PTT
1. LİG’DE 3 ŞAMPİYON, 3 YILDIZ!
ŞAMPİYON:
İBB
Güçlü kadrosuna rağmen geçen sezon Süper Lig’den
düşmesi pek çoğunu şaşırtmıştı. Ancak turuncu mavililer PTT 1. Lig’de durmaya
niyetli değildi. Öncelik olarak Doka, Edin Visca, Zeki Korkmaz, Oğuzhan
Bahadır, Mahmut Tekdemir, Can Arat, Rızvan Şahin, Ömer Can Sokullu gibi Süper
Lig tecrübesindeki oyuncuları elinde tutan turuncu mavililer, takımın başına da
Cihat Arslan’ı getirdi. Bu isimlere Mustafa Sarp, Mehmet Batdal, Alparslan
Erdem, Sedat Ağçay, Alaattin Tosun, Orhan Taşdelen gibi bu ligin deneyimlileri
katılınca uyum sorunu yaşanmadan lige girildi.
3
hafta üst üste hiç puan kaybedilmedi
İlk 4 haftada 3 galibiyet alan İBB, sezon boyunca
keskin bir düşüş yaşamaması en dikkat çeken ve artı özelliği oldu. Takım hiç 3
hafta üst üste galibiyetten uzak kalmadı. Böyle olunca da Ankaraspor,
Manisaspor, Mersin İdman Yurdu başta olmak üzere inişli çıkışlı grafik gösteren
rakipleri karşısında bir adım öne geçti.
Skor
paylaşımı!
Formda sezon geçiren ve toplamda 35 gol atan ileri
üçlü Edin Visca, Doka ve Mehmet Batdal’ın yanı sıra skor yükünün paylaşılması
İstanbul ekibinde diğer önemli bir özellik oldu. Takımda 16 farklı oyuncu gol
atarken, geçtiğimiz yaz U20 Dünya Kupası’nda boy gösteren gençler, İbrahim
Yavuz ve Enver Cenk Şahin’in toplamda 12 gollük katkısı oldu.
YILDIZ:
EDİN VİSCA
Lig düşen yabancı futbolcuların verimi genellikle
soru işaretidir. Ancak genç Boşnak, önemli bir futbol tepkisi gösterdi. 36
maçın 34’ünde 11’de forma giyen Visca, aslında PTT 1. Lig’de oynayarak önemli
bir risk de almış oldu. Zira tarihinde ilk defa Dünya Kupası’na katılma hakkını
elde eden Bosna – Hersek milli takımında forma kovalayan 24 yaşındaki oyuncu,
gözden uzak kalabilirdi. Ama o bunu önemsemeden dolu dolu bir sezon geçirdi ve
Bosna’nın Brezilya kadrosunda kendine yer buldu.
Çabuk
ve zorlayıcı
PTT 1. Lig’de çabukluğu ve adam eksiltme özelliğiyle
takımın en zorlayıcı hücumcusu oldu. Süper Lig’deki sezonlarında zaman zaman
topla birlikte dengesini yitiren ve yanlış pas-şut tercihleri yapan biriydi,
ama nispeten daha ağır bir futbol oynanan 1. Lig’de oldukça olgun bir
görüntüdeydi. Skora verdiği katkı katlandı. Sezonu 10 gol, 10 asistle
tamamladı. Özellikle de ligin final haftalarındaki kırılma maçlarında
belirleyici oldu. Son 8 maçı 6 golle geçti ve Dünya Kupası öncesinde Safet Susiç’e
“hazırım” mesajı verdi.
ŞAMPİYON:
BALIKESİRSPOR
Bal-Kes öyle bir girdi ki lige, niyetini dosta
düşmana belli etti erkenden. Lige yeni yükselmesine rağmen 5’te 5 yaptı, hem de
hiç gol yemeden ve bir anda hedef takım haline geldi. Bu da çıkışını uzun süre
sürdüremeyeceği düşüncesini getirdi akıllara. Ama İsmail Ertekin ve ekibinin
niyeti başkaydı.
Düşüş
çabuk bitti!
Gol yemeden alınan 5 galibiyetin ardındaki 6 maçın
4’ünde yenildi kırmızı beyazlılar. Bu düşüş, “harika sezon başlangıcı acaba bir
saman alevi miydi?” şüphelerini doğurdu. Ama bu sorunun yanıtı fazla gecikmedi
ve Muhammet Reis’in öncülüğündeki takım çabuk toparlandı. Bal-Kes sezon sonuna
kadar böyle bir düşüşü tekrar yaşamadı.
Kadro
ve teknik adam istikrarı
Sezon başında pek çok takımın aksine sil baştan
kadro mühendisliğine girişilmedi. Şampiyon kadronun temel iskeleti ve teknik
adamıyla devam edildi. 11’in önemli oyuncuları Muhammet Reis, Rıza Efendioğlu,
Ertuğrul Arslan, Hasan Hatipoğlu, Ali Öztürk, Deniz Vural gibi isimler 2. Lig
kadrosundan. Aykut Çeviker, İsmail Dinler, Murat Sözgelmez, İlhan Depe, Burak
Çalık gibi lig tecrübesi ve istikrarı olan oyuncular kadroya katıldı. Yabancı
transferde de doğru hamleler yapan kırmızı beyazlıların iki genç forveti Kwame
Karikari ve Atakora Lalawele takıma çabuk uyum sağladı. Türkiye Kupası’nda
Trabzonspor’u eleyen ve 5. Tura kadar yükselen takım, hızlı ve hücuma dönük futboluyla
büyük beğeni topladı.
YILDIZ:
MUHAMMET REİS
Sezon en güzel sürprizi ve yıldızı olduğuna şüphe
yok. Alt ligler müdavimlerinin dışında pek kimsenin tanımadığı biri. Akçaabat
Sebatspor formasıyla bu ligde başını bir gösterir gibi olmuştu 8 sene önce. O
zamandan beri 2 ve 3. Liglerde geçti yılları. Ama takımıyla birlikte öyle bir
geldi ki, hızını alamadı ve Süper Lig’e kadar çıktı.
Gerek boyu posu, gerek ise sahadaki duruşu soyadına pek
bir yakışır şekilde. Net bir lider ve ligin Michael Ballack’ı denebilir. Sarı
kart cezalısı olduğu 1 karşılaşma dışında, ligin 35 maçında da 11’deki yerini
aldı. Hareketli ve hızlı genç partnerleri Kwame Karikari ve Atakora Lalawele ile
harika bir uyum yakaladı. Ligde 19 gol atıp, 13 asist yaptı. Sorumluluk
almaktan bir an bile imtina etmedi. Ligin son 13 maçındaki 8 gollük performansı
da bunun kanıtı. 30’unda ve kariyerinde ilk defa Süper Lig fırsatını yakaladı.
Kulüp nasıl bir kadro mühendisliğine girişir bilinmez, ama geçen yıl olduğu
gibi istikrarı seçer ve teknik heyet ile temel oyuncu iskeletini korursa, Süper
Lig çok özel bir futbol figürüne şahit olabilir.
ŞAMPİYON:
MERSİN İDMAN YURDU
Ligin takip edilmesi en heyecanlı takımıydı yine hiç
şüphesiz. 3 buçuk sene önceki gibi teknik direktörü sahada bıçaklanmadı (Eylül
2010’da Yüksel Yeşilova abisi tarafından maç sırasında bıçaklandı) belki ama
yine de tansiyonun hiç düşmediği bir yer oldu. İkinci yarıda takımın başına
Yılmaz Vural’ın geçmesi bile başlı başına heyecan yaratmaya yetti de arttı. Mehmet
Yıldız, Milan Mitroviç, Murat Ceylan, Wissem Ben Yahia, Nduka Ozokwo, Nurullah
Kaya gibi Süper Lig kadrosundan bazı oyuncuları takımda tutsa da lacivert
kırmızılılar, önemli ölçüde transfer yaptı. Cem Sultan, Emrah Bozkurt, Veli
Acar, Anıl Karaer, Efe Halil Özarslan gibi 1. Lig’in kalburüstü isimleri
kadroya katılırken sezon başı yapılan en önemli transfer, takım kaptanlığına da
getirilen 36’lık Ali Tandoğan oldu. Transferlere eklemeden geçilmeyeceklerden
biri de devre arasında Balıkesirspor’dan alınan ve kritik haftalarda çok iyi maçlar
çıkaran kaleci Ahmet Şahin. Teknik direktör konusunda da yönetim, geçen sezonun
son 10 haftasında takımın başına getirdiği Hakan Kutlu ile devam etme kararı
aldı.
İniş
çıkışlı yolun sonu Play – Off’a çıkar!
Mutlak bir şekilde ilk 2 hedefiyle sezona başlayan
Akdeniz ekibinde, ekonomik sorunlar takımın ritmini sık sık bozdu. Zirve bir
türlü yakalanamazken yönetim ve futbolcular arasındaki süreçlerde yıpranan
Hakan Kutlu ile Tekden Denizlispor yenilgisinin ardından yol ayrımına gidildi.
Son 10 haftaya da takım Yılmaz Vural’a emanet edildi. 28’inci kez bir takımın
başına geçen Yılmaz hocayla Mersin, biraz kıpırdansa da doğrudan Süper Lig’e
çıkmayı başaramadı ve lig 6’ncısı olarak Play-Off’a kaldı.
Yılmaz
Hocam tamamdır, finali Hakan Kutlu halleder!
Türk futbolunda pek eşi benzeri olmayan bir teknik
adam değişikliği de burada yaşandı. 26 maç sonunda yol ayrımına gidilen teknik
adam aynı sezonda, hem de Play – Off finaline günler kala tekrar takımın başına
getirildi.
Olayın gelişimi ise şöyle oldu: İşler saha sonuçları
itibarıyla tam rayında gittiği sırada, futbolcu-yönetim-teknik direktör
üçgeninde ekonomik merkezli sorunların tekrar çıkması nedeniyle Yılmaz Vural,
hem de Samsunspor ile oynanacak final maçına günler kala şehirden ayrıldı. Bunun
üzerine de yönetim hocanın görevine son verdi. Futbolcular, yöneticiler ve
Yılmaz Vural konuyla ilgili birbirine suçlamalar yöneltirken tek maç için yine
Hakan Kutlu’ya başvuruldu. Kendi kurduğu kadronun bir maçlığına tekrar başına
geçen Hakan Kutlu da başladığı işi tamamlama fırsatı yakaladı. Mersin İdman
Yurdu, 2-0’lık Samsunspor galibiyetiyle Süper Lig’e çıktı ve heyecanı bir türlü
bitmek bilmeyen sezonu mutlu tamamladı.
YILDIZ:
ALİ TANDOĞAN
Türk futbol ortamında öyle bir oyuncu düşünün ki; 2
Süper Lig Şampiyonluğu ve 3 Türkiye Kupası, 30 maç ortalamasıyla geçirilen 15-16
Süper Lig sezonu olsun. Ve yaş da 37’ye dayansın. Buna rağmen burun kıvıran
Süper Lig takımlarına inat ve üstelik 16 sene sonra lig düşmek pahasına futbola
devam etme ısrarı göstersin. O bunların hepsini yaptı, hem de gözünü budaktan
sakınmadan ve şampiyonluk hedefindeki bir takımda. Play-Off dahil 33 maçta 11
oynadı. Sağ bekte ne kadar merkez olunur, sahanın bir kenarından ne kadar oyun
kurulursa o kadarını yaptı, daha azını değil. Yardımcı oyun kurucu dalında 1
numara için en kral orta saha oyuncuyla kapışacak işler yaptı. Yine kanadını
boydan boya kullandı. Sıfırdan top da kesti, çaprazdan ara pas da zorladı. 5
asist yaptı ve attığı 4 golle de sağ bekler arasındaki gol krallığı yarışında
ipi göğüsledi. Her zamanki gibi “bürokrat ciddiyeti ifadesi” yüzündeydi, ama
pek alışılmadık bir şekilde ve özellikle de attığı gollerden sonra arada sırada
gülümsediğine şahit oldu futbolseverler. Play-Off finalinde Samsunspor’a karşı kullandığı
klas frikik direkten dönmesiydi performansını ve şampiyonluğunu çok şık bir
golle perçinleyebilirdi. Aktif sporculuktan henüz kopmayı aklından geçirmiyor, hatta
ve hatta futbolu bırakmak bir kenara, Süper Lig’den gelecek teklifleri
bekliyor.
*FourFourTwo Dergisi Haziran 2014 Sayısında Yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder