Pereira ile Robin van Persie arasındaki kriz
şimdilik çözülmüş gibi, en azından şimdilik ve tabi ki çıkan haberlere göre.
Ama elbette ki bir anda çıkmayan sorun, bir anda da tatlıya bağlanamaz. Nihayetinde
doğanın tabiatına aykırı bu. Sorunun oluşma koşulları, gerginliğin tırmanma
süreci olduğu gibi iyileşme, normalleşme seyri de zaman alır. Ancak her şartta
da sahanın ortasında yaşananlar kolay kolay unutulmaz, en ufak olumsuzlukta da
ilk akla gelen olur. Öyle ya da böyle olan şudur ki; Pererie ile futbolcular
arasında ilk aleni ve büyük kriz yaşandı. Üstelik Pereira’yı şoke eden, neye
uğradığını şaşırtan gelişme en büyük yıldızla, Robin van Persie ile yaşandı. Ki
Hollandalının böyle bir imajı, ona dönük bu tarz bir algı yoktu. Zaten Vitor
Pereira’nın da bir anlamda dumura uğraması, donup kalması, hatta ikinci golden
sonra Gökhan Gönül’ün gelip kendisini kucaklamasına kadar olayın etkisinden
çıkamaması bundan.
Biraz iddialı olabilir ama bu yaşanan, net olarak bir kırılma
anıdır, momentumdur Fenerbahçe teknik heyeti ve futbolcu grubu için. Bunun
nasıl aşılacağı ama gerçek anlamda nasıl aşılacağı sezonun geri kalanında
belirleyici olacak. Kritik zamanlarda, kötü sonuçlarda ise aşılıp aşılmadığı da
anlaşılacak. Peki buraya nasıl gelinde, Robin van Persie gibi kariyerli ve
tecrübeli biri neden böyle bir tepki koydu, hem de maça girmek üzereyken ve
herkesin gözü önünde. Bu şu anlama gelir ki; Robin van Persie teknik heyetin
kendisiyle ilgili tasarruflarından hiç mi hiç memnun değil ve fazlasıyla
rahatsız. 10 resmi maçı geride bırakan Fenerbahçe’ye baktığımızda Pereira’nın
bariz bir istikrarsızlığı ve kararsızlığı söz konusu. Ne sistem, ne 11, ne
plan, ne de diziliş anlamda bir kararlılığı olmadı. Bu kararsızlıklar ve denemelere
Robin van Persie de dahil olup, kendisi de buna konu edilince Bursaspor
maçındakiler yaşandı.
Başlardaki yedek kalması fiziksel eksiliğine sayılıp
geçti ancak sonraki maçlarda 60’tan sonra 4 defa (Rize, Atromitos, Kasımpaşa ve
Molde) oyundan alınmasını yıldız bir oyuncunun sessizce kabul etmesini beklemek
saflık olur. Ki bir yıldız için daha da ağır olan, oyundan çıktığı dakikaların
çoğunda takımı üstün ve maçı kazanmış bir durumda değildi. Robin van Persie’nin
bu tepkisinde sadece Bursaspor maçındaki yedek kalması tek başına etki
etmemiştir elbette. Van Persie’nin mevkisiyle oynanması da yıldız oyuncu için
ciddi bir rahatsızlık gerekçesi. Fernandao’nun sağı-solu-arkasında dolaşacak
hali yok Robin van Persie’nin. Evet aynen öyledir, van Perie’yi getiriyorsanız
aslolan kendisidir ve mutlu, verimli olacağı yerde oynar.
En uçtaki santrfor
olmadığı, gol noktalarına uzak kaldığı, ona göre bir oyun şablonu ve kadro
tercihi yapılmadığı sürece, 11’in değişmezi olsa da, her saniye sahada kalsa da
yeni sorunlar kapıdadır. Solda oynadığı Antalyaspor maçında Nani’ye çizgiden
yaptığı harika asiste aldanmasın kimse, o yeni geldiği takımın yüzü
hürmetineydi. Halbuki her teknik adam bol bol transfer ve yıldız ister değil
mi! Ancak bu yıldızların yönetimi ve her daim mutlu tutulmaları öyle kolay
değildir. Asıl böyle durumlarda da teknik direktörün işi başlar, gittikçe zorlaşır
ve gerçek kapasitesini gösterir. Oynayan ile yedek kalan dengesi, rotasyon,
takım ve kadro istikrarı, sistemin ile taktiğin oturması bıçak sırtı konular. Doymuş,
başarmış (bir de düşüşe geçmeye başlamış) yıldızlar işin içindeyse teknik adam
için zorluk katlanır. Yani fazlasıyla maharet isteyen bir mesele ve çözülmesi
gereken sorunlar, zorluklar yumağı var Vitor Pereira’nın önündü. Bu onun
Fenerbahçe’deki geleceği yanı sıra teknik direktörlük kalitesi ve seviyesini
görmek açısından belirleyici olacak.
*24 Eylül 2015'te Akşam Gazetesinde Yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder