşıya kalmıştı ki
elektrikler kesildi. Bir anda tüm stat karanlığa bürünürken ender girilen gol
pozisyonlarından biri de kesintiye kurban gitmiş oldu. Maçın daha 6.
dakikasında stat aydınlatmasının trafosunda yangın çıkmamış ve itfaiye
tarafından söndürülmüş olmasaydı bu elektrik kesintisinin bilinçli yapıldığı
kanısının uyanma ihtimali yüksek olacaktı hiç kuşkusuz. Elektrik arızası
giderildikten sonra karşılaşmaya kaldığı yerden devam edildi ve mücadele golsüz
eşitlikle sona erdi. Pozisyonun devamını kimse göremese de pozisyondaki Necati
Ateş’in yalancısıyız. 34 yaşındaki golcü, maçtan sonra biraz da espriyle
karışık, “vurdum gol oldu ama kimse görmedi” dedi. Karabükspor Teknik Direktörü
Tolunay Kafkas, “Bu da benim şansım olsun” derken, Eskişehirspor Teknik
Direktörü Ertuğrul Sağlam, “Bir gol pozisyonu yakaladık onda da elektrik
kesildi” sözleriyle hayıflandı kesilen pozisyonlarına.
Futbol
kadınlar ve çocuklara güzel?
Bu sezon Türk futbol tarihinde saha kapatma cezası
rekoru kırıldı. 12 kulübün toplam 31 kez sahası kapandı. En fazla cezayı 6
maçla Bursaspor, 5 karşılaşmayla Beşiktaş ve 4 müsabakayla da Trabzonspor aldı.
31 maçta seyircisiz oynama cezası verilince kadınlar ve çocuklar bol bol
ücretsiz maça gitti. Saha kapatma cezasında kadınlar ve çocuklara uygulanan
pozitif ayrımcılık ilk günden beri çeşitli itirazlarla karşılaştı. Futbol
Federasyonu bu uygulamaya yeni sezonda son veriyor. Bu 31 maçtaki cezaların
önemli bir kısmı çirkin ve kötü tezahürat ve bu eylemin tekrarlanmasından dolayı
verildi. Bu konuda da değişikliğe giden federasyon çirkin ve kötü
tezahüratta120 saniye sınırını kaldırdı. Federasyon ayrıca saha kapama yerine
çirkin ve kötü tezahüratın geldiği tribünü kapatma yöntemine gitmeyi planlıyor.
Passolig
şimdilik kısa sürdü!
Yaklaşık 3 yıldır gündemde olan e-bilet uygulaması yeni
sezon beklenmeden apar topar uygulamaya kondu ve Futbol Federasyonu 14 Nisanda
e-bilet uygulamasına Passolig kartıyla başladı. Statlarda şiddeti önlemek
amacıyla hayata geçirilen Passolig, taraftarlardan büyük tepkiyle karşılaşırken,
e-bilet sisteminin ilk uygulandığı maç olan Kayseri Erciyesspor - Trabzonspor
karşılaşmasını stattan sadece 285 seyirci izleyebildi. Passolig, başlanmasının
üzerinden daha 1 ay geçmeden Ankara 16’ncı Tüketici Mahkemesi, “Tüketici
kitlesinin mağduriyetine sebep olmamak için” uygulamanın durdurulmasına
hükmetti. Bu karara rağmen TFF e-bilet uygulamasına devam edileceğini
açıklarken, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, uygulamanın rafa
kaldırılmadığını söyledi.
Hakemler
altıya çıktı ama Türk futboluna çare olmadı!
Türk futbolu bu sezon aut çizgisinde görev yapan
ilave hakem uygulamasıyla tanıştı. Ancak hakem sayısının 6’ya çıkması çok fazla
bir şey değiştirmedi; hakemler ve verdikleri kararlar yine 90 dakikanın en
fazla konuşulan unsurları oldu memleket futbol ortamında. Üstelik bu yenilik
hakemlerin uygulamalarında standardı kaçırmalarına ve zaman zaman karar karmaşasına
düşmelerine neden oldu. Çoğu Süper Lig tecrübesi olmayan ilave hakemler,
hataları minimize etmek yerine zaman zaman çoğaltan oldular. Beşiktaş –
Bursaspor maçında yarı sahanın ortasındaki Ersan Gülüm’ün kırmızı kartını
hakeme bildiren de, Sivasspor – Fenerbahçe maçında birkaç metre yakınındaki
pozisyonu göremeyen de, hatta ve hatta Çaykur Rizespor – MP Antalyaspor maçında
topun auta çıkıp çıkmadığını da atlayan altıncı hakem oldu. Beklediği verimi
alamayan Merkez Hakem Kurulu’nun ise yeni sezonda ilave hakem uygulamasına son
vermesi gündemde.
Bildiri
savaşları!
2013-2014 sezonu tarih sayfalarına kulüplerin bitmek
bilmek bilmeyen karşılıklı bildirileriyle de not düşülecek. Spor medyası en
fazla kulüplerin bildirilerine son dakika verdi. Sıcaklığı geçmeden yenisi
eklendi. Kulüp muhabirleri bilgisayarlarındaki F5 tuşunu transfer dönemlerinde
bile bu kadar yıpratmamıştır. Yaşanan her krizde geceli gündüzlü, saat fark
etmeden kulüplerin resmi internet sitelerinden yapılan açıklamalar, jet hızıyla
verilen cevaplar, peşi sıra yazılan uzun uzun metinler, sertleşen üsluplar,
meydan okumalar... Geçen sezon Tahkim Kurulu, Fenerbahçeli Raul Meireles’in 11
maçlık cezasını 4’e indirdi ve bildiri savaşlarının başladığı olay oldu. Bazen
iki, bazen üç bazen de 4 kulübün aynı konuyla ilgili karşılıklı bildirileri
yayınladı. Hemen hemen her derbi öncesi ve sonrasında. İlla da futbol olmak
zorunda değildi, kadınlar basketbol maçından sonra da alevlenebildi ortam.
*FourFourTwo Dergisi Haziran 2014 Sayısında Yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder