11 Eylül 2015 Cuma

OĞUZHAN ÖZYAKUP ÜZERİNE!*

Süper Lig’in ilk 3 haftası ve iki milli maç, özellikle de Hollanda maçı son 3 yıldır sık sık gündeme gelen bir soruyu tekrar akıllara getirdi: Oğuzhan bu kez oluyor mu, en azından artık ve nihayet? Beşiktaş’taki 4’üncü sezonuna giren oyuncuyla ilgili ümitler hemen tekrar ve tekrar yeşerdi. Ligdeki Mersin ve Gaziantep deplasmanlarındaki asist ile skor katkısına Hollanda’ya karşı attığı gol de eklenince daha ne olsun: “Oğuzhan artık tamam”, “Oğuzhan’ın sezonu olacak”,”Şenol hoca Oğuzhan’ı kazanıyor” minvalindeki hakim futbol kamuoyu görüş ve algısı oluştu. Elbette ki bu algı tamamıyla karşılıksız değil. Hele de Türk futbolunun, en azından A Takımlar seviyesinde, yetenekli oyuncu azlığını ve sorununu düşününce daha da anlaşılabilir bir durum. Peki, o gerçekten de doğal yetenekleri gelişkin olan bu oyuncu potansiyelini gerçekleştirme noktasına geldi mi nihayet? Hadi, sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: daha değil, hatta epey de yolu ve zamanı var. Daha da ötesine gidersek de; Oğuzhan’ın futbol yapısının bazı temel sıkıntıları var ve bunları aşması çok da kolay görünmüyor, en azından şimdilik. 

Hollanda’da yetişen, U17 ve U19 Milli takımlarında oynayan, kaptanı olduğu Hollanda U17 takımıyla 2009 Avrupa Şampiyonası’nda final oynayan, hatta 2018 Dünya Kupası’na Belçika ile ortak adaylık başvurusu yapan Hollanda’nın hazırladığı kitapçıkta 2018 Milli takımının orta sahasında öngördüğü bir yetenekti. Üstelik bu dönemini de Arsenal’de geçirdi. Ama o seviye için beklenen çıkışı yapamadı ve 20’sinde yüksek bir potansiyel olarak Türkiye’nin yolunu tuttu. Çok gelişkin olan doğal yetenekleri onu orada tutmaya yetmedi. Aslında Türkiye’de geçen 3 yılı aşkın sürede değişen çok fazla bir şey olmadı. Böyle yetenekli olan oyuncu neden bir türlü olmuyor? Ki artık yaşı da 23. Sanılanın ve en sık gündeme gelenin aksine fizik gücü değildir temel sorunu. Evet, fizik gücü, temposu ve dayanıklılığı muhakkak yukarıya çıkmak zorunda. Ama Hollanda maçında epey tempoluydu mesela. Tempo yapınca da bu kez (gol dışında) pas trafiğine ve oyuna hiçbir katkısı olmadı. Çok fazla pas hatası yapıp top kaybetti.

Halen aşamadığı ancak aşması gereken en büyük sorunu doğal yeteneklerinin çok çok gerisinde kalan futbol bilgisi ve oyun zekasıdır! Pozisyon ve final becerisinden bahsetmiyorum, o ayrı bir konu, Oğuzhan da o konuda zaten gelişkin, en azından top tekniği ve yetenekleri oraya yetiyor. Ancak akan oyunda topla ne zaman buluşacağı, topu ne zaman ayağından çıkaracağı, pas tercihi, yer ve alan alma, vücudunu özellikle de kalça ve omzunu nasıl kullanacağı konularında problemli. Hatta fizik olarak yetersiz görülmesinin temelinde de bu var: kendisinden güçlü olan oyuncunun presi ve müdahalesiyle karşılaştığında eveleyip-geveleyince topu kaybediyor, kötü kullanıyor. Halbuki her zaman daha güçlü, daha çabuk, daha hızlı rakip oyuncular vardır, olabilir. Top kendindeyken rakibini yaklaştırmazsınız olur biter. Çok özel biri olsa da Andes İniesta örnektir işte buna.

Mersin İdman Yurdu ve Gaziantepspor gibi ligin iki sorunlu takımına karşı yıldızlaşıp, Trabzonspor maçında sahada hiç ama hiç görünmemesi de ondan. O nedenle Arsenal’de kalamadı ya da kendisini çok tutmasına rağmen geçen sezon Slaven Bilic’ten beklenenden az şans buldu. Liderlik özelliği, sorumluluk alması ve özellikle zor zamanlarda ortaya çıkma konusu da diğer önemli sorunu. Beşiktaş’ın 55 maç oynadığı geçen sezonda 24’ünde 11’de sahaya çıktı anca, 20’ye yakınındaysa kulübedeydi. Ligde ise 13 maçta 11’de, 12 maçta da yedekteydi. Halbuki asist ve skor anlamında takımın çok ihtiyacı vardı derbi ve final haftalarında. Ama Trabzonspor maçında olduğu gibi kayıptı. O mevkiinin olmazsa olmazlarından biridir liderlik ve sorumluluk alma. Tabi ki tüm bunlar, henüz beklentilerin çok gerisinde de olsa, yavaş da olsa Oğuzhan’ın iyiye gidişini gölgelemesin. Doğal yetenekleri bu kadar üst seviyede olan bir oyuncunun gelişimi elbetti ki net olarak fark yaratır. Ancak henüz o noktada olmadığı da açık. Yani şu andaki durumunu birkaç kelimeyle, “topçuluğu harika, ama futbolculuğu henüz yeterli değil” şeklinde ve kabaca özetlenebilir!
*10 Eylül 2015'te Akşam Gazetesinde Yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder