Yoğun transfer gündeminin gölgesinde takımlar
Antalya’da ikinci yarı hazırlıklarını sürdürüyor. Diego’dan Robinho’ya,
Kaka’dan Sneijder’e kadar pek çok dünya yıldızı manşetleri süslüyor. Her
transfer döneminde olduğu gibi adı geçen onlarca, belki de yüzlerce isimden
Süper Lig’e gelen olur mu hep birlikte göreceğiz. Yine en fazla transfer
yapması beklenen takım, çalkantılı bir sezon geçiren Fenerbahçe. Sarı
lacivertli formayla hangi yeni yüzleri göreceğimiz bilinmez ama var olan kadro
ve teknik adam yapısı itibariyle Fenerbahçe’yi nasıl bir ikinci devre bekliyor?
Fenerbahçe’de
kaos bitti!
Öncelikle
şunu net olarak söylemek lazım: Fenerbahçe’nin 1 buçuk yıldır içinde bulunduğu
gerek sportif gerekse futbol dışı kaos ortamı sona ermiştir. Nasıl
ki 2010 – 2011 sezonunda Yeni Malatyaspor maçı sonrası takım müthiş bir
kenetlenmeye girdi ve ikinci devrede büyük form yakaladıysa, sarı lacivertli
taraftarlar hiç merak etmesin, Fenerbahçe yine ciddi bir çıkışa geçecektir. Aykut
Kocaman’ın istifası ve kararından vazgeçmesi / vazgeçirilmesi süreci, ikinci
yarıda gelecek başarının temeli olacaktır hiç kuşkusuz. Hele bir de Aziz
Yıldırım’ın Futbol Federasyonu’na baskın yaparcasına gitmesi, hemen ardından da
tam bir skandal şeklinde Meireles’in cezasının indirilmesi, camianın “mağduriyet
psikolojisinin” sona ermesine neden olacak ve sahadaki başarıya yönelik birlik
daha da pekişecektir.
Kocaman’ın
derdi yeni sistem değil, Alex’miş!
Peki
Fenerbahçe Süper Lig, Avrupa Ligi ve Türkiye Kupası’nda nereye kadar gidebilir,
kadrosu ne kadar yeterli bu 3 kulvar için? Devre arasında
kaç transfer yapılırsa yapılsın kadro yapısını etkileyecek tek transfer, Aykut
Kocaman’ın da Antalya kampında tarif ettiği, “skor yükünü Sow ve Kuyt’ın
üzerinden alacak, asist de yapabilecek oyuncu” olacak. Yani Kocaman bizim bildiğimiz 10 numarayı tarif ediyor. Bu da demek ki
Kocaman, Alex sonrası sistem değiştirmeye niyetli değil, yani Kocaman’ın derdi
sistem değil, Alex olduğunu bir kez daha gördük. Yeri gelmişken de söyleyeyim;
Aykut Kocaman’ın istifasını geri alma gerekçeleri bana çok tatmin edici
gelmedi, nedenler biraz yavandı sanki.
Savunmacı
orta sahaya devam mı?
Kocaman’ın futbolcu tercihleri ve özellikle oyuncu
yönetimini daha geniş ele alacağım başka bir yazı konusu olarak bırakalım
şimdilik, söz konusu bu oyuncu tipinin Fenerbahçe kadrosu açısından neden bu
kadar hayati önemde olduğuna bakalım. Aslında sebebi çok basit: Yetenekleri ve daha çok da skora etkisiyle
Aykut Kocaman’ı zorlayacak, biraz da mecbur bırakacak bir oyuncu olmazsa
Kocaman, kolay kolay 4. hücumcu oynatmadı, bundan sonra da kolay kolay oynatmaz.
Ki Mehmet Topal ve Meireles gibi 2 “çapa orta sahanın” olmasına ve kadro
uygunluğuna rağmen, fazlasıyla temkinli olan Kocaman’a yeterli gelmiyor olacak,
önliberonun ötesine geçemeyecek olan Baroni’yi 3. orta saha olarak oynattı çoğu
maçta.
Fenerbahçe’nin
kadro yapısı...
Fenerbahçe kadrosunu kabaca kategorize edip bakalım.
Gökhan Gönül ve Hasan Ali Kaldırım bekleri, Mehmet Topal ve Raul Meireles
göbeği Süper Lig ve Avrupa Ligi için yeterli. Yobo, Bekir İrtegün, Egemen
Korkmaz, Serdar Kesimal 4’lüsünden hangilerinden oluşursa oluşsun, özellikle
Avrupa Ligi seviyesinin altında bir defans göbeği çıkıyor ortaya. Ön kanat
adamlarından Caner Erkin Süper Lig için belki iyi bir isim ama Avrupa için
vasat. Uzun süredir olmayan Mehmet Topuz, toparlanırsa tempo ve gücüyle 3
kulvarda da farklı katkı yapabilir, atlanmaması gereken biri. Büyük transfer
olarak sezon başında gelen ama patlayıcı gücü ve temposu 2 sene önce tükenen
Milos Krasic’ten bir şeyler beklemek fazlasıyla iyi niyet olur. Şu andaki kadroda kaliteleri ve
formlarıyla Fenerbahçe’nin Süper Lig ve Avrupa Ligi üstü 3 oyuncusu var: 2’si Musa
Sow ve Volkan Demirel. Yani takımın tutanında ve atanında sorun yok. Üçünü isim
olan Dirk Kuyt ise takımın ruhu, yüreği, temposu, mücadelesidir. Kısaca Kuyt,
“candır” deyip geçelim.
Stoch
ve Sezer...
Yetenkleri
ve potansiyeli ile 2 oyuncu var ki Sow, Kuyt ve Volkan’a katılabilir: Sezer
Öztürk ve Miroslav Stoch. Ama bu yetenekli iki adamın da
ciddi handikapları var. Sezer’in “şike süreci” ve sonrasındaki sakatlıklar ona
çok zaman ve mesafe kaybettirdi. Halen toparlanmaya çalışıyor. Zira altyapıdan
beri Sezer’in futbolcu yapısındaki en önemli eksiği temposuydu. Bana öyle
geliyor ki, Sezer bu sezonu çoğunlukla oyuna sonradan girerek, ama zaman zaman ciddi
katkı yaparak tamamlayacak. Stoch’a gelince onun derdi zaten başından aşkın:
Aykut Kocaman faktörü ve kriterleri. Tartışmasız Süper Lig’in en yetenekli 3-5
oyuncusundan biri Stoch. Ve üstelik bu yeteklerinin farkında, biraz agresif,
çokça da duygusal biri. Geldiğinden beri bir mücadele halinde Aykut Kocaman ile
Stoch; geri gelmiyor, yeteri kadar defans yapmıyor, temposu ve koşu mesafeleri
istenilen seviyede değil diye. Halbuki iki kenarda da oynayabilen, hem içe hem
de dışa çalım atan, skor ne olursa olsun toptan kaçmayan, en önemlisi de her
iki ayağıyla da çok iyi şut atan bir yetenek Stoch. Takımın içinde değiliz tabii ki, bilmediğimiz pek çok önemli detay
vardır muhakkak, ama Mehmet Topal - Meireles gibi defansiz orta sahalarının
olduğu, Gökhan – Hasan Ali gibi etkili beklerinin var olduğu takımda Stoch niye
yok, niye bu kadronun süper yıldızı değil anlamak mümkün değil! Aykut
Kocaman’ın “Stoch meselesini” çözmesi takıma yapılacak en büyük transferlerden
biri olacak.
Sonuç
yerine...
Bu değerlendirmelerin ve gelmesi muhtemel transferlerin ardından Fenerbahçe’yi daha iyi bir ikinci yarı beklediğini söylemek lazım. Başta da dediğim gibi, Kocaman’ın takımın başında kalması zaten moral oldu ve bu özellikle ilk aşamada iyi sonuçları getirecektir. Fenerbahçe’nin diğer artısı da kenetlenmenin doğuracağı “takım olma” hali olacak. Bunlara eklencek 1-2 yerinde transfer (bakmışınız Aykut Kocaman Stoch’u da kazanır) kadro ve oyun kalitesine ciddi katkı yapacaktır. Fenerbahçe isim bazında olmasa da form grafiği bakımından nispeten zayıf bir gruptan çıktı ve Avrupa Ligi’nde son 32’ye kaldı. Avrupa’da çeyrek final ve belki de şanslı bir kurayla yarı final oynaması, şimdiden söylemem lazım ki, beni şaşırtmayacak. Süper Lig ile ilgili ise; en çok puan kaybının yaşandığı sezon olmasının şansıyla Fenerbahçe şampiyonluk yarışına tutundu. Aksi olsaydı liderin sadece 6 değil, 16 puan gerisinde de olabilirdi. 3 kulvardan en önemsizi Türkiye Kupası’nda ise Fenerbahçe’nin en büyük favori olduğunu söylemekte bir sakınca yok.
*http://internetspor.com'da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder