Süper Lig’in ilk 3 haftası ve iki milli maç,
özellikle de Hollanda maçı son 3 yıldır sık sık gündeme gelen bir soruyu tekrar
akıllara getirdi: Oğuzhan bu kez oluyor mu, en azından artık ve nihayet?
Beşiktaş’taki 4’üncü sezonuna giren oyuncuyla ilgili ümitler hemen tekrar ve
tekrar yeşerdi. Ligdeki Mersin ve Gaziantep deplasmanlarındaki asist ile skor
katkısına Hollanda’ya karşı attığı gol de eklenince daha ne olsun: “Oğuzhan
artık tamam”, “Oğuzhan’ın sezonu olacak”,”Şenol hoca Oğuzhan’ı kazanıyor”
minvalindeki hakim futbol kamuoyu görüş ve algısı oluştu. Elbette ki bu algı tamamıyla
karşılıksız değil. Hele de Türk futbolunun, en azından A Takımlar seviyesinde,
yetenekli oyuncu azlığını ve sorununu düşününce daha da anlaşılabilir bir
durum. Peki, o gerçekten de doğal yetenekleri gelişkin olan bu oyuncu
potansiyelini gerçekleştirme noktasına geldi mi nihayet? Hadi, sonda
söyleyeceğimi başta söyleyeyim: daha değil, hatta epey de yolu ve zamanı var.
Daha da ötesine gidersek de; Oğuzhan’ın futbol yapısının bazı temel sıkıntıları
var ve bunları aşması çok da kolay görünmüyor, en azından şimdilik.
Hollanda’da
yetişen, U17 ve U19 Milli takımlarında oynayan, kaptanı olduğu Hollanda U17
takımıyla 2009 Avrupa Şampiyonası’nda final oynayan, hatta 2018 Dünya Kupası’na
Belçika ile ortak adaylık başvurusu yapan Hollanda’nın hazırladığı kitapçıkta
2018 Milli takımının orta sahasında öngördüğü bir yetenekti. Üstelik bu
dönemini de Arsenal’de geçirdi. Ama o seviye için beklenen çıkışı yapamadı ve 20’sinde
yüksek bir potansiyel olarak Türkiye’nin yolunu tuttu. Çok gelişkin olan doğal
yetenekleri onu orada tutmaya yetmedi. Aslında Türkiye’de geçen 3 yılı aşkın sürede
değişen çok fazla bir şey olmadı. Böyle yetenekli olan oyuncu neden bir türlü
olmuyor? Ki artık yaşı da 23. Sanılanın ve en sık gündeme gelenin aksine fizik
gücü değildir temel sorunu. Evet, fizik gücü, temposu ve dayanıklılığı muhakkak
yukarıya çıkmak zorunda. Ama Hollanda maçında epey tempoluydu mesela. Tempo
yapınca da bu kez (gol dışında) pas trafiğine ve oyuna hiçbir katkısı olmadı.
Çok fazla pas hatası yapıp top kaybetti.
Halen aşamadığı ancak aşması gereken
en büyük sorunu doğal yeteneklerinin çok çok gerisinde kalan futbol bilgisi ve oyun
zekasıdır! Pozisyon ve final becerisinden bahsetmiyorum, o ayrı bir konu, Oğuzhan
da o konuda zaten gelişkin, en azından top tekniği ve yetenekleri oraya
yetiyor. Ancak akan oyunda topla ne zaman buluşacağı, topu ne zaman ayağından
çıkaracağı, pas tercihi, yer ve alan alma, vücudunu özellikle de kalça ve
omzunu nasıl kullanacağı konularında problemli. Hatta fizik olarak yetersiz
görülmesinin temelinde de bu var: kendisinden güçlü olan oyuncunun presi ve
müdahalesiyle karşılaştığında eveleyip-geveleyince topu kaybediyor, kötü
kullanıyor. Halbuki her zaman daha güçlü, daha çabuk, daha hızlı rakip
oyuncular vardır, olabilir. Top kendindeyken rakibini yaklaştırmazsınız olur
biter. Çok özel biri olsa da Andes İniesta örnektir işte buna.
Mersin İdman
Yurdu ve Gaziantepspor gibi ligin iki sorunlu takımına karşı yıldızlaşıp,
Trabzonspor maçında sahada hiç ama hiç görünmemesi de ondan. O nedenle
Arsenal’de kalamadı ya da kendisini çok tutmasına rağmen geçen sezon Slaven
Bilic’ten beklenenden az şans buldu. Liderlik özelliği, sorumluluk alması ve
özellikle zor zamanlarda ortaya çıkma konusu da diğer önemli sorunu. Beşiktaş’ın
55 maç oynadığı geçen sezonda 24’ünde 11’de sahaya çıktı anca, 20’ye
yakınındaysa kulübedeydi. Ligde ise 13 maçta 11’de, 12 maçta da yedekteydi.
Halbuki asist ve skor anlamında takımın çok ihtiyacı vardı derbi ve final haftalarında.
Ama Trabzonspor maçında olduğu gibi kayıptı. O mevkiinin olmazsa olmazlarından
biridir liderlik ve sorumluluk alma. Tabi ki tüm bunlar, henüz beklentilerin
çok gerisinde de olsa, yavaş da olsa Oğuzhan’ın iyiye gidişini gölgelemesin. Doğal
yetenekleri bu kadar üst seviyede olan bir oyuncunun gelişimi elbetti ki net
olarak fark yaratır. Ancak henüz o noktada olmadığı da açık. Yani şu andaki
durumunu birkaç kelimeyle, “topçuluğu harika, ama futbolculuğu henüz yeterli
değil” şeklinde ve kabaca özetlenebilir!
*10 Eylül 2015'te Akşam Gazetesinde Yayımlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder