Türk futbol tarihinin en büyük transfer hareketini
yaptı Fenerbahçe bu sezon başında. Hiçbir zaman bu kariyerde ve maliyette bir
transfer paketi görülmemişti. Kalite ve kadro mühendisliği olarak da gelenlere (en
azından kağıt üzerinde) itiraz etmek zor. Böyle olunca beklentiler de doğal
olarak her zamankinden çok daha yükseğe çıktı. Ancak futbol bilgisayar
oyunlarındaki gibi transferleri yapıp, isimleri yan yana dizmekten ibaret
değil. Shakhtar maçları ve ligdeki takım görüntüsüyle ortaya çıkan yetersiz
futbol tam buna denk düşüyor. İlk Atromitos maçını da katarsak şu rahatlıkla
söylenebilir ki; Fenerbahçe’nin temel problemi zaman ve uyumdan öte sorunları,
daha da doğrusu çıkmazları var.
Bu arada sorunların sedece Pereira’nın oyun anlayışı
ve denediği dizilişlerden kaynaklanmadığını söylemek lazım. Kadro mühendisliği
ile birlikte kimi oyuncuların kalite/seviye sorunu aslolandır. En başta
santrfor pozisyonda ciddi bir mühendislik sorunu var, daha da artacak. Fernandao
ve fizik olarak toparlansa da Robin van Persie bir arada oynaması zor. Bu,
“Sergen-Şifo, Sergen-Tümer bir arada oynamaz” gibi değil, onlar oynardı, oynadı
da zaten. Buradaki formasyon sorunu iki ismin de saha içinde aynı alanlarda
oynamalar, aynı yere koşu yapmaları, aynı pozisyonda top almaları, ceza sahası
içindeki yer alışları bile neredeyse aynı olması. Dolaysıyla Fernandao ve Robin
van Persie santrforda fazlasıyla “pişti” olma durumları var. İlla çift santrfor
olacaksa da Sow, format itibarıyla van Persie’ye daha iyi bir partner olabilir.
Merkez orta sahaya baktığımızda ise ideal ikilinin henüz oluşmadığını görmek
mümkün. Josef de Souza’nın yanındakine bir türlü karar veremedi Pereira. Ama
Ozan’ın gelişiyle artık belli olacak gibi. Ozan tartışma konusu olmaz herhalde,
olmamalı en azından, hatta ve hatta hangi sistem ile diziliş olursa olsun bir
zorunluluktur. Transferde adı geçenleri katmadan değerlendirmek gerekirse,
Nani, Volkan ve Alper (Diego asla) iki kanadı götürebilir. Defans dörtlüsü kötü
görüntü verse de özellikle merkezde Simon Kjaer’in zaman içerisinde liderliği
ele almasıyla toparlanacaktır. Ancak şunu söylemek lazım ki yanındaki iki isim
de, hem Bruno Alves hem de Abdoulaye Ba kalite olarak Kjaer ile aynı seviyede değiller,
bu da iyi gidiş olsa bile her zaman sorun olacaktır.
Gelelim Fenerbahçe’nin en
temel çıkmazına: Diego.
Hem oyun formatı itibarıyla hem de kalite olarak bu
kadroda en sırıtan oyuncu. Werder Bremen’deki Diego çıkıp gelse bile
arkasındaki Ozan-Josef, yanlarında Volkan-Nani, önünde van Persie (Fernandao)
ile format olarak olmuyor. Ne top alış-verişi, ne pas trafiğindeki birinci
tercih olma hali, ne şut bulma yüzdesi, ne de ceza sahasına girme koridorları
istediği gibi olabilir. Ki aradaki bir sezonluk Wolfsburg dönemi hariç, 7
yıldır o Diego yok, sanırım bundan sonra da olmaz. Ayrıca Werder Bremen’deki
Diego her zaman abartılmıştır, zira parladığı 2 sezonda takımı 8 ile 10’uncu
bitirdi Bundesliga’yı. Bu format ile ilgili kısımdı, ama ondan önemlisi de Diego’nun
kalite sorunu. Ta ilk Werder Bremen’den Juventus’a transfer olurken Avrupa’nın
en iyi 10 numaralarından biri olduğunu ispatlamaya gidiyordu İtalya’ya. Ama tam
anlamıyla bir hayal kırıklığı oldu. Atletico Madrid süreci de öyleydi.
Ne
temposu ne de kalitesi oralara için yeterli değildi, bu Fenerbahçe’nin 10
numarası için de değil. 17’lik heyecanlı genç gibi her aldığı topta “ben 11’in
oyuncusuyum” dercesine kendini ispatlamaya çalışsa da her hali sırıtıyor
sahada. Top alışından, topla dönüşlerine, pas kalitesinden, final paslarına
kadar bu kalite sorunu gözle görülüyor. Geriye gelerek aldığı her topu kaybetme
tehlikesi yaşıyor. Denediği final pasları ise asla net, pürüzsüz ve tam olması
gerektiği gibi değil. Sergen/Alex örneklerini verip çıtayı çok yükseltmeyelim
de Tümer Metin’in pas/top kalitesiyle yan yana düşününce fark rahat rahat
anlaşılır. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin diğer format ve kalite sorunları zamanla
giderilmeye doğru gitme ihtimali olsa da Pereira’nın bu kadar çıkmazı olan
Diego’dan verimli bir şekilde yararlanması zor gibi görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder