4 Ocak 2013 Cuma

İkinci yarı öncesi Fenerbahçe’nin genel görünümü*



Yoğun transfer gündeminin gölgesinde takımlar Antalya’da ikinci yarı hazırlıklarını sürdürüyor. Diego’dan Robinho’ya, Kaka’dan Sneijder’e kadar pek çok dünya yıldızı manşetleri süslüyor. Her transfer döneminde olduğu gibi adı geçen onlarca, belki de yüzlerce isimden Süper Lig’e gelen olur mu hep birlikte göreceğiz. Yine en fazla transfer yapması beklenen takım, çalkantılı bir sezon geçiren Fenerbahçe. Sarı lacivertli formayla hangi yeni yüzleri göreceğimiz bilinmez ama var olan kadro ve teknik adam yapısı itibariyle Fenerbahçe’yi nasıl bir ikinci devre bekliyor?

Fenerbahçe’de kaos bitti!

Öncelikle şunu net olarak söylemek lazım: Fenerbahçe’nin 1 buçuk yıldır içinde bulunduğu gerek sportif gerekse futbol dışı kaos ortamı sona ermiştir. Nasıl ki 2010 – 2011 sezonunda Yeni Malatyaspor maçı sonrası takım müthiş bir kenetlenmeye girdi ve ikinci devrede büyük form yakaladıysa, sarı lacivertli taraftarlar hiç merak etmesin, Fenerbahçe yine ciddi bir çıkışa geçecektir. Aykut Kocaman’ın istifası ve kararından vazgeçmesi / vazgeçirilmesi süreci, ikinci yarıda gelecek başarının temeli olacaktır hiç kuşkusuz. Hele bir de Aziz Yıldırım’ın Futbol Federasyonu’na baskın yaparcasına gitmesi, hemen ardından da tam bir skandal şeklinde Meireles’in cezasının indirilmesi, camianın “mağduriyet psikolojisinin” sona ermesine neden olacak ve sahadaki başarıya yönelik birlik daha da pekişecektir.



Kocaman’ın derdi yeni sistem değil, Alex’miş!

Peki Fenerbahçe Süper Lig, Avrupa Ligi ve Türkiye Kupası’nda nereye kadar gidebilir, kadrosu ne kadar yeterli bu 3 kulvar için? Devre arasında kaç transfer yapılırsa yapılsın kadro yapısını etkileyecek tek transfer, Aykut Kocaman’ın da Antalya kampında tarif ettiği, “skor yükünü Sow ve Kuyt’ın üzerinden alacak, asist de yapabilecek oyuncu” olacak. Yani Kocaman bizim bildiğimiz 10 numarayı tarif ediyor. Bu da demek ki Kocaman, Alex sonrası sistem değiştirmeye niyetli değil, yani Kocaman’ın derdi sistem değil, Alex olduğunu bir kez daha gördük. Yeri gelmişken de söyleyeyim; Aykut Kocaman’ın istifasını geri alma gerekçeleri bana çok tatmin edici gelmedi, nedenler biraz yavandı sanki.

Savunmacı orta sahaya devam mı?

Kocaman’ın futbolcu tercihleri ve özellikle oyuncu yönetimini daha geniş ele alacağım başka bir yazı konusu olarak bırakalım şimdilik, söz konusu bu oyuncu tipinin Fenerbahçe kadrosu açısından neden bu kadar hayati önemde olduğuna bakalım. Aslında sebebi çok basit: Yetenekleri ve daha çok da skora etkisiyle Aykut Kocaman’ı zorlayacak, biraz da mecbur bırakacak bir oyuncu olmazsa Kocaman, kolay kolay 4. hücumcu oynatmadı, bundan sonra da kolay kolay oynatmaz. Ki Mehmet Topal ve Meireles gibi 2 “çapa orta sahanın” olmasına ve kadro uygunluğuna rağmen, fazlasıyla temkinli olan Kocaman’a yeterli gelmiyor olacak, önliberonun ötesine geçemeyecek olan Baroni’yi 3. orta saha olarak oynattı çoğu maçta.



Fenerbahçe’nin kadro yapısı...

Fenerbahçe kadrosunu kabaca kategorize edip bakalım. Gökhan Gönül ve Hasan Ali Kaldırım bekleri, Mehmet Topal ve Raul Meireles göbeği Süper Lig ve Avrupa Ligi için yeterli. Yobo, Bekir İrtegün, Egemen Korkmaz, Serdar Kesimal 4’lüsünden hangilerinden oluşursa oluşsun, özellikle Avrupa Ligi seviyesinin altında bir defans göbeği çıkıyor ortaya. Ön kanat adamlarından Caner Erkin Süper Lig için belki iyi bir isim ama Avrupa için vasat. Uzun süredir olmayan Mehmet Topuz, toparlanırsa tempo ve gücüyle 3 kulvarda da farklı katkı yapabilir, atlanmaması gereken biri. Büyük transfer olarak sezon başında gelen ama patlayıcı gücü ve temposu 2 sene önce tükenen Milos Krasic’ten bir şeyler beklemek fazlasıyla iyi niyet olur. Şu andaki kadroda kaliteleri ve formlarıyla Fenerbahçe’nin Süper Lig ve Avrupa Ligi üstü 3 oyuncusu var: 2’si Musa Sow ve Volkan Demirel. Yani takımın tutanında ve atanında sorun yok. Üçünü isim olan Dirk Kuyt ise takımın ruhu, yüreği, temposu, mücadelesidir. Kısaca Kuyt, “candır” deyip geçelim.


Stoch ve Sezer...

Yetenkleri ve potansiyeli ile 2 oyuncu var ki Sow, Kuyt ve Volkan’a katılabilir: Sezer Öztürk ve Miroslav Stoch. Ama bu yetenekli iki adamın da ciddi handikapları var. Sezer’in “şike süreci” ve sonrasındaki sakatlıklar ona çok zaman ve mesafe kaybettirdi. Halen toparlanmaya çalışıyor. Zira altyapıdan beri Sezer’in futbolcu yapısındaki en önemli eksiği temposuydu. Bana öyle geliyor ki, Sezer bu sezonu çoğunlukla oyuna sonradan girerek, ama zaman zaman ciddi katkı yaparak tamamlayacak. Stoch’a gelince onun derdi zaten başından aşkın: Aykut Kocaman faktörü ve kriterleri. Tartışmasız Süper Lig’in en yetenekli 3-5 oyuncusundan biri Stoch. Ve üstelik bu yeteklerinin farkında, biraz agresif, çokça da duygusal biri. Geldiğinden beri bir mücadele halinde Aykut Kocaman ile Stoch; geri gelmiyor, yeteri kadar defans yapmıyor, temposu ve koşu mesafeleri istenilen seviyede değil diye. Halbuki iki kenarda da oynayabilen, hem içe hem de dışa çalım atan, skor ne olursa olsun toptan kaçmayan, en önemlisi de her iki ayağıyla da çok iyi şut atan bir yetenek Stoch. Takımın içinde değiliz tabii ki, bilmediğimiz pek çok önemli detay vardır muhakkak, ama Mehmet Topal - Meireles gibi defansiz orta sahalarının olduğu, Gökhan – Hasan Ali gibi etkili beklerinin var olduğu takımda Stoch niye yok, niye bu kadronun süper yıldızı değil anlamak mümkün değil! Aykut Kocaman’ın “Stoch meselesini” çözmesi takıma yapılacak en büyük transferlerden biri olacak.


Sonuç yerine...

Bu değerlendirmelerin ve gelmesi muhtemel transferlerin ardından Fenerbahçe’yi daha iyi bir ikinci yarı beklediğini söylemek lazım. Başta da dediğim gibi, Kocaman’ın takımın başında kalması zaten moral oldu ve bu özellikle ilk aşamada iyi sonuçları getirecektir. Fenerbahçe’nin diğer artısı da kenetlenmenin doğuracağı “takım olma” hali olacak. Bunlara eklencek 1-2 yerinde transfer (bakmışınız Aykut Kocaman Stoch’u da kazanır) kadro ve oyun kalitesine ciddi katkı yapacaktır. Fenerbahçe isim bazında olmasa da form grafiği bakımından nispeten zayıf bir gruptan çıktı ve Avrupa Ligi’nde son 32’ye kaldı. Avrupa’da çeyrek final ve belki de şanslı bir kurayla yarı final oynaması, şimdiden söylemem lazım ki, beni şaşırtmayacak. Süper Lig ile ilgili ise; en çok puan kaybının yaşandığı sezon olmasının şansıyla Fenerbahçe şampiyonluk yarışına tutundu. Aksi olsaydı liderin sadece 6 değil, 16 puan gerisinde de olabilirdi. 3 kulvardan en önemsizi Türkiye Kupası’nda ise Fenerbahçe’nin en büyük favori olduğunu söylemekte bir sakınca yok.
  


*http://internetspor.com'da yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder